Tarihe ihanetten kurtulmak
- GİRİŞ16.05.2024 09:15
- GÜNCELLEME18.05.2024 10:59
Napolyon, "Bilir misiniz dünyada en çok sevdiğim şey nedir? Sadece kaba güçle hiçbir şeyin kurulamaması.» demiş. Bu söz, bir asker, bir fatih için zor bir itiraf olsa gerek. Ne var ki gerçek. Napolyon, kaba güce ilişkin düşüncelerini şöyle tamamlıyor: "İki şey dünyayı egemenliğinde tutar : Biri kılıç, biri düşünce. Kılıç, eninde sonunda düşünceye yenilir."
Albert Camus de "Yüzyıl önce, kılıç için doğru olan bu söz, bugün tank için pek o kadar doğru görünmüyor. Fetihlerin bir hayli kazançları oldu ve düşünceden yoksun bırakılan yerlerin acı sessizliği, yıllarca bağrı deşik Avrupa'nın üzerine çöktü. (…) Bugünse durum değişti, ressam da, papaz da asker oldular: Bu dünyanın yazgısına hep birden bağlanır olduk. Bir fatihin düşünceye tanıdığı yüksek ayrıcalıklar elden gitti. Ona kalan şimdi, hakkından gelemediği gücü, lanetlemekle kendini tüketmektir." diyor, Napolyon’un sözünü doğrularken.
Düşüncenin, eninde sonunda kılıcı yeneceğini düşünme iyimserliğini nereye kadar sürdürebiliriz? Düşüncenin topu, tüfeği, tankı, bombaları ve füzeleri de yeneceğini düşünemez miyiz? Düşünce, şiddeti meşru gören kör gidişatı durduramaz mı? Saldırgan gücü kontrolü altına alamaz mı artık?
Şair, yazar ve sanatçılar, bundan böyle askerlerin, dolayısıyla gücün emrine mi girecek? Dünya güçlerinin dümen suyuna kendini bırakmayan aydınların, gücü lanetlemekten başka bir şey gelmez mi elinden? Fil Suresi’nin hatırlattığı mucizeyi bekleyemezler mi?
İnsan, silah önünde boyun eğmeyi onur kırıcı bulur hep. Aklın hizmetine girmeyen güce hiçbir zaman hak vermek istemez. Kaba güç karşısında direnmek onurdur çünkü.
Haksız bir dünyada yaşıyoruz. Bütün bir yeryüzünü kontrolü altına alan güç, her an bir bahaneyle ülkeleri işgal edebiliyor ve silah deposunu üstüne boşaltıyor. Şehirlerin viraneye dönüşmesi, binlerce insanın ölmesi sıradan olay haline geldi günümüz dünyasında ve kanıksamamız isteniyor..
Kaba güç, bilim ve düşünce kılığına girebiliyor, ikbal ve rahatlık vadedebiliyor. Bilgi bombardımanına maruz kalsa ve karmakarışık analizlerle kafalar karışsa da düşünceye bağlı kalmaktan vaz geçmemek gerekiyor. İnsan, umutsuzluğa düşmemeli.. Dünyanın sonu geldi diye bağıranlara kulak vermemeli..
Filistin’deki siyonist işgal ve katliam karşısında sessizce boyun eğmemiz isteniyor. ABD’nin, İngiltere’nin, Fransa’nın, Çin’in ve Rusya’nın Afganistan, Irak, Suriye, Libya’yı işgal ve katliamı karşısında boynu bükük sessiz durmamız isteniyor. Yarın Türkiye, İran, Pakistan, Suudi Arabistan ve Mısır’ın işgal ve katliamı karşısında da aynı teslimiyet istenecek..
Yirmibirinci yüzyıl insanın kaba gücü ve kendini lanetlediği bir yüz mü olacak? İnsanlık, dostluk ve kardeşlik öldü mü?
Bir bakıma, yarınki tarihin yolu sanıldığından çok başkadır. Bu yol, hakla batıl, yaratışla sömürü arasındaki savaştadır. İnsanlık, sahte tanrıları alaşağı edip çiğneyebilir; baskı ve sömürüye son verebilir.
Hakikat, eninde sonunda duyulacak ve insanlar onurlu yaşamayı seçecek.
Eli avucu boş olsa da, şairlere, yazarlara ve sanatçılara sorarsan, neye mal olursa olsun, insanlığın savaşı kazanması umudu var. Bilgisizlik aşılacak ve yobazlık üstten atılacak bir gün. Karanlıklar felsefesi, bir kez daha, parıl parıl ufuklardan silinecek.
Kitleler halinde daracık yeryüzünde koşuşturmalar sonunda hakikate ve düzene varacak! Çünkü bugünün insanı tarihi seçecek ve zamanın efendisi olma sorumluluğunu üstlenecek. Atılgan düşünceli ve uçarı yürekli insanoğlu sürüklenen nesne olmaktan ve yok olmaktan kurtulmak için yeniden tarihi buyruğuna alacak!
Başkasının çağını yaşamaktan vaz geçecek insanoğlu! Hakikat medeniyetinin çağrısına koşacak! Yeni bir çağ açılacak.. Tabiat ve tarihe ihanetten kurtulacak..
Yorumlar4