Her devrin olduğu gibi günümüzün de en önemli sorunlarından ilki sağlıktır. İnsanoğlu var olduğu sürece de bu böyle olacaktır. Sanayileşmenin getirdiği riskler, gıda terörü ve milenyum çağının hızlı çarkları arasında hızla ufalanmakta olan insanlığın günümüzde en çok ziyaret etmek zorunda kaldığı yerlerin başında da sağlık kuruluşları geliyor.

Yıllar önce tayin istediğim ışıltılı şehirlerden birisi Kocaeli’ydi. Bu şehre gelir gelmez 17 Ağustos 1999 depremi oldu ve bu ışıltıyı geçici bir süre perdeledi. İstanbul’un bir kısmı ile Marmara bölgesinde ağır yıkımlara sebebiyet veren bu deprem, düzensiz ve sağlıksız yapılaşmanın ne anlama geldiğini gözümüze soka soka hepimize öğrettiği gibi bambaşka bir gerçeği de ortaya çıkardı; ülkemizin en zengin sanayi şehri meğer tam bir hastane fakiriymiş. Merkezde kırık dökük bir devlet hastanesi, içler acısı durumda olan SSK İzmit Bölge Hastanesi ve Derince’de SSK Hastanesi ile müşterek kullanılıp depremin ardından prefabrik binalarda hizmet vermeye başlayan KOÜ Tıp Fakültesi, sanayi dumanları arasında kahır soluyan şehrin vatandaşına şifa sunabilmek için can çekişiyordu adeta.

Çaresiz kalmadığım sürece hastaneye gitmeyi sevmem. O yıllarda bazı zorunluluklar nedeniyle üç hastaneyi defalarca tecrübe etmek durumunda kaldım. Hala saygıyla andığım çok değerli hekimler dışında bu hastanelerden zihnimde mekân olarak güzel sayılabilecek herhangi bir resim yok.

Zaman içinde Ak Parti döneminde fiziki yapıların iyileştirilmesi ve hastanelerin tek çatı altında toplanması projesi kapsamında her üç hastane baştan ayağa yenilendi. Şimdi yeni yerlerinde tam donanım, yüksek kapasite ve azami hijyen koşullarında Kocaeli halkına hizmet sunmaya devam ediyorlar. Bu günlerde onlara yeni eklenen bir tanesi oldu ki o, açılır açılmaz hem konumu, altyapısı, donanımı hem de nitelikli personeliyle birdenbire Kocaeli’de şifanın yeni merkezi oluverdi; Kocaeli Şehir Hastanesi. Şunu ifade edeyim ki hastane adı bendenize her zaman itici gelmiştir. O yüzden ısrarla “hastane” yerine “şifahane” adının kullanılması taraftarıyım. Bu durumun hem geleneklerimize daha uygun olacağını hem de psikolojik açıdan insan ruhuna ziyadesiyle olumlu tesir icra edeceğini düşünüyorum.  

Yaklaşık iki buçuk aydır Kocaeli Şehir Hastanesi’nin yollarını arşınlıyorum. İzmit Cephanelik mevkiinde İstanbul otoyolunun hemen kenarında inşa edilen ve adeta bir uzay üssünü andıran bu görkemli yapıyla tanışmam yüzyılın depreminin ardından Malatya’dan gelen Ramazan Ağabey’in kronikleşen bazı hastalıklarını tedavi ettirmeye niyetlenmekle başladı. Üroloji servisinden aldığımız randevuyla sabah erkenden yola düştük. Yeni açılan bir hastane için oldukça kalabalık bir ortamla karşılaşmamıza rağmen hem görevlilerin yakın alakası hem de hastanenin şiir gibi işleyen sistemi sayesinde tedaviye başladık. Bu süreçte Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ömer Erdoğan’ın son derece duyarlı ve bilgece yaklaşımları içimizi rahatlatan en önemli etken oldu. Onun talep ettiği tahliller ve bazı testlerin meselenin aciliyetine binaen hızlı bir şeklide gerçekleşmesi için tıkandığımız yerde başta ilgili bölüm personeli, hocaları ve başhekimlik hasta hakları bölümü olmak üzere hastanenin bütün birimleri sorunu halletmek için seferber oldular. Burada sorun üretmek değil sorunları çözmek için devasa bir ekibin uyum içinde ortak hareket etmesini görmek bendenizi son derece mutlu etti.

Üç hafta sonra başarılı bir ameliyatla neticelenen bu sancılı süreç neticesinde hem hastamız sağlığına kavuşarak mutlu oldu hem de biz hasta yakınları kurumun hizmetlerinden ziyadesiyle memnun kaldık.

Kocaeli Şehir Hastanesi ile ikinci buluşmamız oğlum Mehmet Kağan’ın tekrarlayan omuz çıkığı sorunu nedeniyle oldu. Ramazan Ağabey’in ameliyat dikişlerinin alınacağı gün beraber hastaneye giderken oğlumun ortopedi bölümünden Op. Dr. Ahmet Volkan Doğan Hoca’dan bir süredir uğraşmasına rağmen randevu alamadığını öğrenince bir boşlukta ilgili bölüme uğradım. Durumu bölüm sekreterlerine anlatınca Ahmet Volkan Hoca’nın poliklinik günlerinde sabah erkenden sıra almam halinde yardımcı olacaklarını söylediler. Hoca’nın o anda odasında ve müsait olduğunu öğrenince yanına gidip tedaviyle ilgili bilgi aldım kendisinden. Sonra da Mehmet Kağan’ı tanıştırdım. Op. Dr. Ahmet Volkan Doğan, poliklinik günü olmadığı halde bize vakit ayırıp hasta kaydı açtırdığı gibi bu süreçte MR dahil yapmamız gereken tahlil ve işlemleri talep ederek bir çırpıda tedavi sürecini başlattı. Onun bu insani ve duyarlı yaklaşımı hem oğlumu rahatlattı hem de beni son derece mutlu etti.

Neticede Ramazan Ağabey tedavisini tamamlayarak Malatya’ya gitti. Mehmet Kağan ise omuzundan ameliyat oldu. Ertesi gün hastaneden taburcu edildi ve tedavisi sürüyor. Kısa aralıklarla bizzat yaşadığım bu iki olay hem devlet hastanelerine dair eski olumsuz algıları zihnimden söküp atarken hem de yaşadığım şehir Kocaeli’nin hızla bir şifa merkezine dönüştüğünü gözlerimin önüne serdi.

288 bin metrekare kapalı alanı bulunan bu muazzam şifahane; genel hastane, kadın doğum ve çocuk hastalıkları hastanesi, kalp damar cerrahi hastanesi, onkoloji hastanesi, yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastanesi ile fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesinden oluşuyor. Ayrıca bu hastane 1218 yatak kapasitesine, 63 tam donanımlı ameliyathaneye, 257 polikliniğe ve 200 tek kişilik yoğun bakım servisine sahip. Deprem bölgesinde olması hasebiyle 1069 deprem izolatörü bulunan ve hem Kocaeli’ye hem de civar illere hizmet verecek şekilde planlanan bu şifa üssü, bünyesine yeni eklenecek oksijen tedarik merkezi, tüp bebek merkezi, organ nakli merkezi, yanık merkezi gibi birimlerle yakın bir zamanda dünya ölçeğinde tam teşekküllü bir sağlık kampüsü haline gelecek gibi görünüyor.

Yöneticilerin uyumlu çalışmaları hem şehirlere değer katıyor hem de vatandaşın işlerini kolaylaştırıyor.

Şehir hastaneleri Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın en büyük hayallerinden birisiydi. Onun bu vizyonu ülke genelinde birbiri ardınca bu yapıların inşa sürecini başlattı. Kocaeli de bundan nasibini alan şehirlerden oldu ve 15 Nisan’da Cumhurbaşkanımızın katılımıyla bu hastanenin açılışı gerçekleşti. Bu dev projeler elbette kolay hayata geçmiyor. Bunun için il yöneticilerinin, milletvekili ve büyükşehir belediyesinin el ele vererek eşgüdüm içinde çalışması ve ortaya çıkan zorlukları birlikte göğüslemeleri gerekiyor. Nitekim Kocaeli Valisi Sn. Seddar YAVUZ her fırsatta burayı ziyarete devam ettiği gibi Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir BÜYÜKAKIN da bu merkezin hasta kabulüne başlamasıyla gerekli bütün önlemleri alarak bir taraftan ulaşım için yeni hatlar oluşturdu diğer yandan mevcut hatların bazılarını Şehir Hastanesi’ne hizmet verecek şekilde hızla dönüştürdü. Bu sayede hem özel araçlarıyla hem de toplu taşımayla buraya gelen vatandaşlar ilk günden itibaren kolayca ulaşım sağlıyor.

Neticede Kocaeli de bütün yöneticiler Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın bu büyük vizyonu kapsamında elini taşın altına koyup zorlukları birlikte aşarak bu şehre böylesine güzel bir sağlık merkezi kazandırdılar. Öyle inanıyorum ki Kocaeli Şehir Hastanesi hem yeni bölümlerin hızla aktive edilmesi hem de aksayan ufak tefek hizmetlerin iyileştirilmesi halinde ülkemizin en önemli sağlık üssü olacaktır. Emeği geçenlere teşekkür ederim. Darısı bu ışıltıdan henüz nasiplenememiş diğer şehirlerimizin başına.

Bu vesileyle bütün okuyucularımın Mübarek Kurban Bayramlarını tebrik eder, ebedi kurtuluşa vesile olmasını Yüce Allah’tan dilerim.

Kalın sağlıcakla efendim.

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com