Aslında 5 Ocak toplantısında nihai hali verilecek, birkaç gün içinde de kamuoyuna açıklanacaktı.

Ancak, CHP ile İYİ Parti arasında liderler düzeyinde yapılan açıklamalarla ortaya çıkan ‘içişlerine karışma krizi’ nedeniyle İYİ Parti’nin komisyon toplantılarını 1 ay boyunca boykot etmesi yüzünden gecikildi.

6’lı masa içinde teşrik-i mesai içinde olanlar, heyecansızlık, coşkusuzluk ve dağınıklık eleştirileri karşısında “Siz bekleyin, şu hükümet programı hele bir açıklansın bakın neler olacak” türünden iddialı çıkışlar yapıyorlardı.

30 Ocak itibarıyla hükümet programı yahut seçim beyannamesi olarak da nitelendirilebilecek olan “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” açıklandı.

9 ana başlık etrafında, 75 alt başlıktan oluşan 2300’den fazla hedef, politika ve projelerden oluşan bir metin bu.

MUHALEFET HÜKÜMET PROGRAMIYLA TERSTEN ESEN RÜZGARI KENDİ LEHİNE ÇEVİREBİLECEK Mİ?

HDP destekli 6’lı masadan oluşan muhalefet cephesi, son dönemin popüler ifadesiyle, herkesin aynı anda bütün tuşlara bastığı izlenimi veren bir ürün ortaya çıkarmışlar.

Toplamına bakıldığında, 6 partinin 6’sının ayrı ayrı hazırladığı metinlerin birleştirilmesi ve ortaklaştırılmasından mütevellit bir metin intibaı veriyor.

Emeğe, yapılan çalışmaya saygı duymak gerekir tabi.

Ancak, böyle bir çalışma ile muhalefetin 6 aydır tersten esen rüzgarı arkasına alabileceğini düşünmek, muhalefetin muhalefete propagandasından öteye geçmez.

HÜKÜMET PROGRAMI, VAATLER GÜVEN PROBLEMİ AŞILMADAN HİÇBİR İŞE YARAMAZ

Şu tür sebeplerden ötürü bunu ifade ediyorum:

Bir defa, güçlü bir hükümet olmadan, güçlü bir hükümet programının olması hiçbir şey ifade etmez.

Alın size şöyle bir örnek:

1991 seçimleri sonrası kurulan DYP-SHP koalisyonunun çok beğenilen bir hükümet programı vardı.

Ama sonra ne oldu?

90’lı yıllar Türkiye’nin en büyük kayıp ‘on yılları’ arasına girdi.

Çünkü kağıtta yazılı olanla uygulama aynı olmadı.

İktidar hırsları, paylaşım savaşları, farklı güç dinamiklerinin devreye girmesi ile yazılı taahhütler bütünüyle anlamsızlaştı.

Asıl olan, seçmene güçlü bir güven duygusunu verebilmektir.

Açıkladığınız hükümet programı, o güven duygusunun bir parçası olarak ortaya çıkmışsa, Pazartesi günü olduğu gibi çok gösterişli toplantılar yapmasanız da bu size artı yazar.

Halbuki, HDP destekli 6’lı masa muhalefeti, kendi içlerinde yaşadıkları krizler, iç gerilimler, didişmeler ve anlaşmazlıklar nedeniyle seçimden seçime oyunu değiştirebilen seçmen kitlesinin güvenini büyük ölçüde kaybetti.

Seçmen zihni basit çalışır.

Kafadaki soru nettir:

Bu ülkeyi kim daha iyi yönetebilir?

SİYASİ İSTİKRAR TÜRKİYE’NİN VAZGEÇİLMEZİDİR

Muhalefetin epeyce bir süredir sergilediği dağınık görüntünün, iç kavgaların, “Siz muhalefette iken böyle iseniz, ülkenin başına geçtiğinizde ne yapacaksınız kim bilir” sorusunu/kuşkusunu zihinlere taşıdığı artık daha iyi fark edilebiliyor.

Dolayısıyla ‘bu uyumsuzluk’ görüntüsü karşısında millete dünyaları vadetseniz neye yarar?

Ekonomi literatürüne de geçmiş olan bir tabir vardır:

“Çıpa”

Deniz araçlarını istenilen bir yerde sabit tutmak için suyun dibine bırakılan, iki veya daha çok kanca şeklinde kolu bulunan, uzun bir zincire veya kabloya bağlı, genellikle metalden yapılmış alet. (vikipedi)

Ülkelerin de çıpası vardır.

Türkiye için bu çıpanın adı siyasi istikrardır.

Siyasi istikrarın kaybolmasının, siyasi iradenin zayıf kalmasının çok acı tecrübeleri vardır bu ülkede.

2001 krizi, dönemin cumhurbaşkanının, dönemin başbakanına anayasa kitapçığını fırlatmasıyla patlak vermemiş miydi?

Peki ya 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında geçen 5 aylık dönemde ortaya çıkan siyasi belirsizliğin ödettiği bedellere ne demeli?

Daha başka başka tecrübelerle de sabit olmuştur ki, Türkiye’de siyasi istikrarın tehlikeye girmesi, ülkenin ‘Çıpasız’ kalmasıyla eşdeğer felaketlere yol açabiliyor.

Muhalefetin iktidar iddiasını sürdürebilmesi için önce buna bir çare bulması gerekir.

Siyasi istikrarı nasıl koruyacağını, 7 parçalı hükümetin nasıl olacak da, 7 kocalı hürmüz hükümeti olmayacağını halka göstermeliler.

Şimdiye kadar bunu gösterebildiklerini düşünüyor musunuz?