İçinde, ‘tahıl’, ‘silo’ ‘buğday’, ‘patlama’ geçen cümlelere Rusya/Ukrayna savaşı nedeniyle kulaklarımız aşina.

Her gün bu kelimelerin içinde geçtiği haberler geliyor savaş bölgesinden.

Yeni bir durum da var şimdi.  

17 Temmuz itibarıyla Rusya tahıl anlaşmasını sona erdirdi ve Ukrayna’nın Karadeniz kıyılarındaki, Tuna nehri üzerindeki limanlarını tahıl depolarını bombaladı.

Yeni sevkiyatlar yapılmasın diye.  

O nedenle dün Kocaeli/Derince’den gelen patlama haberinin arkasından herkesin aklına bu patlamanın arkasında bir sabotaj/saldırı olup olmadığı sorusunun gelmesi doğal.

Patlama sonrası, üçü ağır olmak üzere 12 kişi yaralandı.

Toplam 60 silodan 13’ü zarar gördü.

Bu yazıya başladığım saatlerde, patlamayla alakalı haber akışı, yerel yetkililerin yaptığı açıklamalar üzerinden ilerlemekteydi.

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, sorular üzerine bu siloların ithalat ve ihracat amaçlı da kullanıldığı bilgisini verdi.

Kocaeli valisi Serdar Yavuz ise, ‘buğday sıkışması’ ihtimalinden söz etti.

TARIM BAKANLIĞI YETKİLİLERİ: O SİLOLARDA UKRAYNA TAHILI BULUNMUYOR

Patlamanın üzerinden birkaç saat geçtikten sonra, Ankara’da hem güvenlik kaynakları, hem de Toprak Mahsulleri Ofisi’nin bağlı olduğu Tarım Bakanlığı kaynakları üzerinden akıllara gelen soruların izini sürmeye çalıştım.

Tarım Bakanlığı kaynakları, bu siloların ithalat ihracat amaçlı kullanıldığını ifade etmekle birlikte, burada Ukrayna’dan gelen tahıl bulunmadığını dile getirdi.

Yine aynı kaynaklardan şu tür bilgiler/değerlendirmeler de aldım:

-Buğday tozu sıkışması türü kazalar bu sektörde yaşanabiliyormuş.

-Daha önce küçük ölçekte bazı kazalar olmuş.

-Ancak bu büyüklükte ilk defa oluyor.

-Başka bir şey var mıdır patlamanın arkasında? Bu sorunun cevabı yapılan incelemeler sonrası belli olacak.

Tarım Bakanlığı kaynaklarından denilen bu.

Ayrıca, patlamanın olduğu siloların bakımlarının yapıldığı yönünde bir bilgi de var.

GÜVENLİK KAYNAKLARI: SABOTAJ OLUP OLMADIĞINA BAKILIYOR

Derince’deki patlamayla alakalı olarak güvenlik kaynaklarında da bir ‘kuşku’ halinin olduğunu ifade edebilirim.

Deniyor ki:

“Sabotaj her zaman ihtimal dahilindedir. Ama delil bulmak gerek. Bu da zaman demek. Soruşturma, sorgu vs. hepsine bakılacak, bakılıyor”

Derince patlaması, arkasında bir takım ‘derin’ hesaplar olan bir sabotaj/saldırı mıdır?

Yoksa, ifade edildiği üzere toz sıkışması kaynaklı bir kaza mı?

Savaş bulutlarının Karadeniz’in kuzeyinde dolaşmakta olduğu bir dönemde, ‘kuşku’ halini korumak önem taşıyor.

Kaldı ki, kuşku duymayı gerektirecek başka gelişmeler de yaşandı daha önce.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başladığı günlerde, İstanbul Boğazı’nın Karadeniz açıklarında beliren mayınlar örneğin.

O mayınlar oraya akıntıyla mı gelmişti?

Yoksa bırakılmış mıydı?

Genel kanaat bırakıldığı yönünde olmuştu.

Sadece zihinlerdeki kuşkuyu canlı tutma gereğine binaen bunu ifade etmiş olayım.

Derince patlamasıyla alakalı olarak da bütün incelemeler tamamlanıp gerçek sebep belli olana/açıklanana kadar, sabotaj ihtimalini akılda tutmakta fayda var.

Geçen hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le telefon görüşmesi yapan, Putin’in Türkiye’yi ziyaret edeceğini duyuran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda tahıl anlaşmasını yeniden canlandırabilecek tek isim olarak bütün dünyanın gözünün üzerinde olan bir lider.

Böyle dönemlerde böylesi büyük işlerin belli bir takım karanlık odakları da harekete geçirebileceği gerçeğini unutmamak gerekir.