Salavat getiremeyen gençler!

  • GİRİŞ30.09.2023 11:23
  • GÜNCELLEME03.10.2023 08:16

Şair İsmet Özel, üç sınıf insan gerçeği olduğunu söyler: Çocuklar, deliler ve şairler. Gerçekten de öyledir.

Haftanın altı gününü geçirdiğim Sultanahmet bölgesinin delisi-meczubu eksik olmaz. Onlardan birisi sık sık karşıma çıkar.

 Kışın atlet yazın palto giyen bu zat filozof gibi konuşur. Kurduğu cümleleri birbirinden bağımsız olarak değerlendirdiğinizde bir anlam ortaya çıkar. Cümleleri birbirine bağladığınızda hiçbir şey anlayamazsınız.

Bu abimize bölgedeki esnaflardan biri isteğin var mı diye sormuş. Aklıyla arası iyi olmayan abimiz sorudan memnun olmadığını belli edecek şekilde suratını asarak kullardan bir isteğim olmaz, istersem Allah’tan isterim, diye cevap vermiş.

Ben de bir seferinde tramvay durağında kendisiyle karşılaştım. Yine filozof gibi cümleleri sıralamaya başlayınca sence ülkenin en büyük sorunu nedir, diye bir soru sordum.

Sinirli sinirli Maarif… Maarif… Maarif… diye üç dört kez tekrar edip yoluna devam etti.

Gerçekten de ülkemiz onlarca yıldır Maarif meselesini hâl yoluna koyamamanın sancısını çekiyor. Delilerin bile gördüğü soruna senelerdir binlerce akıllı çözüm bulamıyor.

Sistemi yürüten aktörler değişse de sorunlar değişmiyor. Sanki çözümü imkânsız hâle getiren bir düzen kurulup Türk milletine armağan edilmiş.

Bosna Hersek’te yönetilmesi mümkün olmayan bir sistem bıraktıkları gibi Türkiye’ye karmakarışık bir eğitim modeli dayatılmış.

SİSTEM SORUNLU

Kangren hâline gelen eğitim sistem değiştirilemediği müddetçe bu ülkenin çocuklarını başkalaştırmaya ve mankurtlaştırmaya devam edecek. Köklü değişim olmadığı sürece köksüz eğitim, evlatlarımızı bütün değerlerimize yabancılaştıracak.

Dünyanın hiçbir ülkesinde benzeri olmayan bir durumla karşı karşıyayız. Hiçbir devlet kendi okulundan bizdeki kadar kendisine düşman yetiştirmemiştir.

 Bu işte bir tuhaflık yok mu? Bu devletin ekmeğini yiyen, okulunda okuyan memleket çocukları nasıl Türkiye düşmanı olabiliyor?

Karabağ meselesinde Ermenilere ağıt yakanlar nerede yetişti? Kıbrıs davasında Rumlara alkış tutanlar nerede eğitim gördü?

Askerlerimizin şehadetine sessiz kalıp PKK’lı teröristlere gözyaşı dökenler, hangi okullardan mezun oldu?

Türkiye-Yunanistan ihtilafında Yunan şarkıları söyleyenler, İngiltere’ye, Amerika’ya manda olmayı bağımsız kalmaya tercih edenler, bu yanlış sistemin sıralarında yetişmedi mi?

Bu ülkede bir Rusdan daha Rusyacı, bir İranlıdan daha İrancı, bir Çinliden daha Çinci adamlar var.

Bir ülke için bundan büyük felaket olamaz. Kalpleri yabancı ülkelerle çarpan, kökü dışarıda ideolojilere zihnini kaptıran insanlar bizim okullarımızdan çıktı maalesef.

TÜRKİYE RÜYASI

Geleceği kuracak-kurgulayacak her alanda lider şahsiyetler yetiştirmenin, istikbalimiz açısından önemini anlatmaya gerek yok. Buna mecburuz. Bu sistemle mümkün mü, elbette değil.

Memleketin en iyi okullarındaki en zeki öğrencilerin bir Türkiye rüyası yok. Neredeyse tamamı Batı’ya kapağı atmak için çırpınıyor. Yüksek puanla öğrenci alan okullarda bazı hocalar, açık bir şekilde Batı’nın misyonerliğini yapıyor. Türkiye düşmanı bu adamlar çocukların dünyalarını şekillendiriyor, geleceklerine yön veriyor.

Ne acıdır ki üstün zekalı çocuklarımızı bu topraklarda tutacak bir planımız programımız yok.

Bu vatanın zeki evlatlarını başka ülkelere kaptırmak, istikbali karartmak demektir.

 Ülkenin gelecekte kaderini şekillendirecek çocuklarını göz göre göre kaybediyoruz.

İslami camia, imam hatip okullarına verdiği enerjinin milyonda birini bu okullara ayırmıyor. İmam hatipler elbette önemli. Zaten orası bırakılsın, buraya yönelinsin demiyoruz.

 En azından orası kadar ilgilenilsin diye söylüyoruz. Camianın ihmal ettiği alanları batıcı kafalar dolduruyor.

VEBAL KİMDE?

Kendi geleceğini kuracak nesilleri kurtaracak bir eğitim sisteminden mahrumuz. Mevcut sistem çocuklara vatan sevgisi vermeyi bile başaramıyor.

İyi okullarda okuyup iyi yerlere gelen gençlere vatana-millete hizmet etme ülküsünü aşılayamıyor.

Hiçbir değere yaslanmayan bir politikasızlık artık eğitim politikası olarak kanıksanmış.

Gençlerimizin kısmı azamının dinle diyanetle arası açık. Geçtiğimiz haftalarda Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Sokak röportajlarında bir mikrofon uzatıldığında salavat getiremeyen gençlerin vebali kimin üzerinde diye bir soru sordu.

9 yıl boyunca bu çocuklarımıza ne öğretiyor, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri diyerek topu Milli Eğitime attı.

Katılırsınız veya katılmazsınız ama sayın başkan bana göre yüzde yüz haklı. Dokuz yılda dokuz temel değeri öğretemeyen bir din eğitimi elbette sorgulanmalı.

 Sadece salavat değil, besmele çekemeyen, kelime-i şehadet getiremeyen, gusül abdestini bilmeyen yüzbinlerce genç var. Gusül öğretmekten aciz bir din eğitimi de sorunlu sistemin bir parçası.

Sadece din eğitimi değil dil eğitimi de problemli. Arapça dersi alıyor ama mezun olunca bir Arap’la konuşamıyor öğrencilerimiz. İngilizce dersi var ama özel ders almamışsa bir yabancıyla İngilizce diyaloğa giremiyorlar.

Edebiyat dersi veriyoruz edebiyat zevki veremiyoruz.  Tarih dersi veriyoruz tarih bilinci veremiyoruz. Uzattıkça uzatabiliriz.

Değerleri öğretemeyen, milli şuur veremeyen, öğretmenini mutlu etmeyen, öğrencisinin gönlünü ve zihnini inşa edemeyen bu sistemi değiştirmekten başka çaremiz yok.

Mevdudi’nin “Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim” kitabından ilhamla, gelin bu sistemi değiştirelim, diyorum.

Bu güzel ülkenin yarınlarına kıymayalım. Bu memleketin evlatlarını daha fazla kurban vermeyelim. Artık yeter.

Mahmut Bıyıklı - Haber7

Yorumlar106

  • Yusuf 4 ay önce Şikayet Et
    Muhterem Hocam MEB de öğretmenlik yapan kıymetli öğretmenlerimizin acaba yüzde kaçı bu değerlerin derdini çekiyor. Değerlerimize sahip çıkan öğretmenleri nasıl yetiştiririz acaba :(
    Cevapla
  • MUSTAFA FEDAKER. 6 ay önce Şikayet Et
    Ben bir din kültürü ahlak bilgisi öğretmeniyim Emekli olalı 22 sene oldu.Türk eğitim sisteminde,9 sende bir çocuk,salavat getirmesini,gusul abdesti almasını bilmiyorsa,o çocuğun din dersine giren öğretmenlerin hepsi,cehennem odunudur. Benim öğrencilerim,tuvalete girerken ve çıkarken okunacak duaları bile biliyordu. MUSTAFA FEDAKER.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Deli Veli 6 ay önce Şikayet Et
    Eğitim zor, meşakkatli ve masraflı bir uğraştır. "Sevdirerek yapın" sözü de gerçeklerden kaçışı ifade eder. Çocuğun hayatında televizyon, bilgisayar, cep telefonu vb. üzerinden neredeyse bebekken tanışmaya başladığı çok renkli ve çekici bir dünya varken ilgisini çekip eğitim vermek çok zordur.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Marko 6 ay önce Şikayet Et
    Yazmakla olmuyor konusmakla da. MEB kadar en az Diyanette sorumlu bu işten. Ve konusup icraat yapmayanlar da.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Barış 6 ay önce Şikayet Et
    Değerli yazarımız çok yerinde yazmış. Eğitim sistemi maalesef facia. Eğitim zihniyet inde sıkıntı var sistem baştan beri sorunlu
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat