Üniversite şart mı arkadaş?

  • GİRİŞ26.08.2025 09:06
  • GÜNCELLEME26.08.2025 09:06

Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (2025-YKS) sonuçları açıklandı malûm.

İstediği yeri kazanana, kazanamayana;
Bir yeri tutturana, tutturamayana hayırlı, uğurlu olsun.

Arzu ettikleri sonuca ulaşanlar da, ulaşamayanlar da kendileri için neyin hayırlı olduğunu bilemezler.

İyisi, olumsuz gibi görülen bir durumda da “Vardır bir hayır!” diyerek yola devam etmektir.

Hiçbir yere yerleşemeyen gençler sakın üzülmesinler.

Belki de onlar için yepyeni bir “fırsat penceresi” açmaktadır bu durum.

Ben diyorum ki:

Okumaya çok hevesli olmayanlar, liseyi “offf, pofff” çekerek bitirenler; yol yakınken — ya da çok uzak değilken — bir işe girsinler.

Bir mesleğe yönelsinler.

Yoksa…
“Üniversiteye kapak atma sınavı”na bir yıl daha hazırlanacaksın…

 Bir yeri tutturabilirsen, dört beş senen de öyle geçecek…
Yazık değil mi, arkadaş?
Üniversiteye gitmen şart mı, arkadaş?

Liseyi bitiren bir genç kabiliyetine uygun bir mesleğe adım atsa, en fazla üç senede usta olur.

Dört beş yıl içinde ise, mesleğinde epeyce yükselmiş; yuvasını kurmuş, çoluk çocuğa karışmış olur, Allah’ın izniyle.

DEVLETE KAPAK ATMAK!

Bizde işler bir tuhaf.

Bir yeri “tutturabilen” öğrencilerin tamamına yakını günün birinde “devlete kapak atma sınavı”ndan çok iyi bir puan çekmeyi hedefliyor.

Gençlerin tamamına yakını “memur olmayı” hedefliyor; bu hiç de iyi bir şey değil, arkadaşlar.

Özel sektörde başarılı olmak, kendi işini kurmak, hedef büyütmek…

Bunlar pek kalmadı.

Kapağı devlete atabilenlerin büyük bir bölümü haftada iki gün izin yapıyor; bütün özlük hakları garanti altında oluyor.

Özel sektör öyle mi ya, patronun iki dudağı arasındasın.

Toplu görüşmeler, hakem kurulları, karşılanan karşılanmayan talepler hep “kamu” kesimi için söz konusu.

Kamuda çalıştığında, siyasilerle uyumun ve arandaki ilişkinin yakınlığı, sıcaklığı ölçüsünde yükselebilirsin…
Arkandaki siyasi güç gittiğinde sen de gidersin.

Peki, nereye gidersin?
Kapının önüne konulmazsın; “kızağa” çekilsen de özlük haklarının çoğu devam eder.
Özel sektörde ise kapının önüne konulmak sıkça karşılaşılan durumlardandır.
Orada zemin kaygandır, bir dolu sıkıntı vardır.

Bununla birlikte özel sektörde tecrübe edinir, başarılı olursan…

Parmakla gösterilen bir emekçi olursan, kendini çok iyi yetiştirirsen güzel teklifler alabilirsin.

Bir devlet memurunun hayal edemeyeceği gelirlere de sahip olabilirsin.

Özel sektörde çalışıyorsan, kendi işini kurabilme ihtimalin çok daha fazladır; dünyaya açılabilme ve farklı ülkelerde iş yapabilme yolun da açıktır.

Dar bir alanda yaşayıp durmak mı yoksa yeni ufuklara yelken açmak mı?

Tercih meselesi.

Bir toplumda elbette kamuda da özel sektörde de çalışmak isteyenler olacaktır.

Kamuda çalışanlar da özel sektörde çalışanlar da aynı derecede saygındır.

Sıkıntı, gençlerin neredeyse tamamının “devlete kapak atmayı” hedeflemesindedir.

“Garanti arayışı” içinde olmasındadır!

 “Üniversiteyi tutturmak” ve “devlete kapak atmak”.

Kamu önemli bir istihdam kapısı ama her yıl büyüdükçe büyüyen “iş” taleplerine karşılık verebilmesi mümkün değil.

Rakamlara yeniden göz attım; nüfusa oranla üniversite öğrencisi sayısı bakımından Avrupa’nın açık ara birinci ülkesiyiz.

Almanya’yı, İngiltere’yi, Fransa’yı ikiye, üçe katlıyoruz.

Bu kadar çok üniversite öğrenciniz varsa, her yıl milyona yakın genci mezun ediyorsanız ve bunların neredeyse tamamı “devlete kapak atmayı” hedefliyorsa, sıkıntınız büyük demektir.

Siyasi iktidar, bundan sonra da büyük kamuya alım talepleriyle karşı karşıya kalacak; ancak bunların yalnızca küçük bir kısmını karşılayabildiği için zamanla daha da yıpranacaktır.

12 YIL ZORUNLU VE SORUNLU EĞİTİM

Bu iktidar 28 Şubat zihniyetinin ürünü olan “sekiz yıllık kesintisiz eğitim” modelini ortadan kaldırmakla çok iyi yaptı ama mecburi eğitimin süresini 12 yılı çıkartması çok kötü oldu.

Gençlerin kahir ekseriyeti mecburen gittikleri liseden “mesleksiz diplomalı” olarak çıkıyor ve kapıları iyice açılmış olan üniversitelerden birine “kapak” atıyor.

Oralardan da  “mesleksiz üniversite mezunları”  olarak çıkan gençler, gerçek hayatla karşılaştıklarında ne yapacaklarını şaşırıyor.

Bu genç “devlete kapak atma sınavı”nda başarılı olamazsa, kamuya yerleşemezse ne yapacak?

Nereden iş bulacak?

Özel sektör için asgari ücretin bile ciddi maliyeti var.

Asgari ücret “mesleksiz üniversite mezunu” için çok az, karşılığını almadan vermek durumunda kalacak işveren için ise çok fazla!

Bir de…

“Üniversite mezunu” dediğin kişi etrafından eni konu saygı görmek, biraz da pohpohlanmak ister.

Oysa iş hayatı böyle bir yer değildir; orada her türlü insan vardır.

İş dünyasının olmazsa olmazlarından biri de farklı karakterlerdeki kişileri idare etmektir.

Genç, zamanında işe girmiş olsaydı çalışma hayatının zorluklarını, orada ayakta kalabilmenin yollarını öğrenebilirdi.

Ne yazık ki 25 yaş hayata başlamak için epeyce geç sayılabilecek bir yaş.

*

Yani dostlar…

Hayatı ıskalamamak, bazı şeyleri geciktirmemek gerek.

Demir tavında dövülür, ağaç yaşken düzelir.

“Ben üniversiteyi cayır cayır okuyacağım, ardından da mezun olduğum bölümle ilgili alanda yükseldikçe yükseleceğim Allah’ın izniyle” diyen gençler elbette yollarına devam edecekler.

Liseyi zoraki okumuş, üniversiteyi de “tutturmuş” olan gençler de daha fazla gecikmeden bir mesleğe yönelseler, kollarına altın bileziği taksalar ne güzel olur.

Ülkenin de iş dünyasının da böyle gençlere çok ihtiyacı var.

Bir zamanların o saygın ustalarının nesilleri şimdilerde tükeniyor.

Pek çok güzelim meslek can çekişiyor.

Milyonlarca hayat ötelendikçe öteleniyor, yuvaların kurulması geciktikçe gecikiyor.

Nüfusumuz hızla yaşlanıyor.

*

Biz de “üniversite öğrencisi sayısının çokluğu ile” övünüyoruz…

Olacak şey mi Allah aşkına?

Serdar Arseven / Haber7

Yorumlar33

  • VATANDAŞ 15 dakika önce Şikayet Et
    Peki torpille devlet kurumlarına yerlesenlere ne diyeceksin serdar bey gençlere böyle nasihat veriyorsun kpss den başka çıkmazı olmayan bu insanları bu şekilde yönlendirme yapıyorsun özel sektör daha iyi vs.Insanlarin haklarını yiyen kpss siz mülakatla torpille amcası dayısı olan yerleşsin kimsesi olmayan garibanın çocuğu sınava çalışsın degilmi adalet herkes için geçerli olmalıdır.
    Cevapla
  • Ahmet Ali Şahin 22 dakika önce Şikayet Et
    Kisisel Tecrubemden ornek vereyim Saglik ve Askerlik Nedeniyle Universite egitimine girememis Arzu ettigim gibi bir muhendis olamamanin ezikligini hep yasadim. Bana göre muhendislik meslek; Digerleri iş tir! Ben ozel sektorde tekbik eleman olarak ise basladiktan sonra yilmadim ama hem calisyim hem okudum.iki tane Onlisans diplomam var 15 yillik memuriyetim var emekliligi hak etim.
    Cevapla
  • Erbil 41 dakika önce Şikayet Et
    Üniversite devlete kapak atmak değil kendini geliştirmektir. Gelişip daha iyi maaşla istediğin yerde çalışmaktır. Sayın yazar olaya böyle bakalım zaman kaybı olarak değil.
    Cevapla
  • Köylü 46 dakika önce Şikayet Et
    Kendim üniversite mezunuyum ama yeğenlerimi meslek sahibi yaptım okumayın dedim. Okumayın dediysem diploma için okumayın dedim. Yoksa gayet okuyan bilinçli gençler
    Cevapla
  • Engin Çınar 51 dakika önce Şikayet Et
    Çok isabetli yorumlar...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat