Suudi Arabistan’da oynanacak Süper Kupa maçı ertelendi..

Açıklama bu yönde..

Niye ertelendi?

Takımlar sahaya çıkmadığı için..

Takımlar sahaya çıkmazsa, bu ceza gerektiren bir davranış değil mi?

Trabzon ile İstanbulspor arasında yapılan maçta, takımı sahadan çeken yönetici ceza almadı mı?

Takımın da hükmen mağlubiyetinin yanısıra, bir de üç puanları silinmedi mi?

Silindi..

Galatasaray ile Fenerbahçe, Süper Kupa maçına çıkmıyorlarsa..

Yani kupayı almak istemiyorlarsa.

Yerlerine Beşiktaş ile Trabzonspor’u oynatıp, kim yenerse, ona Süper Kupayı vermek gerekmez mi?

Gerekir de..

Cezayı verecek hakim de, oturup sanık ile birlikte, sahaya çıkmama kararına katılırsa..

Sahaya çıkmayan takımların suçlarına iştirak ederse..

Takımlara ceza verecek hakim de suça iştirak ederse..

Cezayı nasıl verecek..

Hatta, hakime cezayı kim verecek? 

Varsın, 85 milyon, İngiliz oyunu futbol ile oyalandığı gibi.

Bir de oynanmayan maçlar ile oyalansın..

-Neden ertelendi?

-Suudlar küstahça yasaklar getirmiş..

-Hayrola, ne demişler, yeşil sahada değil, çölde maç oynayacaksınız mı demişler. Veya, stadın ışıklandırması yetersiz. Karanlıkta oynayın. Görebildiğiniz kadarıyla mı demişler? 

-İstiklal Marşımızı okutmak istemediler? Hain Suudlar! Daha ne yapacaklar?

- İstiklal Marşının okunması için, bir gün önce prova yapılmış. Bakın işte bu da, provanın görüntü kaydı.. 

-Aaaa.. O zaman Suud’un marşımıza karşı çıktığı, yalan mı yani?

- Neyse azizim, bizim oraya gitmemiz bir defa yanlış idi. Ne işimiz vardı, Riyad’da?

Biz gidersek oraya.. Onar da Atatürk formasına da böyle karşı çıkarlar işte.. Onlara ne ise? 

-Yooo kardeş, formaya kimsenin karşı çıktığı yok.. Önceden belirlenen formalarla maça çıkılmasında bir ihtilaf yok.. Hatta Fenerbahçe’nin formasında, Atatürk silüeti var..

- Neee? Fenerbahçe’nin maçta giyeceği formasında, belden boyuna kadar formanın ön yüzünde zaten Atatürk silüeti mi varmış. Buna Suudlular itiraz etmemişler mi? Eee? Biz neyin kavgasını veriyoruz, o zaman?

-Üstelik Galatasaray’ın formasında da, Mustafa Kemal’in imzası var..

- Sahi mi? Ona da mı itiraz etmemişler.. Pardon ya.. Hangi hakla itiraz edecekler ki sanki.. Atatürk’ümüze kim itiraz edebilir ki? İtiraz edenin biz kellesini alırız..

-Tamam kardeş. Zaten itiraz eden yok diyoruz ya. İtiraz edildiğini sen söyledin, biz de itiraz eden yok diyoruz.. Ne diyelim, itiraz etmediğimiz halde, siz istiyorsunuz diye, siz Türkiye’de kavga çıkartmak istiyorsunuz diye.. Siz Türkiye’de eski Gezicileri cezaevinden çıkartmak için milletvekili adayı yapıyorsunuz, olmuyo Anayasa Mahkemesi’ne karar aldırıyorsunuz.. Olmadı, başka başka eylemlere imza atıyor, Gezicileri kurtarmak için  tam gaz mesai yaparken, yeni Gezi isyanını da bir taraftan kotarmak için çalışıyorsunuz diye, sizin ekmeğinize yağ mı sürelim?

- Sus lan.. Bak hâlâ konuşuyor.. Biz sizi bir kaşık suda boğarız.. Atatürk’ümüzü de size yedirmeyiz..

- Abi maçı sizin iki takım yapıyor. Siz bazı şeyleri birbirine karıştırdınız galiba.. Bu maçta Suud takımı yok.. Türkiye’nin iki takımı var. Biri Fenerbahçe. Biri de Galatasaray.. Bizi yine yiyorsunuz.. Bizden ne istiyorsunuz? Biz sizin ne Atatürk’ünüze hakaret ettik. Ne de bir söz söyledik..

-Sus dedik lan.. Bizim takımlar da maç yapsa, Suud’a ne? Bizim giyeceğimiz formalara niye karışıyorsunuz?

-Abi, siz geldiniz, Riyad’da maç yapalım, bize milyon avrolar verin dediniz. Biz de baktık, olur dedik.. Biz gelip, Türkiye’deki, Atatürk Havalimanı’na indikten sonra, Atatürk caddesinden geçerek gidilen, Atatürk meydanında konuşlanmış Atatürk stadında, hayatında Atatürk’ü hiç duymamış Fildişi sahili’nden, Brezilya’dan futbolcuların ve bahusus iki takımın tamamının Atatürk forması giyerek çıkacakları sahada, Atatürk vecizelerinin bulunduğu afişleri taşımasına, Fred’in-Nelsson’un “Ne Mutlu Türküm diyene” afişini niye taşıdığını, burda bir çelişki olup olmadığını sormadık ki? 

-Bak sen şu saygısıza.. Hâlâ mı konuşuyorsunuz bedevi kılıklılar..

-Abi, biz bu kıyafetimizle İngiltere’de sizinle yaptıkları maçlarda takımlarınızı sürekli yenen İngiliz futbol klüpleri var ya.. Onların birini alıyor, diğerini satıyoruz.. O takımların sahipliğini yapıyoruz.. Kimse bize, sizin bu hakaretlerinizi yapmıyor. Kimse bize, oralarda ‘bedevi kılıklılar’ demiyor.. Siz bize niye taktınız ki böyle?

-Sus dedim lan.. Hem seyircilerden birisinin stada girişinde de zorluk çıkartmışsınız..

-Abi.. Sizin stadlarda da, bazen benzer şeyler oluyor.. Düşünsene, sizin iki takım orda maç yaparken, bir seyirci, nahoş şeyler yapsa, bir afiş açsa, orda bazı sorunlar yaşansa.. Sorumlusu organizasyonun ev sahibi olmaz mı. Hesabını bizden sormaz mısınız..

-Sorarız tabii. Niye sormayacakmışız?

-İşte o sebeple abi..

-Biz sebep falan bilmeyiz. Bizim Ata’mızdan siz ne istiyorsunuz.

-Biz bir şey istemiyoruz. Siz bizden para istediniz. Verdik. Şimdi müsaade ederseniz, onu geri isteyeceğiz.

Yok ulan, para mara yok. Biz o paraları, Brezilyalı futbolculara verdik. Uruguaylı futbolculara verdik.. Fransız futbolculara yedirdik. Para mara kalmadı..

-İyi de abi.. Hani siz, Türkiye’nin en büyük holdinginin patronu tarafından yönetilen bir takım olarak tanıtılıyorsunuz.. Durum bu kadar vahim mi? 

-Size ne lan, bizim takımın vahimliğinden.. Sahi, siz İngiltere’de futbol takımı alıyormuşsunuz. Bizden de bir şeyler alır mısınız yani..

..

Muhabbetler devam ediyor.

Bir bardak suda kopartılan fırtınanın özeti, böyle böyle sürüp gidiyor.

Türkiye’yi dünyaya rezil eden adamlar..

Bir de kalkıp, Türkiye’yi karıştırmaya kalkıyorlar..

Yunan futbolculara, basketbolculara yapamadıklarını, durduk yerde Suud’a yapmaya kalkıyorlar..

Atatürk’e hakaret eden Yunan basketbolcuyu Fenerbahçe’de oynatmaya devam edenler..

Şimdi diplomatik kriz ile, Türkiye-Suud ilişkilerini bozmaya kalkıyorlar.

Yeni Akit