İsrail-Yunan-Rum ortaklığı Türk duvarına çarpıyor
- GİRİŞ27.12.2025 09:23
- GÜNCELLEME27.12.2025 09:23
1919 yılında Yunanistan, İngiltere'nin sınırsız desteğine ve "Büyük devletlerin" vaatlerine güvenerek Anadolu'yu işgale yeltenmiş, Türk milleti ayağa kalkınca neye uğradığını şaşırmıştı..
1974 yılında Kıbrıs'ta "Enosis" hayali kuran EOKA darbe yapıp yönetime el koyduğunda Batı'nın gücüne sığınmış, Türkiye'nin askeri müdahalesi karşısında karanlıkla yüzleşmişlerdi.
Bugün, yıllar önce olduğu gibi benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Yunanistan ve ortakları, ucuz sınamalarla Türkiye'yi provoke etmeye çalışıyor. Tarihten ders almadıkları da ortada.

TÜRKİYE-LİBYA ANLAŞMASININ ÖNEMİ
Doğu Akdeniz ve Ege'de Mavi Vatan doktrinini ortaya koyan Türkiye'ye karşı Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi, güvendikleri şer ortakları İsrail ile birleşmiş durumda. Tarih sahnesine soykırımcı olarak geçen bir yönetimle ortaklık kurmaları kendi acizliklerini ortaya koyuyor en başta. Bu çaresizlik, Türkiye'nin hamleleri karşısında elleri kolları bağlı olduğunu da gösteriyor bizlere.
Türkiye'nin Libya ile yaptığı Deniz Yetki Anlaşması sayesinde Akdeniz'de Türk münhasır ekonomik bölgesinden geçmesi planlanan enerji hatları, gaz boruları ya da elektrik kabloları, Türkiye'yi birinci muhatap kılıyor. Bir plan varsa bu planın doğal tarafı Türkiye sözün özü.
Örneğin, Kıbrıs ile Yunanistan'ı birbirine bağlayan Elektrik hattı Türkiye'nin MEB alanı içerisindeydi. Deniz hukukuna göre kablo çekmek seyrüsefer serbestisi kapsamında. Ancak taraf devlet yani Türkiye'nin itirazları da dikkate alınmalı. Atina, söz konusu çalışmayı yapmaya kalkınca Ankara projenin Türk sınırları içinde olduğunu beyan edip izinsiz çalışma yapılamayacağını savundu. Kablo döşemek için inceleme yapan geminin bulunduğu bölgeye savaş gemileri gönderildi. Yunanistan da gemilerini gönderdi. Bu bir güç gösterisiydi.
Eli sahada olduğu kadar masada da kuvvetli olan Türkiye, projeyi tamamen durdurmak yerine haklarının tanınmasını dayattı Yunanistan'a. Gemi, çalışmalarını Türkiye'nin belirlediği koordinatlara ve uyarılara dikkat ederek gerçekleştirmek durumunda kaldı. Türkiye geminin faaliyetlerine izin verirken, bunun kendi kıta sahanlığı haklarından feragat ettiği anlamına gelmediğini diplomatik notalarla kayıt altına aldı.
İşte zamanında EastMed ile IMEC ile türlü ittifaklar ile aşmaya çalıştıkları bu. Türkiye'yi bypass eden planlar, Libya anlaşması sayesinde Ankara engeline takılıyor, takılacak.
Netanyahu'nun boş koltuklara hitap ettiği son Birleşmiş Milletler konuşmasını hatırlayalım. Elindeki harita ile ticaret yollarını anlatıyordu. Hindistan'dan, Körfez'e hatta Kafkasya'ya, Orta Doğu'dan Akdeniz'e ve Avrupa'ya çekilmiş bir hattın hayallerini dillendiriyordu. Türkiye ile anlaşmadan bu hattın gerçekleşmesi Uluslararası Hukuka göre mümkün değil. Bu nedenle de Türkiye'nin istikrarını baltalayacak her yola başvuruyorlar.
Akdeniz'deki limanların güvenliği mesela bu hat için oldukça önemli. Suriye limanlarının kimin kontrolünde olacağı da. İsrail cephesi Türkiye'nin Suriye'deki etkinliğinden fazlasıyla rahatsız. Bugün Terörsüz Türkiye iradesini gösteren Türkiye'yi Suriye'den SDG eliyle kaşımalarının bir sebebi de bu.
YUNANİSTAN'IN SAVUNMA HAMLESİ İŞE YARAR MI?
İsrail yönetimi, Yunanlıları ve Rumları da kullanışlı aparat olarak görecekler ki Türkiye karşısında yarışa sokuyorlar Ege'de, Akdeniz'de. Bir de savunma sanayii alanında giriyorlar bu yarışa.
2024 yılının son çeyreğinde Atina yönetimi, Türkiye'nin İHA üstünlüğü ve denizlerdeki "Mavi Vatan" stratejisine karşı bir teknolojik duvar örme girişimi başlattı. "Aşil Kalkanı" ismi verilen doktrin ile İsrail teknolojisine yatırım yapıldı. Ege adalarına anti drone sistemleri yerleştirildi. Türk İHA'larının GPS sinyallerini karıştırmayı hedeflediler böylece.
Çünkü Fransa'dan Rafale alarak çözemeyeceklerini gördüler. Bu mali yükün altından kalkamayacaklarını gördüler. Kendilerince mantıklı bir yol da çizdiler.
Ancak Türkiye ile yarışa girebilecek durumda değiller. 1919 gibi 1974 gibi anlamsız bir körlüğe sahipler.
Detaylandıralım.
Güç kavramı askeri literatürde sadece sahip olunan silah sayısıyla ölçülmüyor. Yerlilik en önemli kriterlerden. Sürdürülebilirlik, ağ merkezli harp ve üretim kapasitesi hayli önemli noktalar.
Yunanistan'ın büyük oranda İsrail ve biraz da Fransız teknolojisine dayalı Aşil Kalkanı'na karşılık, Türkiye'nin Çelik Kubbe hamlesi var. Yüzde yüz yerli, EIRS-KALKAN radarlarından, HİSAR-SİPER füzelerine, yazılımına kadar her bileşen Türkiye'de üretiliyor. Olumsuz bir durumda mühimmatın bitmesi gibi bir seçenek yok mesela Yunanistan'ın aksine Türkiye'de.
Sistemlerin kapsamında da fark var Türkiye ile Yunanistan arasında. Çelik Kubbe, Hava Savunma Sistemi olmasının yanı sıra İHA'lardan, radar ve uydulardan gelen bilgileri yapay zeka merkezinde topluyor. Yunanistan'ın Aşil Kalkanı sadece anti-drone odaklı. Kör edebildiği kadar var.
Nicelik ve Üretim kapasitesine bakalım. 5 bin dolarlık Türk İHA'larını düşürmek için 1-2 milyon dolarlık İsrail füzesi kullanmak durumundalar. Savaş meydanında nasıl bir maliyetin çıkacağını siz hesap edin Atina'ya.
Umarız ki hatalardan ders alınmıştır ve bu hayal dünyasının gerçekle yüzleşmesi, bir savaş sayesinde olmaz.
Toparlayacak olursak, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de masada eli güçlü. Ege ve Akdeniz'de donanmasıyla teknik kabiliyetiyle, savunma sanayisiyle sahada güçlü. Bu gücün farkında olanlar da bir araya gelip her yola başvuruyorlar. İsrail-Yunanistan-GKRY anlaşması bunun örneği. Suriye'de İsrail'i arkasında sanıp entegrasyona direnen SDG bunun örneği. Kim bilir, belki düşen Libya uçağı bile bunun örneği...
Başarılı olacaklar mı? Allah'ın izniyle olamayacaklar.
Bu yılın son yazısını bu satırlarla noktalarken, tüm Haber7 okurlarına, ülkemize, bölgemize ve ümmetimize hayırlarla dolu bir yıl temenni ederim.
Hüseyin Akif Küçükal / Haber7
Yorumlar8
-
Nedim
16 dakika önce
Şikayet Et
Ulusçuluk un yerine din merkezli akide merkezli çok uluslu yapılanma yaratılışa fıtrata daha uyumlu dur.Resulullah sav aldığı vahiyle oluşturduğu sistem yani yasama ve yargı yi Allah cc a veren tesis eden ve yürütmeyi ehil olan ve Allah'a peygamber e itaat eden müslümanlardan birilerinin yürütmesi ırkı ne ise..Fakat toplumu bir arada tutmak Allah cc dinine hizmet etmek kâfirlere karşı gü
Beğen
Cevapla
-
Misafir
31 dakika önce
Şikayet Et
Ne demek izin verildi kim neden verdi,yine kaybettik,bugün kablo çekenler yarın Bizim bölge derler AİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ İCRAAT YAPIN KINAMA DEĞİL İZİN VERMEYİN
Beğen
Cevapla
Toplam 2 beğeni
-
İhtiyar Delikanlı
36 dakika önce
Şikayet Et
Kaleminize sağlık
Beğen
Cevapla
-
KürdTürk kardeştr
1 saat önce
Şikayet Et
Orada kürd kardeşlerimizin hiç mi hakkı yok, süriyenin adını bile arap cumhuriyeti yapmışlar, bir türk olarak kürd olduğunuzu var sayıp düşünün bu durumu?
Beğen
Cevapla
Toplam 5 beğeni
-
Nedim
21 dakika önce
Şikayet Et
Fransız ihtilali ile ulusçuluk kavramı ile daha sonra da her ulusun her ırkın bir devlet kurma hakkı olduğu düşüncesi insanlara dayatildi Bu aklın arkasında emperyalist ve Siyonist güçlerin halkları bölüp tek tek parçalayıp yutma onları sömürmek maksatlı olduğu günümüzde Rusya vb tehditlerle ulusların yine NATO vb veya AB gibi oluşumlara girmek zorunda kalmaları da ulusçuluk un yanlışlığ
Beğen
-
Mehmet
47 dakika önce
Şikayet Et
Bir kürt olduğumu var sayıp en azından Türkiyede kürtlere sağlanan eşitliğin Suriyedede sağlanmasını beklerim. Camide hocalık Üniversitede hocalık seçme ve seçilme haklarının olmasını dilerim. Eminim ki Türkiyedeki Kürt kardeşlerimiz kadar Suriyedeki Kürtlerde Suriye Devletinede bağlılık göstereceklerdir.
Beğen
Toplam 1 beğeni
-
Çetin çelik.
1 saat önce
Şikayet Et
Eyvallah.
Beğen
Cevapla
Toplam 5 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle