DEM’in İmralı Heyeti bugün MHP lideri Devlet Bahçeli’yi Meclis’te ziyaret edecek.

Çünkü öncesinde, Meclis Komisyonu’nun İmralı heyetindeki DEM’li isim T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuştu; “Öcalan, YPG’nin de kendini PKK gibi lağvedeceğini söylemedi” dedi.

DEM’li heyet, belli ki MHP lideri Devlet Bahçeli’ye, Öcalan’ın ikircikli tutumunu izah etmeye çalışacak. Ya da tevil yollu düzeltme cihetinde olacak.

Zira, MHP lideri Devlet Bahçeli, Meclis Komisyonu üyelerinden bazılarının İmralı’ya gitmesi konusunda çok net tavır almış, “Gerekirse ben giderim” demişti.

Bahçeli’nin ayrıca, PKK ele başı Öcalan’dan Suriye’deki SDG’nin silah bırakmasına yönelik net bir açıklama beklediğini de biliyoruz.

Sayın Bahçeli’nin bu beklentisini boşa düşüren açıklamanın neden yapıldığı ayrı bir tartışma konusu…

Ama, Terörsüz Türkiye meselesinin gelip dayandığı nokta Suriye’deki fiili durumdur.

***

Bugünlerde Öcalan’ın 27 Şubat açıklamasının çok gerisine düştüğü bir gerçek. Aynı zamanda, SDG’nin de 10 Mart’ta Şam ile imzaladığı mutabakat anlaşmasından çok uzaklaştığı da.

Peki ne oldu da bu noktaya gelindi?

Olup bitenin cevabını Dışişleri Bakanı Hakan Fidan El Cezire Arapça’ya verdiği mülakatta söyledi.

Diyor ki Fidan, “İsrail'in Suriye'deki hareketliliği ile SDG’nin açıkçası isteksizliği arasında bir ilişki var, bir orantı var.”

Bu tespit çok önemli.

Sayın Fidan devam ediyor; "Bunu artık söylemek gerekiyor. Bu YPG'nin tek başına aldığı bir karar değil!"

***

Türkiye’nin Şara’nın Şam’ı ele geçirmesinden sonra SDG’nin İsrail’in güdümüne girme ihtimalini bertaraf etmek için muhataplarına verdiği mesaj o gün karşılık bulmuştu.

Ne var ki bugün Amerika’ya ve Trump’a rağmen İsrail, Türkiye’nin “Savaş sebebi sayarız” dediği meselede “gemi azıya almış” görünüyor.

Devlet dışı aktörlerin bölgemizde denklem dışına çıktığı bir dönemde İsrail’in vekil gücü olarak hareket etme eğilimine giren SDG’nin imzaladığı anlaşmaya uymaya niyetinin olmadığı bugün çok daha net görülüyor.

Buna bir de PKK ele başı Öcalan’ın SDG’ye doğrudan “silah bırakın” çağırısı yapmadığını ilan eden DEM’li Gülistan Kılıç Koçyiğit’in sözlerini ekleyince…

Karşımıza bambaşka bir tablo çıkıyor.

O tabloyu da Dışişleri Bakanı Hakana Fidan ilan ediyor!

“İsrail'in Suriye'deki hareketliliği ile SDG’nin açıkçası isteksizliği arasında bir ilişki var, bir orantı var. Bunu artık söylemek gerekiyor. Bu YPG'nin tek başına aldığı bir karar değil!"

Türkiye Fidan’ın dilinden durum tespiti yapıyor.

Diyor ki Fidan, “Suriye hükümetiyle meselenin çözülmesi yolunda 10 Mart'ta bir mutabakat imzalandı. O dönemde her şey iyiydi. Amerikalılar, biz, Suriyeliler yani herkes memnundu. Bu yolda gidilecekti. Ama şimdi daha farklı işaretler ve sinyaller aldığı için İsrail'den, YPG'nin gerekli adımları atmaktan imtina ettiğini görüyoruz."

Fidan üzerinden Türkiye çözüm önerisini bir kez daha ilan ediyor,

“Şam yönetimi ile PKK/YPG arasındaki sorunların diyalog yoluyla çözülmesini umuyoruz. (Böylece) Suriye Kürtleri de rahat eder, Araplar da rahat eder, herkes rahat eder. Ama bölge dışı aktörlerin oyunlarına gelerek onlardan birtakım işaretlerle politika belirlemek de iyi bir şey değil."

***

Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge meselesi Suriye’nin kuzeydoğsunu işgal eden YPG/PKK’nın silah bırakıp bırakmayacağına kilitlenmiş durumda.

YPG/PKK’nın Suriye’de ikircikli tutum almasındaki en büyük etken İsrail’in Suriye’deki hareketliliği.

Türkiye, meselenin diyalog yoluyla hallolmasını istiyor.

Yoksa, bir çuval incir berbat olmak üzere.

Elinde silah olan ve Türkiye’ye tehdit olan unsurlara karşı “sert güç” devriye girer.

Hasan Öztürk / Haber7