Türkiye İsrail savaşı kaçınılmaz mı, yoksa bu bir ihtimal mi?
- GİRİŞ06.11.2025 09:20
- GÜNCELLEME06.11.2025 09:20
Gazze’de, İsrail’in aşağılık tavrından kaynaklanan ateşkes hâlâ kuşkulu bir mahiyet arz ediyor bu doğru lakin göreceli de olsa mevcut çatışmazlık süreci, geçen 2 yılda yaşananları değerlendirmek için de bir imkân sağladığı açık…
Türkiye ve İsrail arasındaki gerilim, son dönemde Ortadoğu’daki karmaşık dinamiklerin bir yansıması olarak dikkat çekiyor.
Malum, ateşkes tartışmalarından önce İsrail’in Suriye’de düzenlediği operasyonlar sıkça gündeme geldi.
İsrail’in bu operasyonların İran destekli grupları ya da Hizbullah gibi aktörleri hedef aldığını iddia etse de asıl maksadının Türkiye’nin Suriye üzerindeki etkisini kırmak yahut tamamen bertaraf etmek olduğunda hiç şüphe yok.
İsrail, Türkiye’nin Suriye’de hem güvenlik kaygıları (özellikle PKK/YPG’ye karşı) hem de insani/mülteci meseleleri nedeniyle ciddi bir varlığı olduğunu biliyor.
Bu yüzden İsrail, Türkiye açısından çok sağlam olan bu argümanların etkisini azaltabilmenin yollarına arıyor.
Şu bir gerçek ki Türkiye, genelde diplomasiyi ve caydırıcılığı önceleyen bir yaklaşım sergiliyor. Buna mukabil İsrail ise Türkiye ile açık bir çatışmadan kaçınmaya özen gösteriyor gibi görünüyor, çünkü neticede kaybedilecek çok şeyi var.
Bu yüzden doğrudan Türkiye ile çatışmaktansa bölgedeki vekâlet savaşları ve çıkar çatışmaları üzerinden bu gerilimi sürdürmeyi daha pragmatik bulduğu da bir gerçek zira yanlış bir adımın ciddi sonuçlar doğurabileceğini en iyi onlar biliyor.
Esasen şu anki tabloyu, bir satranç oyunu gibi düşünmek lazım.
Hamleler sert ama kimse en azından henüz tahtayı devirmek istemiyor.
Yalnız şu var ki, gerek Türkiye içerisinde ve gerekse İsrail’de savaşın kaçınılmaz olduğunu düşünen ve hatta iddia eden hatırı sayılır bir kitle var.
Şimdi değilse bile yakın gelecekte bundan kurtuluş olmadığı kanaati hayli yaygın…
Zira İsrail bölgede tam bir hâkimiyet peşinde ve karşısında güçlü rakiplere tahammülü yok. Amerika da bölgedeki temsilcisi gibi hareket eden İsrail'e şu ana kadar tam destek verdi.
Her ne kadar İsrail’i ve Netanyahu’yu dizginleyecek bazı gelişmeler olduysa da sonuçta karşımızda Amerika ve İsrail gibi sözüne asla güvenilmeyecek muhataplar var.
Geçtiğimiz 2 yılda hep birlikte gördük ki, Gazze'deki soykırımın, İsrail eliyle ve fakat Amerikan desteğiyle olduğu tartışmasız bir gerçek.
Bu yüzden yaşanan bu aşağılık soykırım projesi devam edecek olursa öyle ya da böyle Türkiye-İsrail savaşı kaçınılmaz bir hale gelir.
Ortadoğu’daki mevcut dinamikler, gerçekten de uzun vadede bir çatışma ihtimalini akla getiriyor.
İsrail’in bölgedeki güvenlik politikası, “varoluşsal tehdit” algısına dayalı ve bu, etrafındaki ülkelerle ilişkisinde teröristçe bir yaklaşım sergilemesine yol açıyor.
Hâkimiyet arayışı, özellikle İran gibi rakiplerle olan çekişmesinde açıkça görülüyor, bunda şüphe yok lakin Türkiye’nin de giderek bu denklemin bir parçası haline geliyor olması, onların asıl korktuğu nokta…
Yani bölgede hâkimiyet sağlama çabasının önündeki en büyük engel artık Türkiye…
ABD’nin İsrail’e verdiği şartsız destek—silah, finans, diplomasi—ise bu tabloyu daha da karmaşıklaştırıyor.
Gazze’deki durum, birçokları için bu ittifakın en acı ve görünür sonuçlarından birisi…
İsrail’in operasyonları ve ABD’nin veto gücü ya da sessiz onayı ise uluslararası tepkilerin yegâne kaynağı olmakla kalmıyor uzun vadede bu vahşet ikilisini tehdit de ediyor.
İhtimal dâhilindeki savaşın tarafları olan Türkiye ve İsrail ilişkilerine baktığımızda, tarihsel olarak inişli çıkışlı bir seyrin olduğunu görürüz.
Bir dönem askeri ve ekonomik iş birliği yapan bu iki ülke, son 15-20 yılda ideolojik ve politik olarak iyice ayrıştı.
Türkiye’nin Filistin meselesindeki tavrı, Hamas’a verdiği destek ve bölgedeki liderlik iddiası, İsrail’in hoşuna gitmeyen unsurlar.
Öte yandan, İsrail’in Suriye’deki hamleleri ya da Türkiye’nin çıkarlarına ters düşen adımları (örneğin Doğu Akdeniz’deki enerji anlaşmazlıkları) gerilimi tırmandıran diğer unsurlar…
Yukarıda “öyle ya da böyle Türkiye-İsrail savaşı kaçınılmaz bir hale gelir” dedik lakin bu yaklaşımı başka bir açıdan da ele alabilmek için şu soruyu sorup cevabını bulmamız gerekiyor…
Savaş kaçınılmaz mı, yoksa bu bir ihtimal mi?
İsrail, Türkiye gibi bir NATO üyesiyle doğrudan bir çatışmaya girerse, bu, sadece iki ülke arasında değil, küresel ölçekte de bir domino etkisi meydana getirir.
ABD’nin İsrail’i desteklediği doğru ama Türkiye’yi tamamen karşısına almak isteyecek kadar ileri gider mi, bu tartışılır çünkü Türkiye, özellikle de savunma sanayii alanında ciddi bir ivme yakaladı ve her geçen gün bölgede dominant bir güç olma yönünde mesafe kat ediyor.
Bu somut gerçekler orta yerde dururken Türkiye’nin Rusya-Çin eksenine kaymasına vesile olmak hem Amerika ve hem de Avrupa için stratejik bir kâbus olur.
Bu arada hatırda tutulması gereken bir gerçek daha var.
Türkiye’nin ekonomik ve askeri olarak böyle bir savaşa ne kadar hazır olduğu da enine boyuna tartışılması gereken bir husus…
Bu gerilim, vekâlet savaşları ve diplomatik restleşmelerle sınırlı kalmaz ise bir kıvılcımın her şeyi ateşe vermesi kaçınılmaz olur…
“Kaçınılmaz” dememizin temelinde, bu iki ülkenin uzlaşmaz gibi görünen vizyonları yatıyor. Zira İsrail’in “bölgede rakipsiz güç” olma arzusu ile Türkiye’nin “bölgesel liderlik ve adalet” iddiası, kelimenin tam manasıyla bir çarpışma rotası çizmektedir.
Aslında sadece Türkiye-İsrail savaşı değil, tüm dünyayı kasıp kavuracak potansiyel bir savaş tehlikesi var ve her şey bir kıvılcıma bakıyor.
Ondan da öte bütün dünya köklü bir düzen değişikliği sürecine girdi.
Trump aldığı kararlarla bu süreci maksimum hıza ulaştırıyor.
Avrupa ülkeleri diken üzerinde ve doğu bloku bu senaryoya ne kadar hazır, belli değil…
Özetle yakın gelecekte tüm dünyayı uzun sürecek bir kaos bekliyor diyebiliriz.
Netice itibariyle Ortadoğu’daki gerilimler (İsrail-İran, Türkiye-İsrail, Suriye karmaşası), Ukrayna-Rusya çatışması, Çin’in Tayvan ve Güney Çin Denizi’ndeki hamleleri gibi sıcak noktalar, gerçekten de böyle bir kıvılcımın fitilini ateşleyebilecek potansiyele sahip.
Bu bölgelerdeki herhangi bir yanlış hesaplama, domino etkisiyle büyük güçleri karşı karşıya getirebilir.
Mesela, İsrail’in bir hamlesi Türkiye’yi, Türkiye’nin tepkisi NATO’yu, NATO’nun devreye girmesi Rusya’yı ve Çin’i harekete geçirebilir.
Bu zincirleme reaksiyon, rahatlıkla “tüm dünyayı kasıp kavuracak” diye tavsif ettiğimiz hadiselerin fitilini ateşlemeye yeter de artar bile…
Yorumlar5