Afet bölgesinde neler gördüm?

  • GİRİŞ15.03.2023 10:51
  • GÜNCELLEME16.03.2023 08:11

Birkaç gündür depremin vurduğu şehirlerimizi dolaşıyoruz. Hafta sonu ilk seyahatimizi ilk ayağını gerçekleştirdik. Sadece afet bölgesi sınırları içinde bin kilometreyi bulan yol kat ettik. Kahramanmaraş’a indik, enkazları, konteyner kentleri dolaştık. Adıyaman’ı, Malatya’yı ziyaret ettik. Gölbaşı’na, Elbistan’a gittik. Bu illeri dolaşırken Elazığ’a da uğrama imkânımız oldu. Ziyaretimizin ilk ayağını Anadolu Yayıncılar Derneği'nin mihmandarlığında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın katkılarıyla 70 kadar ulusal ve yerel gazeteciyle birlikte gerçekleştirdik. Dün başka bir program çerçevesinde Gaziantep’i oradan da Nurdağı’ndaki durumu görme imkânımız oldu.

Yeni rotamız Hatay, Osmaniye, Adana olacak. İslahiye ve İskenderun’u da mutlaka görmek istiyoruz. En kısa sürede bu illerimizi de ziyaret edeceğiz. 14 milyon vatandaşımızı etkileyen büyük felaketin etkilerini yerinde görmek önemli… Afet bölgesinde neler yaşandığını yakından hissetmek, çalışmalarda hangi aşamaya gelindiğini takip etmek için yapıyoruz bu ziyaretleri… İlk birkaç ay içinde yapılacaklar çalışmaların hızı ve rengi bize çok şey gösterecek. Yıkımın boyutlarının daha iyi anlaşılması için şöyle bir örnek vermek istiyorum. Farz-ı muhal Bursa büyüklüğünde bir şehrin tamamen yıkıldığını tasavvur edin. Depremin sadece yerle bir ettiği alanın tamamı bu büyüklükte bir nüfusun yaşadığı alan karşılık geliyor. 3 milyon nüfusun yaşadığı bir alanın tamamen yıkıldığını varsayabilirsiniz. Bu tablo, yaşananlar ve yapılacaklar konusunda çıkarım yapmanızı sağlayabilir.

Şu ana kadar afet bölgesinde gözlemlediklerimizi aktararak devam edelim;

Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başta olmak üzere bölgedeki Bakanlardan, vekillerden, koordinatör valilerden, belediye başkanlarından; bu devlet bu millet her şeyin üstesinden gelebilme gücüne, potansiyeline ve arzusuna sahip olduğu kararlılığını çok net gördüm. Bu izlenim güven duygularımı artırdı.

Depremin bölgede yaşayan halka yaşattığı travmanın etkilerini azaltmak adına insanüstü bir mücadele var. Yaraların sarılması için yoğun çaba sarf ediliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta bazı bakanlıklar neredeyse tüm birimlerini afet bölgesine taşımış. Bölgenin yeniden inşası için imar seferberliği çoktan başlamış. Şehirleri, kasabaları evleri yerle bir olan en yakınlarını kaybeden vatandaşların ümitlerini tazeleyebilmek için bütün çaba…

Sosyal medya mahallesindeki tezviratların, yalanların depremin vurduğu kalabalıklar üzerindeki etkilerinin önemsenmeyecek kadar az olduğunu gördüm. Yalan fırtınaları pek oralara uğramamış. Depremin ilk anlarında bölgeye ulaşma konusunda elde olmayan sebeplerle yaşanan sıkıntılar herkesin kabulü… Bundan sonra neler yapılacağı herkesin odaklandığı nokta… Devletin milletini yalnız bırakmayacağı konusunda şüphe yok diyebilirim. Yaralar sarılana kadar orada olunacağından da… Muhalefete ait belediyeler sahada hiç görmedim. Ahbap da çavuş da yoktu. Muhafazakâr diyebileceğimiz sivil örgütlenmeler varıyla yoğuyla oradaydı.

DEPREMİN VURDUĞU İLLERDE EŞ ZAMANLI ÇALIŞMA

Özellikle depremde ağır yara alan şehirlerde nüfus yoğunluğunun ciddi ölçüde azaldığı görülüyor. Bazı yerlerde hayalet şehir görüntüsü hakim. Geçmişte cıvıl cıvıl halini bildiğimiz şehirlerin bu görüntüsü gerçekten dayanılmaz. Hafiften bir geri dönüş başlamış olsa da fazla kıymeti yok.

Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Malatya’da eş zamanlı çalışmalar yürütülüyor. Depremzedelerin kumanya, giyim gibi acil ihtiyaçları anında temin ediliyor. Barınma ihtiyaçlarına büyük ağırlık verilmiş. Barınma alanlarının inşasının yanında şehirlerin ticari hayatını ayağa kaldırabilmek için büyük mücadele var. Pek çok yerde konteyner dükkanlar kurulmaya başlanmış. Konteyner kentlerde parklar, kültür sanat etkinlik çadırları, çocukların, kadınların, yaşlıların sosyalleşebilecekleri alanlar, berber, kuaför gibi normalleşmenin işareti yerler açılmaya başlanmış. Depremzedelere psikososyal destek veriliyor. Depremin ilk anlarında kurulan çadır kentler, büyük ölçüde konteyner kentlere dönüştürülmeye başlanmış. Bir iki ay içinde çadırda kalanların sayısının yok denecek kadar az olacağını söyleyebiliriz.

Gaziantep, Şanlıurfa gibi ekonomisi güçlü şehirler kendi yaralarını sarma konusunda avantajlı durumlarını hissettirmiş. Kendi yaralarını sardıkları gibi komşu şehirlere de el uzatmaya başlamışlar.

KALICI KONUTLARIN TEMELLERİ ATILIYOR

Prefabrikten sonra ahşaptan geçici barınma alanları oluşturulması için de yoğun çaba var. Bir taraftan da kalıcı konutların temelleri atılıyor.

38’inci günün sonunda 38 bin 500 kalıcı konutun yapımı fiilen başlamış durumda… Bunun yanında 7976 köy evinin de yapımı devam ediyor. Bölgenin yakın çevresindeki 700 rezerv konut da depremden etkilenen ailelere açılmış durumda...

Şehirlerin mimari özelliklerini de yansıtacak yepyeni konutlarla şehirlerin yenilenmesi hedefleniyor. Çalışmaların başındaki isimlerin şehirlerin tarihi dokusunun korunması, kaybolmaması için titizlikle hareket edildiği konusundaki teminatları önemsiyorum.

Gelelim asıl soruya…

1 MİLYON KONUT NASIL ÜRETİLECEK?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 yıl içinde 1 milyon konutu tamamlayacaklarını ifade etti. Peki bu kadar büyük bir inşa çalışması 1 yılda nasıl tamamlanacak?

250 bin konutun devam eden kentsel dönüşüm alanlarındaki dönüşümü sürecek. Bir o kadar da devam eden sosyal konut sayısı var. Toplamı 500 bin ediyor. Deprem felaketi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef olarak koyduğu konut sayısı da 500 bin.

TOKİ ve Emlak Konut’un 700’ü aşkın şantiyesinde çalışmalara ara verilmiş durumda… Öncelik depremzedelerin acil barınma ihtiyaçlarının giderilmesi. Tüm iş makinaları, araç gereçler afet bölgesinde harıl harıl çalışıyor.

Önümüzdeki günlerde il il temeller atılacak. Konutların üretilmesi vakit kaybetmeden başlayacak. 6 ayın sonunda ilk konutların teslim edilmesi planlanıyor.

“YAPARSA ERDOĞAN YAPAR”

Sahada sıklıkla işittiğimiz “yaparsa Erdoğan yapar” sözünün bir karşılığı var. Bugüne kadar yaptıkları teminat olarak gösteriliyor.

Buna rağmen devletin tek başına üstesinden kalkamayacağı şeyler de var. Kilidi açabilecek formül, toplumsal farkındalık/duyarlılık, insanlarında taşın altına elini koymasından geçiyor.

Devletin inşa edeceği konutlardan para alıp almayacağı, alınacaksa ödeme koşulları üzerinden spekülasyonlar yapılmaya çalışılıyor. Muhalefet de başı çekerek kışkırtıyor. Evleri tamamen yıkılan ve ağır hasarlı olanlar bu konutlardan hangi şartlarda, nasıl faydalanacak? Bu konuda çok fazla soru yönetiliyor.

Bildiğimiz kadarıyla cevap verelim:

Konutların maliyetinin yarısından fazlasını devlet karşılayacak. Kalanı uygun şekilde borçlandırılacak. Konut, iş yeri ve ahırlar için teslimden sonra 2 yıl ödeme istenmeyecek. 2 yılı ödemesiz, toplam 20 sene sıfır faizle vade imkânı sağlanacak. Ödemeler aylık veya yıllık eşit taksitlerle planlanacak. Çok makul sayılacak bir ücrete vatandaşlar evlerine yeniden kavuşturulacak.

Biz nasıl bir hata yaptık ki bunları yaşadık konusuna ve bir daha olmaması için alınacak önlemlere de değinerek bitirelim:

YIKIMI BÜYÜTEN 5 BÜYÜK HATA?

Zemindeki yumuşama, sıvılaşma yıkımın etkisini artışmış. Bazı illerde sıvılaşma ve yer altı sularındaki yükselmenin de etkisiyle binalar tamamen ters döndüğünü gördük.

Depremin büyüklüğü bir yana yıkımda etkili olan beş başlık öne çıkıyor:

- Doğru zemin ve yer seçimi
- Doğru ve yeterli malzeme kullanılmaması (Beton ve demir kalitesi)
- İşçilik kaynaklı uygulama hataları
- Binalara sonradan yapılan müdahale (Kaçak ekler ve kolon kesme vb.)
- Son olarak belki de en önemlisi yapı ömrünü tüketmiş binaların yenilenmemesi, dönüşümüne karşı çıkılması

Bundan olsa gerek yıkılan binaların yüzde 96’lık bölümü 1999 yönetmeliğinden önceki yapılar.

Yeni yapılarla ilgili de önemli bir detay var. Önüne gelen yere bina diken kişilerin yetkinliği olmaması… Bu noktanın kanuni olarak bir çerçeveye oturtulması gerekiyor. Şahsen, çok radikal adımların atılmasının gerekliliğine inananlardanım.

Özellikle Elbistan’da bazı depremzede vatandaşların aktardıkları tezimizi desteklemesi açısından çok önemli;

“Berber, manav, öğretmen, terzi, bakkal… vs müteahhitlik yapmaya kalkarsa olacağı bu… Biz kendi kendimize ettik aslında”

Oturduğumuz yerden iki bina gösterdiler. Binalardan ilki; şehrin tam göbeğine 10 katın üstünde kaba inşaatı tamamlanmış bir binaydı. “Kolonları patladı, ağır hasarlı” dediler.

Şehrin ortasından geçen Ceyhan nehrini işaret ederek; “temeli çıkmak için günlerce su çektiler” tespiti bile her şeyin cevabı gibiydi?

Böyle sıvılaşmanın çok yoğun olduğu bir zemine 12-13 kat bina dikersen sonuç kaçınılmaz oluyor.

Diğer gösterdikleri bina ise dağın yamacını konumlandırılmıştı: Yerel ağızla “çıtlak bile yok, geç içine otur” dediler. Sert kayalık bölgeye yapılan bina depremde esnememişti bile…

Anlayana, biz insanoğluna çok şey ifade ediyor.

* Depremde ağır yara alan illerimizden Şanlıurfa ve Adıyaman'dan şimdi de büyük bir sel felaketi yaşandığı haberlerini alıyoruz. Acıların üstüne yaşananları tarifte zorlanıyorum. Sanki kıyameti yaşıyoruz. Rabbim milletimizi beterlerinden korusun.

Osman Ateşli – Haber7

e-posta: osman.atesli@haber7.com

Twitter: @oatesli

Yorumlar25

  • Selim malatyalı 1 yıl önce Şikayet Et
    4 katlıda olsa tek katlıda olsa kesinlikle bu binaların altında sığınak olmalı imkan var ise -2 ye inilmeli.ilerde bu tarz felaket yaşanırsa o bölgenin insanları bu sığınaklara yerleştirilmeli.insanlar çadır konteynerle uğraşmamalı.ileriyi görerek bu tarz yapılaşmaya gidilmeli.İnşallah devlet görevlileri bunu akıl ederler.
    Cevapla
  • emekli 1 yıl önce Şikayet Et
    konut üretmek iş değil, asıl iş kaliteli liyakatlı insan üretmek. yöneticiler üretmek.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • turane 1 yıl önce Şikayet Et
    Fatma Şahin çok yorgun, üzgün, hüzünlü, solgun, zor şehrinin bu halini görmek zor insanlarının yaşadıklarına şahit olmak. Sabır geçecek bu günler İnşaallah
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • İsmail 1 yıl önce Şikayet Et
    14 MAYIS DA ZİLLET İTTİFAKI KAZANIRSA İŞTE "O" ASIL AFAT OLACAK. MEMLEKET ALTINDAN KALKILMAYACAK DERTLERE DUCAR OLACAK. ALLAH(C.C) ÜLKEMİZİ VE TÜM İSLAM ÜMMETİNİ KORUSUN YAR VE YARDIMCISI OLSUN. AMİN..
    Cevapla Toplam 14 beğeni
  • cevdet 1 yıl önce Şikayet Et
    mütahitlik sadece mühendisler yapabilsin,denetim artırılsın bakanlık binanın her aşamasını yapı denetimden ayrıca denetim yapsın yani çifte denetim ,5 kat üstü bina yapılmasın ,binalarda çıkmalar yasaklansın,dükkanlar yasaklansın çıkarın yasayı hemen
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat