Diyanet İşleri Başkanlığından dileğimizdir…

  • GİRİŞ29.11.2023 08:56
  • GÜNCELLEME01.12.2023 08:46

Kadim bir tartışmaya, bana kadar uzanan şikâyetler vesilesiyle, bir kez de bendeniz müdahil olacağım.

Aslında, kendimi bildim bileli bu tartışma var…

Tartışmayı başlatanlar genelde art niyetliler olduğundan, inanan insanlar, tuhaf bir savunma psikolojisiyle bir yanlışı müdafaa etmek, hatta korumak zorunda kalmışlar.

Efendim konu ezan meselesi…

Daha doğrusu ezanın nasıl okunduğu meselesi…

Şunu en baştan ifade ve dahi itiraf etmeliyiz ki, minare ve mihrap çok zayıf…

Bu ne anlama mı geliyor?

Şu anlama geliyor en yalın haliyle…

Mihrap zayıf yani imamlarımız yetersiz.

Kıraatten tutun da, hutbeye varıncaya kadar meseleyle ilgili şahısları hayli mustarip eden bir husus bu…

Efendim,  ne yazık ki, minare mihraptan da zayıf.

Birçok yerden, ezanların çok kötü bir biçimde okunduğuna dair şikâyetler geldiği, ilgililerce malum.

Biz, malumu bir kez de buradan ilam edeceğiz.

Ama öncesinde bir tespit yapma zarureti var sanırım.

Bugüne kadar ezanla ilgili tartışmalar, başta da ifade ettiğim gibi çoğunlukla art niyetli, hadi daha açık söyleyelim, İslâmî değerlerle kavgası olanlar tarafından başlatıldı. Oysa bundan mustarip olanlar bahsi edilen ve sayıları çok az olan kesimle sınırlı değildir.

Şu bir gerçek ki, dini değerlerle fazlaca ilgisi olmayan ve fakat bu değerlerle bir kavgası da olmayan hatırı sayılır bir kitle var.

Bunlar, tartışmaya katılmamaya hususi bir ihtimam gösteriyorlar göründüğü kadarıyla.

Bunun nedeni çok açık…

Kendilerini art niyetli taifeden ayrı tutmak kaygısı…

Bence en önemli gerekçe budur.

Bir de namazında niyazında hayli geniş bir kesim var ki, onlar da mezkûr durumdan, tahminlerin çok ötesinde, rahatsız oldukları halde karşı kamptakilerin ekmeğine yağ sürmeme kararlılığı ile bu hususu görmezden gelmeyi yeğliyorlar ve asıl hata da tam bu noktada uç veriyor.

Şimdi, kendimizi de katıp mütedeyyin kitleye soralım buradan…

Neden, kötü bir biçimde okunan ezandan rahatsız olduğumuz halde susuyoruz?

Neden, ‘iyiye, güzele, doğruya dair’ her şeyi sadrında muhafaza eden mukaddes dinimize, anılan yanlışlık nedeniyle, hariçtekilerin buğzetmesini haklı kılacak bir yanlışa dur diyemiyoruz?   

Neden bu hususta müftülüklerin kapısını aşındırmıyoruz?

Neden, ‘ezan, şeair-i İslâmiyedendir, ehil olmayanın kıraati caiz değildir’ şeklindeki İslâmî bir gerekçeyle ilgililerden gereğini yapmalarını talep etmiyoruz?

Tam bu noktada soruyu bizzat diyanet işlerine yöneltelim.

Muhterem hocalarımız!

Sizler, ‘Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz’ hadisini şüphesiz ki, hepimizden daha iyi bilirsiniz.

Sizler, Efendimiz (S.A.V.)’in, ezanı, Bilal-i Habeşi’ye okutmasındaki hikmeti de yine bizden daha iyi değerlendirme makamındasınız…

Kuşkusuz ki, Hazreti Bilal içinde bulunduğu topluluğun en faziletlilerinden biriydi ama ezanı Bilal’in okumasının yegâne sebebi, herkesin bildiği üzere sesinin fevkalade güzel olmasıydı. 

O halde bizler, sesi güzel müezzinlerden güzel bir biçimde okunan ezanlar dinlemek istiyoruz ve bu anamızın ak sütü kadar helal olan bir haktır bizler için…

İbadete, sanat ve estetik boyutu katan muhteşem bir medeniyetin varislerine bu hal hiç yakışmıyor doğrusu.

Hepimiz şu soruyu cevaplamak durumundayız.

Itrî’leri, Dede Efendileri, Hacı Arif Bey’leri yetiştirmiş bir milletin ahfadına, bu durum reva mı?

Şüphesiz ki, Selatin camilerde ve çokça bilinen camilerde böyle bir problem yok, bu doğru fakat genel olarak yukarıda tadat ettiğimiz noktalarda ciddi bir sorun olduğu da açık…

Bu yüzden mezkûr meseleye köklü bir çözüm bulma vakti gelmiştir.  

Bizler biliyoruz ki, imkânlarınız buna yeter.

Bülbül gibi şakıyan ve makam ve usul dersleri almış güzel sesli müezzinlerden, dinleyenlerin huşuunu ve manevi hazzını arttıran ezanlar duymak istiyoruz...

Kendi gök kubbemizde hoş bir sada istiyoruz artık.

Sadece bununla yetinmeyip ses ayarlarını da gözetiniz lütfen.

Desibelin yani sesin şiddetinin ayarlanması zor bir husus değil.

Şu unutulmamalıdır ki, yüksek ses, ‘çağrının’ bihakkın ifa edilmesinin ölçütü değildir.

Bilakis, bazan iticiliğin en mühim sebebidir. 

Evrensel çağrımızın en güzel bir biçimde okunup dinlendiği günler için, Allah rızası için bu hususa eğilmenizi istiyoruz…

Umutla bekliyoruz efendim…

Yorumlar93

  • Avb 4 ay önce Şikayet Et
    Ezan okuyanın ne dediğini ne yapmak istediğini bilmesi ve şuurla okuması lazım çok bağırmakla olmuyor birde namazlarda bir saf bile yokken müezzinlerin imamların mikrofona son ses üflemelerini duyun ,yazık gerçekten yazık
    Cevapla
  • Misafir 4 ay önce Şikayet Et
    Eskiden Ezanlar daha bir manevi ruh ile okunurdu..simdi malesef cogu yerde o ruh ile okunmuyor.sadece gorev icabi....
    Cevapla
  • Misafir 4 ay önce Şikayet Et
    Eskiden Ezanlar daha bir manevi ruh ile okunurdu..simdi malesef cogu yerde o ruh ile okunmuyor.sadece gorev icabi....
    Cevapla
  • Aygül Anakok 4 ay önce Şikayet Et
    Ne kadar doğru bir yazı gönülden destekliyorum sabah akşam evimizde konuşuyoruz hama hareket e gecmiyoruz
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mehmet 4 ay önce Şikayet Et
    Cami görevlilerimiz, namaz kıldırma memuru olmaktan çıkıp cemaate imam olmaya gayret etmelidirler. Böylelikle hem mihrap hem de minarelerimiz güçlenecek biiznillah... Bizde daha güzel ezanlar dinleyeceğiz inşallah ama bu gayreti görmemiz lazım
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat