Küresel cinnet: ‘Süper Sykes-Picot’

  • GİRİŞ19.11.2025 09:01
  • GÜNCELLEME19.11.2025 09:01

Geçen haftanın üç önemli gündem maddesi vardı. Fakat üçü de sanki vaka-i âdiyedenmiş gibi yani hayatın normal akışına uygunmuş, şaşırılmaması gereken şeylermiş gibi kayıtlara girdi, bilgi çöplüğüne atıldı.

Gazze’den söz etmiyorum.

Doğu Türkistan’dan da…

Çünkü insanlığın bu iki büyük imtihanıyla ilgili henüz her şey bitmiş değil, her dem taze, her an can yakıcı… Şükür ki, hemen çöplüğe atılacak cinsten hadiseler değil.

***

İlk gündem maddesi içeriden, İBB soruşturmasıyla ilgili iddianame… Birkaç ciltlik ansiklopedi hacminde, yaklaşık 4 bin sayfalık iddianamenin sadece magazin kısmıyla ilgilenildi. CHP, iddianamenin iddia ettiği suçlar hakkındaki sabit yorumu ‘siyasî’, muhataplarının ‘ben bir şey yapmadım’, diğer kesimler ise iktidar sahipleri tarafından siyasete ‘çökme’ yorumunu yaptı.

Bu kadar basit yani!

Yani herkes usul etrafından dolanıyor, esasa girmekten ya kaçınıyor ya da iddiaların boyutunu, derinliğini, vehametini ya idrak edemiyor veya ‘aman bana ne’ diyerek topu taca atmayı tercih ediyor.

Ve pek çok kimse…

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının açıkladığı “İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü” iddianamesinde geçen 142 eyleme ilişkin 160 milyar lira ve 24 milyon dolar tutarındaki kamu zararına dikkat çekerek “bu iddialar sonuna kadar araştırılmalı, belgeleri ortaya konulmalı, suçluluk kanıtlanırsa kamu vicdanını rahatlatacak en ağır ceza verilmeli” demiyor, diyemiyor.

Hangi partiden veya kim olursa olsun, böyle bir suçlama ile karşı karşıya kalan herkes, bu fukara milletin gırtlağına çöken herkes aynı muameleyi görmeli.

Dolayısıyla ‘temiz toplum, temiz siyaset’ için parti amblemini kapatıp suça odaklanmalı ve bu tür soruşturmalar tarihî bir fırsat olarak görülmeli.

***

1990’lar, özellikle Avrupa’da ırkçılığın yükseldiği yıllar olarak kayda geçti. Yugoslavya’nın parçalanma sürecinde Sırpların Boşnak halkı üzerinde uyguladığı soykırımının acıları henüz taze. Her an o karanlık günlere ilişkin yeni iddialar ve belgeler ortaya çıkıyor. Fakat bu seferki çok ağır, çok alçakça ve çok iğrenç!

Bosna savaşı sırasında Avrupalı zenginlerin Saraybosna’ya gidip insan avı safarisi yaptıkları, keskin nişancıların gözlerini kırpmadan çocukları katlettikleri ortaya çıktı. “Eğlence amaçlı sniper atışları” yapan bu insanlıktan nasibini almamış mahlûklarla ilgili İtalya’da bir dava açılmış. Bu konuda Avrupa’nın farklı bölgelerinden ‘ölüm turları’ düzenlendiği, katledilen her 10 Boşnak çocuktan birinin bu şekilde öldürüldüğü iddiaları ifade dosyalarına girdi.

Dönemin Sırbistan Devlet Güvenliği (SDB) tarafından desteklenen bu kan dondurucu alçaklık, ne yazık ki, altının uluslararası piyasalardaki hareketliliği, kışa teslim olan bölgelerdeki ulaşım zorluğu veya vaka-i âdiyeden basit güncel hadiseler kadar bile yer bulmadı, gündem oluşturamadı.

Yani ölen öldüğüyle…

Öldüren keyfi ile kaldı.

***

Ve elbette, Gazze sarmalında süren Yeni Ortadoğu Projesi ve Türkiye’yi kuşatan şer ittifakı…

Dünyanın en önemli Filistin tarihçilerinden Dr. Raşid Halidi’nin geçen hafta Oksijen gazetesinde yayımlanan söyleşisi çok önemli, çok derinlikli, çok dikkat çekici idi. Halidi, 1915’te Britanya ve Fransa arasında imzalanan ve coğrafyamızı cetvelle şekillendiren ihanet anlaşmasına ithafen söylediği “Sykes-Picot’u aştık, süper Sykes-Picot’yu yaşıyoruz” sözleri bizi yeni bir gerçeklikle yüzleştirdi: “Ortadoğu’da pek çok ülke fizikî olarak parçalandı!”

Halidi, Gazze’nin bir ‘havuç’ olduğunu iddia ediyor ve İsrail’in Batı Şeria da dâhil savaşı devam ettirme isteğine dikkat çekiyor.

Bir konuda da uyarıyor: “Filistinliler siyaseten bölünmüş görünüyor. Burada yeni bir formata ihtiyaç var. Dünya olup bitenin farkına varmışken, ABD’nin bölgedeki ulus devletleri zayıflatma oyunları ayyuka çıkmışken, parçalar bile parçalanıyorken, tıpkı Türkiye’yi birleştiren Kurtuluş Savaşı gibi, 1948’deki Nakba hareketi gibi yeni bir kolektif travma gerekiyor. Bu Filistin’e ve bölgeye yeni bir kimlik verebilir.”

Gazeteci Metin Kaan Kurtuluş’un, Dr. Raşid Halidi ile yaptığı söyleşi yeni ve farklı bir bakış açısı daha sunması bakamından da önemli idi…

İsrail’in sadece Gazze ve dolayısıyla Filistin yurtlarındaki emperyalist amaçlarına kilitlenmek büyük fotoğrafı okunamaz hale getiriyor.

Amacı da zaten bu…

Ama asıl hedefinin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni de yanına alıp Türkiye’ye karşı oluşturmaya çalıştığı “Aşil Kalkanı” ve sonrasında ABD’nin kontrolünde yürüttüğü Süleyman Mabedi ve Davut Koridoru projesi…

Yani daha tetik…

Hep tetik olmak durumundayız.

Yorumlar2

  • Ayşe Sağır 1 saat önce Şikayet Et
    Keşke daha uzun bir yazı olsaymış dedim okurken. Meselelerin bu şekilde anlaşılır dille ve de derinlikli anlatılması okur açısından çok kıymetli.Belki devamını yazar hocamız. Kalemi daim olsun inş.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İslam Sancağı 1 saat önce Şikayet Et
    Batıdan alınan kanunlar terk edilsin, batı bakış açısıyla verilen eğitim sistemi acilen sonlandırılsın.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat