Kararlıysan gider vurursun!

  • GİRİŞ06.10.2023 09:08
  • GÜNCELLEME09.10.2023 13:16

ABD eski Dışişleri Bakanlarından Henry Kissinger’in “Çöl tilkisi” diye nitelediği Hafız Esad, Türkiye’ye karşı Kürt kartını kullanmak için kendi iktidarı döneminde Bekaa Vadisi'ni PKK’ya tahsis etmişti.

Eli kanlı teröristlere siyasi ve fiziki olarak yataklık yapıyordu.

PKK’ya lojistik destek veren baba Esad, askeri eğitim için de komutan sağlıyordu.

PKK’lılar da Kandil yerine o günlerde Bekaa Vadisi’ni “idman sahası” olarak kullanıyordu.

Türkiye'yi bölmek için PKK'yı Suriye’de ağırlayan Esad yönetimi, örgüt elebaşı Abdullah Öcalan’ı da Şam’da saklıyordu.

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 1993 yılında Şam'a gitti.

Ziyarette Hafız Esad'a, “Öcalan'ın Şam'da oturmaya ve Türkiye'deki kanlı eylemleri yönetmeye devam ettiğini, bunun komşuluğa sığmadığını, bebek katilinin derhal tutuklanması ve Türkiye'ye verilmesi gerektiğini” söyledi.

Demirel’in sözlerini umursamayan baba Esad, “Haberim yok” diyerek salağa yattı.

Oysa Suriye’den gelen teröristler karakolları ve köyleri basıyor, şehir merkezlerinde gerçekleştirdikleri patlamalarla Türk milletinin canını yakıyordu.

Derken…

1998 yılının Ağustos ayına gelindiğinde, bölücü örgütün yayın organı konumundaki Med TV'ye konuşan PKK lideri Abdullah Öcalan, ateşkes ilan ederek, Türkiye'de politika yapmak istediğinin sinyali verdi.

“Türk askeri bölgede olduğu gibi dursun, hükümranlığını tartışmıyoruz… Ulusal demokratik hakları versinler PKK’yı tümüyle lağvedeyim” dedi.

Öcalan'ın tek taraflı ateşkes ilan ettiği 1998 yılının 1 Eylül gününde, Orgeneral Atilla Ateş de Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini fiilen devralıyordu.

Ateş, sadece iki hafta sonra ilk gezi ve teftişini “Hatay Reyhanlı’daki Hudut Bölük Komutanlığı”na yaptı.

Suriye sınırındaki denetlemelerinin ardından basın mensuplarının da izleyeceği şekilde, “vatandaşlara hitaben” bir konuşma gerçekleştirdi. 

Orgeneral Atilla Ateş 16 Eylül 1998’de, kameralar karşısında yaptığı soyadı gibi ateşli konuşmasında;

“Suriye gibi komşular iyi niyetimizi yanlış tefsir ediyorlar. Apo denen eşkıyayı destekleyerek, Türkiye’yi terör belasına bulaştırdılar. Türkiye, iyi ilişkiler konusunda gerekli çabayı gösterdi. PKK destekçisi Suriye, sabrımızı taşırmaya başladı. Suriye iyi niyetimizi suiistimal ediyor ve PKK’yı topraklarında besliyor. Gerektiğinde bu halk sorumlulara dersini verecektir.” diyerek,  Suriye’ye yumruk gösterdi.

Kara Kuvvetleri Komutanı Ateş’in konuşması ertesi gün gazetelerde “Suriye'ye uyarı” şeklindeki başlıklarla tek sütunda küçücük yer aldı.  

Esad yönetimi ise Atilla Ateş’in sert çıkışının ardından Suriye’deki onlarca Türkmen’i misilleme olarak katletti.

O dönem MHP milletvekili olan Mehmet Şandır, yalnız kendi akrabalarından 12 kişinin öldürüldüğünü açıkladı.

23 Eylül’de verdiği bir röportajda Atilla Ateş’in açıklamasını değerlendiren “Derin ABD”nin kritik ismi Graham Fuller ise  “Türkiye ile Suriye arasında belki hudutta küçük bir çatışma olabilir ama tam bir savaş olmaz” diyerek, iki ülke arasında kapsamlı bir savaş ihtimalinin olmadığını söyledi.

Bir hafta sonra, 1 Ekim'deki Meclis yeni yasama yılı açılışında konuşan Süleyman Demirel ise, “Öcalan'ı korumaktan vazgeç ya da sonuçlarına katlanırsın” diyerek, Suriye'yi vurmakla tehdit etti.

Demirel’in sözlerinin ardından Öcalan, Suriye topraklarından çıktı, ülke ülke dolaştıktan sonra, “asılmamak” şartıyla Kenya’da “derdest” edilip, Türkiye’ye “paket teslim” yapıldı.

İlk günlerde Org. Ateş ile Demirel’in açıklamasını küçücük gören mütareke medyası, Apo’nun teslim edilmesiyle “kahramanlık destanları” yazmaya başladı.

Askeri personelin tıraşından tutun da taktıkları kol saatinin markasına, uçağın kapısında göz bağlı şekilde teslim edilen Öcalan’a nasıl “Memlekete hoş geldin” denildiğine kadar her türlü detay en ince ayrıntısına kadar aktarıldı.

Daha sonraki yıllarda, “Apo’yu bize niye verdiler, hâlâ anlayabilmiş değilim” diyen ve ölünceye kadar da bunun sebebini anlayamayan Bülent Ecevit bile bu teslimat sayesinde yeniden Başbakan oldu.

Rahmetli Mahir Kaynak ise, “Öcalan'ın Kenya'da ne işi vardı; her çeşit Kürt gördüm siyahi Kürt görmedim” diyerek…

Apar topar Suriye'den atılan Öcalan’ın, Yunanistan, İtalya, Rusya derken, Yunanistan'ın Kenya Büyükelçiliğinde Türkiye’ye teslim edilmesindeki anormalliğe dikkat çekti.

Öyle ya, madem bir iki tehditle bu işler halloluyordu, Suriye Apo’yu kovmak için neden 15 yıl beklemişti?

Türkiye o tehdidi daha önce yapamaz mıydı?

Oysa işin aslı farklıydı.

Öcalan’ın artık misyonunu tamamladığını gören ABD ve işbirlikçileri,  bölgeyi Talabani ve Barzani üzerinden dizayn etme kararı almıştı.

Suriye’yi de “dediklerimizi yapmazsanız tanklarımızla gireriz” diye tehdit etmişlerdi.

Akabinde önce Irak’ın işgali, ardından Kuzey Irak projesi ve son olarak Suriye’nin parçalanması ile amaçlarına kısmen ulaştılar..

Şimdi de oluşturdukları istikrarsız ortam sayesinde bölgedeki enerji kaynaklarını PKK/YPG aracılığıyla sömürüyorlar…

Evet, Apo’yu teslim ettiler ancak “terör”ü durdurmadılar…

İçimizde bazı avanaklar hala 1999 yılında yapılan teslimat ile övünürken, şimdilerde “arkadaş” dedikleri PKK/YPG’liler hemen dibimizde devlet kurmaya hazırlanıyor.

Tehlikenin farkında olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, “üçüncü taraflar çekilsin” diyerek, terör örgütüne hamilik yapan ülkeleri uyardı…

Ardından, birkaç saat içerisinde terör örgütünün finans kaynağı olan petrol istasyonları ve elektrik santralleri füzelerle vurularak Türkiye’nin ne kadar samimi olduğu ispat edildi.

Demem o ki…

Tehdit öyle “sabrımızı taşırma”, “12 satte Şam’dayız” gibi afilli sözlerle yapılmaz…

Kararlıysan, gider vurursun…

Yorumlar36

  • Vatandaş 6 ay önce Şikayet Et
    Niye vursunlar, ellerinde hiç bitmeyen kuvvetli bir silahları var, üstelik bedava. Çok şiddetli “ KINAMA”
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Cumhur 7 ay önce Şikayet Et
    Evet.Zevahiri kurtarmak için atıp tutmayacaksın.Abd nin icimiz deki kulakları,elleri kesilmelidir.Sonra dışarı peynir ekmek gibi kolaydır.Hdp veKandilkulu ile maaşlı satılık yazar,çizerler,vs.her kim olursa olsun hadleri bildirilsin.Bu kadar demokrasi olmaaaaz.
    Cevapla Toplam 10 beğeni
  • Bülent duman 7 ay önce Şikayet Et
    O kadar, muktedir olmak lazım
    Cevapla Toplam 13 beğeni
  • mehmet 7 ay önce Şikayet Et
    hiç düşünmeye gerek yok eset i avanesini ya oradan çıkartağız yada etkisizLEŞ tireceğiz oayada adam gibi bir adam koyacağız başka türlü olmaz
    Cevapla Toplam 11 beğeni
  • Vatandaş 7 ay önce Şikayet Et
    Peki arkadaşım o üçüncü şahıs ülke de ben buradayım diyerek sihamızı vurdu peki biz ne yaptık
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Türk Vatandaşı 7 ay önce Şikayet Et
    Siha değil, iha. Ne mi yaptık? Diğer ihaları kaldırdık.
  • Murat 7 ay önce Şikayet Et
    Diyecek çok şey var A ile başlayan.Burada olmaz. Daha ne yapacağız kuyruğunuzu kıstırarak dediklerini emir kabul ettiğiniz abd üssünün 500 metre yakınına kadar iha gönderip askerlerini sığınağa tıktık.Sihamızı düşürdüler evet. Onlar bizim sakalımızı kesti .Biz onların kolunu kestik. Panikleme hemen seni,avukatlığını yapmaya satır arasında hevesli olduğun abd yi bölgeden kovacağız. Bekle ve gör.
  • hasan 7 ay önce Şikayet Et
    yumruğu yedik diyelim ,sen yediğim yumruğa karşı abanarak mı yoksa karşı hareketlerle açığı bulup mu vurursun...intikam ne zaman güzeldir bilir misin...herşey bitti derken açıya boğmak..sen merak etme,yeter ki düşmanımızla beraber olma...
  • Mitat 7 ay önce Şikayet Et
    Sen söyle o zaman ne yapmamız gerekiyordu
  • hakkı sever 7 ay önce Şikayet Et
    Vuran 6 defa özür diledi. Gündemi iyi takip et. Türkiye'yi küçük düşürmek isteyen alçakların safına düşme.
    Toplam 3 beğeni
  • Misafir 7 ay önce Şikayet Et
    Bekleyip göreceksiniz, kimine verirler saman kimine de zaman....
    Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat