Ders zili çaldı. 

Yaklaşık 20 milyon evladımız ders başı yaptı.

184 milyon 455 bin 297 ders kitabı, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmî ve özel okullardaki öğrencilere ücretsiz dağıtıldı.

Bu kitaplardan biri, büyük kızımın “İnsan Hakları, Vatandaşlık ve Demokrasi” (4. sınıf) kitabı. 

Kitabın 1. ünitesi “İnsan Olmak” başlığını taşıyor. 

İnsan olmak çok zor; çünkü “olunca” insan, hayvaniyet, nefsaniyet ve şeytaniyet devre dışı kalıyor. Büyük mesele.

Ünitenin şu güzel girişi, hafızlığını tarlalarda gizli gizli yapmak zorunda kalan rahmetli dedemin gözyaşlarının karşılığı olmalı: “Hz. Muhammed’in (aleyhisselam) ‘İnsanlar gümüş ve altın madenlerine benzerler…’ hadisinden ne anlıyorsunuz?” 

Bir nevi, “güzel insan olmak isteniyorsa, En Güzel İnsan (aleyhisselam) ile başlanmalı ve örnek alınmalı” mesajı veriliyor içten içe.

Kitabın 2. ünitesi “Hak, Özgürlükler ve Sorumluluk”.

Burada siyonist işgal rejimine karşı kuvayimilliye ruhuna sahip “Filistin davası”, net bir şekilde çocuklarımıza nakşediliyor. 

Bir yanda “Zulüm bizdense ben, bizden değilim” diyerek siyonist işgal rejiminin Filistinlilere yaptığı zulme karşı canını ortaya koyan aktivist Rachel Corrie anlatılıyor.
Bir yandan da mücahit Kassam Tugayları’nın 7 Ekim’deki “Büyük Taarruzu” sonrası siyonistlerin katliamlarına dikkat çekmek için Batı Şeria’daki gösterilere “ölümüm bir işe yarayacaksa razıyım baba” diyerek katılıp şehit olan kızımız Ayşenur Ezgi Eygi’nin mücadelesi veriliyor.

Tam isabet atış, gönüllere! 

Allah demenin “ayıp olduğu” öğretmen okulunun öğrencisi iken “namaz kılıyor diye tekme yiyen” rahmetli babamın duaları ve derin iç çekişlerinin meyveleri; elhamdülillah.

Bitmedi; kitabın 3. ünitesi “Adalet ve Eşitlik”.

Burada ırkçı-işgalci emperyalizmin otağı ABD’de insanlık ve adalet mücadelesi verirken şehit edilen Malcolm X, çocuklarımıza “farklılık” ve “güzellik” olarak takdim ediliyor.

Malcolm X’in şu sözüyle: “İyi siyah veya iyi beyaz olmak gibi bir durum yoktur. İyi veya kötü insanlar vardır.”

Ve meseleyi pekiştirici olarak Efendimiz’in (aleyhisselam) inci sözleri/nasihatleri ile dolu olan Veda Hutbesi’nden inci tanesi damlıyor kitaba:

“Biliniz ki Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Bütün insanlar Adem’den gelmiş, Adem de topraktan yaratılmıştır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur.”

İşte, Terörsüz Türkiye’nin kalplere ve akıllara işlenmesi böyle olur.

İşte, ırkçı zırvalardan uzak, birbirlerini sevecek nesil böyle böyle sabırla yetişir.
Hz. Mevlânâ’nın şu kelamı kibarı da ünite içinde elmas gibi parlıyor: “Adalet nedir? Meyve ağaçlarına su vermektir. Zulüm nedir? Dikeni sulamaktır.” 

Çocuklarımıza Hz. Mevlânâ’nın bu sözünün ne anlama geldiğini soruyor kitap. Rahmetli babamın yıllarını vakfettiği Mesnevi Sohbetleri sanki ünitede kendine yer bulmuş.

Şeyh Edebali de “Kurallar” adlı 5. ünitede yerini almış.

Yıllarca kendi tarihi olan Osmanlı’yı aşağılamakla dolu ders kitaplarından Osmanlı’nın manevi kurucusunun “kuralları”nın talim edildiği maarif modeline; elhamdülillah.

Aliya İzzetbegoviç de var kitapta, “Devletsiz bir millet boşluğa düşer, rüzgârda savrulup gider” sözüyle, ikazıyla. Bir nevi “aman ha devlet düşmanı olmayın, yöneticilerin hataları varsa da bunu devlete mal etmeyin” şeklindeki ikaz çocuklarımızın şuuruna işleniyor.
Hepsi için Allah’a şükür, sebep olanlara da canıgönülden teşekkür.

Ancak kitapların bu güzelliklerini, kendi karanlık (aslında zavallı/acınası) dünyalarından dolayı “örtme” çabasında olan öğretmenler de olabiliyor maalesef! 

Ne mi yapabiliyorlar? 

Örneğin, Şeyh Edebali ile ilgili kısmı es geçebiliyorlar! Anlatmıyorlar veya kitaptaki yönlendirmelere göre hareket etmiyorlar.

Allah ıslah etsin bu tipleri, ama bu durumda MEB’in denetimi önemli. Israrlı takiple! 
Esas önemli olansa “veli takibi”. Veliler, bu tarz bir durumun olup olmadığını çocuklarının derslerini takip ederek öğrenebilirler. Böylece hem çocuklar aile ilgisi görmüş olur hem de müfredatı es geçen kötü niyetli (cahil !) öğretmenlerin önü kesilmiş olur.

Bir de ders kitapları dışında “başka kitaplar” da bir nevi dayatılıyor bazı okullar ve/ya öğretmenler tarafından. Bu, başlı başına Türkiye Maarif Modeli kitaplarının dolaylı yoldan devre dışı kalması/bırakılması demek ki MEB, bunun için ayrıca tetikte olmalı.

Prof. Dr. Faruk TAŞCI / Haber7