Orta Doğu’da İsrail’i, İran’ı ve BAE’yi Korkutan İttifak: Türkiye-Katar-Suudi Arabistan-Mısır İttifakı

  • GİRİŞ14.11.2025 09:28
  • GÜNCELLEME14.11.2025 09:28

Ne yazık ki yıllardır Orta Doğu’da İslam alemi kendi çıkarları uğrunda çoğu mevzuda birlikte adım atmayı becerememişti. İsrail bir taraftan, İran bir başka taraftan ve BAE bir diğer taraftan Orta Doğu’da farklı dinamikleri istedikleri gibi yönlendirdiler. İsrail korkusuyla İslam alemine korku salınırken, İran’ın İslam aleminin tek temsilcisi olduğunu iddia ettiler. BAE’yi Körfez’in merkezi ve temsilcisi kabul eden gizil güçler Türkiye’yi ve Katar’ı düşman; Mısır’ı ve Suudi Arabistan’ı da elde tutulması gereken ülke olarak gördüler. Maalesef Türkiye’deki birçok kişi de İslam alemindeki birçok kişi de çeşitli vesilelerle birbirlerine karşı olumsuz bakış açısı besleyerek asıl düşman İsrail, İsrail’in varlığını borçlu olduğu İran ve İsrail ile tek kelime ile mükemmel ilişkilere sahip olan BAE’yi unuttuğumuz on yıllar geldi ve geçti. İsrail’in Katar saldırısı, Gazze’deki soykırımın geldiği nokta ve Sudan’daki kirli ittifaklar zaten birlikte olan Türkiye ve Katar’ı Suudi Arabistan ve Mısır ile bir araya getirdi. Kuşkusuz ki Gazze ateşkesi noktasında garantör devlet olan Türkiye-Katar-Mısır ve bu ülkelere destek olan Suudi Arabistan’ın bir araya gelişi normal bir birliktelik değil. İsterseniz kısaca bu dört ülkenin Orta Doğu’daki konumları ve etki güçlerini anlatayım.

Türkiye: NATO’nun en güçlü ikinci ordusu ve Suriye’den Libya’ya, Katar’dan Somali’ye askeri üsleri bulunan ve Orta Doğu’daki halklar ile güçlü bağları bulunan bir ülke. Bunun yanında Trump’lı ABD’nin ve Putin’li Rusya’nın saygı duyduğu bir lideri var. O isim Recep Tayyip Erdoğan. Arap ve Müslüman coğrafyada Erdoğan’a duyulan sevgi ise herkes tarafından malum.

Katar: Özellikle ABD ve Avrupa ile güçlü ekonomik iş birlikleri ve bu ülkelerdeki yatırımları ile Arap coğrafyasında her ülkeye yönelik kardeşçe tutumu takdir ediliyor ve Şeyh Temim ile birlikte ABD’den Rusya’ya, Avrupa’dan Çin’e saygı gören bir lider. Suriye’den Somali’ye, Sudan’dan Gazze’ye her coğrafyaya yardım köprüleri kuran ve İsrail’in Türkiye ile birlikte iki düşman ülkeden biri olarak kabul ettiği ülke.
Suudi Arabistan: Körfez’in en büyük Toprak sahasına sahip ve içerisinde Mekke ve Medine’yi barındıran güçlü bir ülke. Özellikle son yıllarda ABD’nin yanında farklı ülkelerden aldığı askeri ekipmanlarla güçlü bir ordu kurma yönünde çabalayan ve dünyada petrol üretiminin en büyük pay sahibi. Dolayısıyla kutsal beldelerin kendi ülkesinde bulunması hasebiyle müslümanların, dünya ekonomisindeki konumu nedeniyle tüm dünyanın ilgi duyduğu bir ülke. Muhammed Bin Selman ile 2030 vizyonu yolculuğuna çıkan ve bu yolculuğun önündeki en büyük tehdidin İsrail olduğunun bilincine varmış bir Suudi Arabistan var artık.

Mısır: Sisi, her ne kadar da Mursi’yi indirerek iktidara gelse de gerek Sudan’a gerekse Refah’a sınırı olması hasebiyle oldukça önemli bir ülke. İsrail, hemen yanında güçlenen bir Mısır’ın olmasını istemiyor. Dolayısıyla Mısır da İsrail’I kendisine büyük bir tehdit olarak görüyor ve özellikle nüfusunun büyüklüğü ve ordusunun sayıca fazlalığı bu ittifak açısından önemli. Mısır konusunda Sisi’ye kızmaya devam etmeli ancak Mısır’ı ötede tutmamalıyız. Mısır Refha’a sınırı olması hasebiyle belki de bu ittifakın en kritik ülkesi.
Biz bu dört ülkenin bir araya geldiğindeki etki ağını Gazze sahasında köşeye sıkışan İsrail’de ve son güllerde BAE-İsrail desteğiyle Sudan’da katliamlara devam eden Hızlı Destek Güçlerine karşı görmekteyiz. Özellikle Mısır’ın Katar ve Türkiye ile birlikte Sudan ordusuna sağladığı askeri ekipman destekleri Hızlı Destek Güçlerini durdurmaya yetti. Sudan, konumu gereği Suudi Arabistan’ın Kızıldeniz komşusu. Dolayısıyla istikrarsız Sudan demek istikrarsızlığa potansiyel bir aday olan Suudi Arabistan demek. Suriye sahasında da bu dört ülkenin birlikte adım attığını görüyoruz. Ahmed Şara’nın Erdoğan, Temim ve Muhammed Bin Selman ile geliştirdiği iyi ilişkiler ve Mısır ile günden güne gelişen ilişkiler bize bu dört ülkenin birlikte yapabildiklerini gösteriyor. Bu ve bunun gibi sebepler bize bu ittifakın zorunluluğunu gösteriyor.

I24 News yazarı Laura Cellier önümüzdeki Pazartesi Muhammed Bin Selman’ın ABD ziyaretini yazdı ve burada Suudi Arabistan’ın Gazze’deki görev gücü ve Hamas’ın konrol altına alınması için Türkiye’nin ve Katar’ın burada olması gerektiğini ileteceğini yazdı. Bu ittifakın gerçekleşmesi demek ABD’nin ilişkilerinin çok iyi derecede olduğu Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve Mısır’ın Suriye, Gazze, Sudan gibi kritik meselelerde durumun bu ittifak lehine, yani müslümanların lehine değişmesi demek.

Peki bu ittifakı kim, neden istemez?

İsrail: Bölgede gitgide etkisinin kırılacağını bilir ve kendisini güvende hissetmeyeceği bir sürece girer. Orta Doğu’da neredeyse her başkenti vurduğu günlerden barışa mecbur kalacağı günler başlar ve İsrail’in bu işine gelmez. Çünkü İsrail varlığını kan ve gözyaşından almaktadır.

İran: Kendisini yıllardır İslam aleminin en büyük temsilcisi olarak gösterdi ve gerek Arap ve müslüman ülkeler arasına saçtığı fitne ve gerekse İsrail’in ekmeğine sürdüğü yağ ile hatırlanacak. Suriye’de işlediği savaş suçların bitmesi, Orta Doğu’da İran’ın aslında güçsüz bir ülke oluşunun ispatı İran’ı çaptan düşürdü. Bu ittifakın olması ise İran’ın İslam alemi adına söyleyecek bir sözünün kalmadığının ilanı olacaktır.

BAE: Körfez’in ekonomik lideri ve bölgede her taşın altından çıkan BAE, halkının tepkilerine rağmen İsrail ile güçlü ilişkilerini sürdürüyor ve bunu saklamıyor. Arap ve müslüman aleminde kendisine karşı artan öfkeyi maddi gücüyle bastırsa da bu ittifak sağlanması durumunda Suudi Arabistan ve Katar’ın ekonomik gücü ile Türkiye ve Mısır’ın askeri olarak denkleme girmesi BAE’yi endişeye sevk eder.

Önümüzdeki günlerde Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve Mısır’ın birlikte adım atacağı günlere giriyoruz. Bu ittifak İslam aleminin yıllardır beklediği ve arzuladığı ittifak olacaktır. Bu birliktelik İslam alemi tarafından kabul görecek kıymetli bir birlikteliktir.

Gazze’deki zulmün biteceği ve Sudan’daki kadınların işkencelerden kurtulacağı günler yakındır inşallah.

Muhammed Mazhar Şahin

Yorumlar8

  • Geçmiş-Gelenek 2 saat önce Şikayet Et
    Ortadoğu bir asli Devletler bir de bunları bölmek isteyen işgalciler var. İttifakı ona göre yapsak iyi olur.
    Cevapla
  • Global Çete 2 saat önce Şikayet Et
    Bu ittifaka İran ve Rusyayı almazsak Büyük İsrail-Fetö-Ilımlı-İbrahim.. farklı adlarla önümüze sürülen Evangelist benzeri Siyonistleşmeye engel olamayız.
    Cevapla
  • Dayan Komşu 2 saat önce Şikayet Et
    Suriye, Lübnan, Yemen üzerinden Filistine yardım eden İran.
    Cevapla
  • mevhibe inal 2 saat önce Şikayet Et
    Kendini Dünyanın Büyüğü gören İngiltere, Amerika, İsrail rahatsız etmiyor da..Bir Müslüman ülkenin kendini büyük görmesi diğer Müslüman ülkeyi neden rahatsız ediyor?
    Cevapla
  • Yüksekovalı kürt 4 saat önce Şikayet Et
    Erdoğan nın liderliği dir devam etmesi lazım
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat