Akşener'in teklifine cumhur ittifakı nasıl bir cevap verecek?

  • GİRİŞ28.08.2023 08:51
  • GÜNCELLEME30.08.2023 08:27

İYİ Partili isimler, Genel Başkan Meral Akşener’in 26 Ağustos Afyonkarahisar konuşmasına dönük olarak kamuoyu dikkatini toplamak için haftalar öncesinden çeşitli açıklamalarda bulunmuşlardı. 

Parti sözcüsü Kürşat Zorlu, “Türk siyasetinde önemli bir başlangıç olacak” dedi örneğin.  

Böylesi güçlü mesajlar gelince, Cumartesi günü oturduk Akşener’in konuşmasını baştan sona izledik. 

Söylediklerine, bu mesajlarının ne anlama geldiğine bakacağız ama öncelikli olarak dikkatimi çeken şöyle bir hususu ifade etmek isterim: 

Akşener’in konuşması sırasında hitap ettiği kitle, sayıca kalabalık değildi. 

Ancak daha önemlisi, katılanlar arasında kadın sayısı yok denecek kadar azdı. 

Lideri kadın olan, kitlesel bir parti olma iddiasını korumaya çalışan bir parti için bu büyük bir handikap demektir.  

Konuşmasında Akşener yeni şeyler söyledi ve bu yeni şeyler, siyasi anlamı olan üzerinde durulmaya değer şeylerdi. 

Ancak, 14/28 Mayıs seçim yenilgilerinin arkasından partisine yeni bir pozisyon belirlemek, yeni bir istikamet çizmek anlamında oluşan beklentileri karşılamaktan uzaktı.  

26 Ağustos konuşmasından sonra 31 Mart 2023 seçimlerine doğru oluşacak en muhtemel tablo şu:

İYİ Parti, Akşener’in işaret ettiği gibi belde ve ilçelerde kendi adaylarıyla yarışacak, öbür yandan kapıyı açık bırakmasından anlaşılacağı üzere, 51 il ve 30 büyükşehirde ise, CHP ile pazarlık masasına oturacak.  

Şimdiye kadarki bütün seçimlerde olduğu gibi, CHP’li, HDP’li bileşenli ittifak senaryolarının içinde yer almaya devam edecek.  

Akşener’in konuşmasındaki dikkat çekici bölümlerden biri, Erdoğan ve Bahçeli’nin isimlerini zikrederek yaptığı ,“Gelin ayrı ayrı seçimlere girelim” çağrısı oldu.  

Bu çağrıya Erdoğan ve Bahçeli nasıl bir cevap verecek acaba? 

Dün bu yazıya başlamadan önce konuştuğum AK Parti Genel Başkan Yardımcılarından biri, bu çağrıyla alakalı olarak parti içinde henüz bir değerlendirme yapmadıkları bilgisini verdi. 

Aynı isim, Erdoğan ve Bahçeli’nin önümüzdeki 5 yılın istikrar içinde geçmesine öncelik verdiklerini, bu nedenle Cumhur İttifakı paydaşları arasındaki uyumun sürdürülmesi gereğine işaret etti. 

Bu sözler peşinen hayır cevabı verileceği anlamına gelmiyor olabilir tabi. 

Erdoğan ve Bahçeli, bu uyum meselesini dikkate alarak yerel seçimlere ayrı ayrı adaylarla girilmesi fikrini ciddiye de alabilir. 

Akşener’e olumsuz bir cevap verilmesi, yahut, sessizlikle bu teklifin geçiştirilmesi de ciddi bir ihtimal. 

KONUŞMASININ EN DİKKAT ÇEKİCİ BÖLÜMÜ: AKŞENER YAVAŞ VE İMAMOĞLU’NA DA KIRGINMIŞ 

Akşener 26 Ağustos konuşmasında CHP’yi ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu isim vermeden ağır sözlerle eleştirdi.  

“Koltuktan başka şeyler düşünmeyenlerle uğraştık” dedi.  

“Önce ben, önce şahsım diyenlerle uğraştık” dedi.  

Bunlar, siyasi olarak çok ağır, normal şartlarda ancak kavga sırasında  söylenecek laflar.  

Ama CHP ve İYİ Parti ilişkisinin karakteri böylesi açıklamaları artık sıradanlaştırdı. 

Hele Akşener’in 3 Mart’taki konuşmasından sonra.  

Akşener’in konuşmasının en ilgi çekici bölümü ise, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu ile ilgiliydi.  

“Ben, milletimizin, omuzlarında taşıdığı, umudunu bağladığı, bu iki arkadaşımızın, milletimizin bu tarihi çağrısına, kulak vereceklerini düşündüm. Ama maalesef yanıldım. Onlara, bu ateşten gömleği giydiremediğim için, özür dilerim” 

Bu sözler şu bakımdan önemli: 

Demek ki Akşener, cumhurbaşkanı adaylığı sürecinde hem İmamoğlu’nu, hem de Yavaş’ı Kılıçdaroğlu’nun karşısında açıktan pozisyon almaya teşvik etmiş.  

“Çıkın açıktan adayız deyin” şeklinde. 

Ve her iki isim de buna cesaret edememiş. 

O günlerde de kulislere yansıyan, ama sessizlikle geçiştirilen bir konunun seçimlerin üzerinden 3 ay geçtikten sonra Akşener tarafından alenen dillendirilmesi yapılacak siyasi analizlere olan katkısı bakımından önem taşıyor. 

Ki, İmamoğlu’nun, aynı ürkek tutumunu seçimden sonra Kılıçdaroğlu’nun karşısına açıktan geçmeyerek sürdürmesi de böyle bir çekingenlik çerçevesinde değerlendirilebilir.  

Gerçi, Akşener’in bu konuda bir tutarsızlığı da var onu da hatırlatalım. 

Seçimlere daha epeyce vakit varken, İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylığı söz konusu olduğunda her iki isme de cumhurbaşkanı adayı olarak önerilmeleri halinde hayır demeyeceklerini söylemiş, ancak, Yavaş ve İmamoğlu’nun CHP’li iki belediye başkanı olarak ‘İta amirinin’ Kılıçdaroğlu olduğunu, dolayısıyla aday olarak önerme hakkının da kendisinde olduğunu dile getirmişti. 

Önceleri böyle diyen Akşener daha sonra bu tutumun değiştirerek CHP’li iki belediye başkanını CHP Genel Başkanı’nın karşısına aday olarak çıkarmaya çalıştı. 

Bu da onun tutarsızlıklarından, güven vermeyen siyasi  davranışlarından biri olarak kayda geçmiş oldu. 

Yorumlar45

  • Kompataro 7 ay önce Şikayet Et
    Cumhur ittifakı ı takan kim,hangi teklif!!!hayatınız yalan,talan,yalamalık..reisten korkunuza kedi gibi olmuşsunuz
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Darende 7 ay önce Şikayet Et
    Arsızlığa cesaret, zinaya aşk dediler. Bir neslin ahlâkını, işte böyle yediler!
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Fatih 8 ay önce Şikayet Et
    Mehmet bey bir gazeteci refleksi ile haklı olarak marul teyzenin konuşmasını köşesine konu etmiş, lakin bu teyzenin kaale alınacak bir tarafı yok. Siyasi hayatı ihanetler ve yalpalamalarla dolu birisini mevzu etmeye değmez.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Keloğlan 8 ay önce Şikayet Et
    Meral siyasi taşaron kim ihaleyi alıyorsa ona verilen paya bakıyor, diploma var fakat hangi okul mezunu olduğunu kendiside bilmiyor boş bir çuval sadece içi talaş dolu gibi duruyor
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Üstad 8 ay önce Şikayet Et
    Yoksa sağcı ve milliyetçi görünümlü SOLCU olmasın
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat