Yol Açan Ülke; Türkiye

  • GİRİŞ25.04.2024 09:31
  • GÜNCELLEME27.04.2024 08:39

Henüz şekillenmekte olan yeni dünya düzeni ve küresel siyasetin başat aktörleri bu dönemde ülkemize, mümkün olduğunca dünya siyasetinden uzak durarak kendi içine kapanma misyonu reva görse de Türkiye, her fırsatta dışa açılarak ve bu hususta geniş yollar açarak hâkim küresel zihniyeti hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyor.

Yeni dünya siyasetinde olanca tarihi birikimim, stratejik coğrafi konumum, güçlü aklım ve bin yılların ötesinden süzülüp gelen medeniyet değerlerimle ben de varım diye haykırıyor Türkiye.

Dünyanın huzurla yaşanabilir olması hususunda umutların tükenme noktasına evrildiği sancılı bir dönemde barıştan, adaletten, haktan ve mazlumdan yana çok net tavırlar alarak bütün dikkatleri üzerine toplayan Türkiye, “yeni dünya siyaseti benim hamlelerimi hesaba katmadan asla şekillenemez” dercesine dosta umut, düşmana tedirginlik veriyor. Bu durum bölgesinde zaten etkin bir güç olan Türkiye Cumhuriyeti’ni, kapattığı yollarla dünyayı içinden çıkılmaz hale getiren başat küresel aktörlere inat alternatif yollar üretip yeni rotalar belirlemesiyle küresel bir aktör haline getiriyor.

Geleceğe dair bir idealiniz varsa önünüzde iki ihtimal belirir. İlki, bu ideale gidecek bir yol varsa hiç oyalanmadan yola revan olmak, ikincisi de eğer yol yoksa hiç vakit kaybetmeden yol açmaya koyulmaktır.

Türkiye dün Zengezur’da kan ve can kardeşleriyle koparılan bağlarını yeniden tesis etmek için nasıl güçlü bir koridor açma iradesi gösterdiyse bugün dünya siyasetinde kendini yok sayarak üretilen yollara alternatif güzergâh oluşturmak adına da yoğun çaba harcıyor. Bu cümleden olarak dünya ticaretinin yeni İpek Yolu olmaya namzet “Kalkınma Yolu” projesi, bir süreden beri ülkemizin birinci gündeminde yer alıyor ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere ülkenin bütün kurumları bu önemli projenin hayata geçebilmesi için yoğun çaba sarf ediyor.

Dün olduğu gibi bugün de ticaret yolları dünyanın en önemli gündemi.

Yol medeniyettir, derler ya dünün en gelişmiş ülke ve şehirleri ipek yolu güzergahında yer almış olanlardı kuşkusuz. Bugün için de aynı durum söz konusu ve bu yüzden şimdilerde küresel anlamda güçlü olan ülkeler kendi halklarının çıkarına olabilecek yeni ticari rotalar belirlemenin, buna dair yeni yollar inşa etmenin gayretinde. Mesela Çin, “Bir Kuşak Bir Yol projesi” ile bu denklemi kendi lehine çevirmek isteyen ülkelerin başında geliyor. ABD ise buna “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru” ile misillemede bulunmak istiyor.

ABD ve Batı dünyasının Çin’e yaklaşımları ve Çin ile kıyasıya rekabetleri “Bir Kuşak Bir Yol Projesi”nin gerçekleşme ihtimalini hayli zayıflatmış durumda. ABD’nin bu projeye destek veren ülkelerden bazılarını vazgeçmeye ikna etmesi ile proje güzergahında Rusya- Ukrayna savaşının yaşanması gibi hadiseler bu projeye olan ilgiyi epey azaltmış görünüyor. ABD’nin Çin’in bu projesine alternatif olarak sunduğu “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru” ise denizde ve karada yük transfer noktasının fazlalığı yüzünden ekonomik olma özelliğini zayıflatmanın yanında pratik olmama gibi önemli bir taşımacılık zaafını da bünyesinde barındırıyor.

İşte bu noktada ortaya “Kalkınma Yolu” projesi çıkıyor ve ticaret adına dünyaya yeni ve alternatif bir güzergâh sunuyor.

Türkiye, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında bir mutabakat zaptıyla devreye alınan bu proje hem Avrupa’ya ulaşımın en kestirme yolu olması hem Türkiye, Irak, Kuveyt, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkelerinin birlikte kalkınmasına öncülük edip kardeşlik ve güven ortamının gelişmesine katkı sunması hem ülkemizde üretilen ticari malların Körfez üzerinden küresel piyasalara ulaştırılması hem de Türkiye’nin dünyanın enerji üssü olma idealine son derece uygun olması sebebiyle bizim açımızdan sayısız fırsatları bünyesinde barındırıyor.

Görünen o ki küresel güçlerin planlarına alternatif olacak “Kalkınma Yolu” girişimi, 1200 kilometrelik otoyol ve hızlı trenlerle Türkiye'yi Basra Körfezi'ndeki Fav Limanı'na bağlamakla kalmayacak aynı zamanda Körfez ülkelerinden Avrupa'ya kadar geniş bir coğrafyayı tesiri altına alıp bu projeye destek olanlara ortak fayda sağlayacak ışıltılı bir güzergahı işaret ediyor.

Kalkınma yolu projesi ülkemiz ve bölge açısından hayati önemde iki katkıyı diri tutarken buna bağlı çok önemli bir riski de bünyesinde barındırmakta.  

Gerçekleşmesi halinde bu projenin katkılarından ilki, Irak’ta kümelenen terör yuvalarının dağıtılması ve bölgenin kalkınma süreci devam ettikçe coğrafyayı esir alan terör illetinin tarihe karışacak olmasıdır. İkincisine gelince; bir proje devleti olma özelliğiyle yetinmeyip dünyayı terörize etmeye devam eden ve vaat edilmiş topraklar yaklaşımıyla bölgede kanserli ur gibi sinsice hareket eden Soykırımcı Siyonist İsrail’in insanlık dışı bu hevesi kursağında kalacaktır.

Bu projenin en büyük riskine gelince o da ABD’nin ne yapıp ederek bu projeyi engelleyecek girişimlerde bulunma olasılığıdır. Zira ne bölgenin istikrara kavuşması ne de başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerinin daha da güçlenerek geleceğe yürümeleri, bu bölge üzerinde derin emelleri olan ABD’nin kısa-uzun vadeli çıkarlarıyla uyuşuyor.

Kalın sağlıcakla efendim.

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com

       

Yorumlar4

  • Harun 1 hafta önce Şikayet Et
    ne zaman takoz olmadı ki..sonuçta kovboy çocukları Yahudi devleti ABD.. çöküşün yakındır inşallah..
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Ayşegül Aranmaz 1 hafta önce Şikayet Et
    Ne kadar önemli ve güzel bir konuya açıklık getirmişsiniz çok teşekkür ederiz
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Soysal 1 hafta önce Şikayet Et
    Hocam gönlüne kalbine sağlık konuyu çok güzel özetlemişsiniz Bütün mesele bu coğrafyayı birleştirip siyoniz mi bitirmek
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • ZIRTOVSKi 1 hafta önce Şikayet Et
    He volee aynen öle gurban..
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat