Kayıt dışı oyunda yardımcı oyuncular

  • GİRİŞ24.05.2024 09:24
  • GÜNCELLEME27.05.2024 09:10

Dezenformasyon ve dijital haber okuryazarlığına ilişkin devam yazısının bu bölümü, olan-biteni büyük ölçüde, haber siteleri veya sosyal medya gibi elektronik kaynaklardan takip eden kullanıcıları hedefliyor. İnsanları internetle bu kadar içli-dışlı yapan en önemli husus, yalnızca haber değil kuşkusuz, hemen her konuya ilişkin aşırı bilgi ve eğlence trafiği. Çoğumuzun gününü değil artık, ömrünü tükettiği bu mecralarda herkesi bir miktar (yarım) doktor, avukat, mühendis, psikolog, eğitimci, gazeteci yapmaya yetecek kadar bilgi var. İnsanlar doktora artık, hastalıklarını tanımlamış, teşhislerini koymuş, tedavi yöntemlerini belirlemiş olarak gidiyorlar. Eğlence deseniz, gerçek hayattan daha çeşnili (!) durumda.

Kriz veya bunalım dönemlerinde insanların haber, bilgi ve eğlence amaçlı internet yönelimi en üst düzeye çıkıyor. Bağımlılık sadede kriz dönemleriyle açıklanamaz tabi ki. Bu dönemlerde haber bağımlılığının zirve yaptığını özellikle vurgulamak için bu bahsi açtım. Bir şeylerin ters gittiğini düşünmeye başladığımızda, işlerin bir süre sonra düzeleceğini, güvende olduğumuzu hissettirecek haber, bilgi veya yorum arayışımız katlanan bir hâl almakta. Bize göre kötü olan haberlerin psikolojimizi olumsuz etkileyen sonuçlarını, iyi haberlerle etkisizleştirmek ve yeniden uyumu yakalamak için yapıyoruz bunu. Yalan haber ve manipülasyona karşı en dirençsiz olduğumuz zamanlar, en çok haber takip ettiğimiz böylesi zamanlara karşılık geliyor.

Tabi ki burada birinci aktör dezenformasyon ve yalan haber üreticileri-şebekeleri. Hırsızın hiç mi suçu yok demeyelim. Onlarla mücadele yöntemlerine, geçen yazıda değinmeye çalıştım. Biz yardımcı oyuncu olarak kadroda yerimizi alıyoruz. Bu filmde yardımcı oyuncu olmanın birinci koşulu hakkaniyet duygusuyla ilintili. Bir önceki yazıda değindiğim üzere, kendisine güzel görünen (yalanlara), menfaat ve ilgilerine hizmet ettiğini düşündüğü haber ve bilgilere; sorgulama, doğruluğunu araştırma gereği duymadan hemen inanma eğiliminde olanlar, rolünü hakkıyla yerine getiriyor.

Gazete ve televizyonlarda iyi-kötü bir bekçilik-kontrol mekanizması var. Herkesin kendi medya alanını oluşturduğu dijital dünya ise böyle bir mekanizmadan yoksun durumda. Daha çok sosyal medyayı kastediyorum. Oluşan bekçilik boşluğunu bir süre sonra algoritmalar doldurmaya başladı. Sahipleri adına haber, bilgi, reklam... Ne varsa dikkat, ilgi ve ekonomik faktörlere göre sıralıyorlar. Bu ortamlarda bilgiyi dezenformasyondan ayırma, doğrulama veya bir kaynağın güvenilirliğini değerlendirme görevi biz kullanıcılara bırakılmış durumda.

Kullanıcılara bu konudaki görevlerini hatırlatma işi yeni değil. Henüz bugünkü anlamda hiç bir iletişim aracının olmadığı, bilgi akışının kişiden kişiye şifahi nitelikte olduğu bir döneme kadar gidiyor.  Hz. Peygamber dönemine. Konuyla ilgili meşhur bir ayet olan Hucurât Suresi - 6. Ayet'i kastediyorum: "Ey iman edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için, yoldan çıkmışın biri size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın."

Yaratıcı, yarattıklarını, onları gözlemleyip kuramlarını inşa eden teorisyen (kullarından) daha iyi biliyor şüphesiz. Bu ayet-i kerimede fasık olarak nitelenen kişi, haberin kaynağı pozisyonunda. Yalan haber taşımayı da içerecek şekilde yoldan çıkmış, güvenilmez kimse anlamında. İkinci sırada haber var. Mesaj da diyebiliriz. Ayette fasık ve haber kavramları -el- takısı olmadan (İngilizcede the ile a, an farkı gibi düşünün) özel bir olaya veya kişiye vurgu yapılmadan kullanılmış. Yani kıyamete kadar tüm fasıkları ve tüm (önemli) haberleri kapsıyor. Bu durumda kaynağı bilinmeyen, kaynağının kim olduğu belli olmayan, meçhul, anonim haberler de, olağan şüpheli sıfatıyla, güvenilmez birine ait olarak değerlendirilebilecektir.

Üçüncü ve son aşamada ayetin muhatapları bulunuyor. Ayet-i kerime bu tür haberlerin hedef kitlesi bağlamında (inanan) bireylere seslenerek onlara görevlerini ve sorumluluklarını hatırlatıyor: Araştırın. Açıkçası hemen reddedin demiyor. Doğruluğunu, gerçekliğini (başka delillerle) teyit etmeye çağırıyor. Telafisi mümkün olmayan sonuçların doğmasını önlemek adına araştırmanın zaman geçirilmeden yapılmasını da not edelim. Bu sorgulama; zarar vermeye dönük ve pişmanlıkla sonuçlanabilecek bir eylemsel cehaleti önleme kapasitesi açısından önemseniyor. Zarar vuku bulmuş ise eğer, sonucu değiştirmese de pişmanlık, iyi hal ifadesi olarak anlaşılabilir. Yine (yalan) habere muhatap olma (internette gezinip te yalan haberle veya dezenformasyonla karşılaşmamak neredeyse mümkün değil) ile o doğrultuda harekete geçerek, muhtemel bir zararın parçası olmayı birbirinden ayrı değerlendirebiliriz.

Hucurât Suresi - 6. Ayette ifade edilenler, günümüzde medya okuryazarlığının anahtar becerilerinden biri olarak tüm metinlerde tekrarlanıyor: Sorgulama, analiz etme, değerlendirme. Ya da Stuart Hall'un dediği gibi dezenformasyona karşı zayıf düşmemek için gelen mesajı olduğu gibi kabul etmeyen müzakereci okuma yöntemi.

Yazının sonunda, öz değerlendirme mahiyetinde, bu konudaki farkındalığımızı irdeleyebileceğimiz bazı sorulara yer vermek istiyorum. Verdiğimiz yanıtlara göre kendi durumumuzu değerlendirebiliriz:

İnternette karşılaştığınız haber, bilgi veya görsellerin sonradan gerçeği yansıtmadığını ne oranda fark ediyorsunuz?

Bir haberin veya mesajın güvenilir olması için hangi kriterleri taşıması gerektiğini biliyor musunuz?

İnternette karşılaştığınız bir mesajın haber, bilgi, yorum, reklam, propaganda, yalan haber veya halkla ilişkiler kategorilerinden hangisine dâhil olduğunu tespit edebiliyor musunuz?

Yazılı veya görüntülü bir formatta karşılaştığınız haber, bilgi veya videoları okumadan veya izlemeden başkalarına ilettiğiniz oluyor mu?

Yazılı veya görüntülü bir biçimdeki haber, bilgi veya mesajın neden o şekilde üretildiği ve/ya yayınladığı konusunda fikir yürüttüğünüz oluyor mu?

Yazılı veya görüntülü bir haber, bilgi veya mesajdaki siyasi ve ekonomik çıkarların ayırdına varabiliyor musunuz?

Yazılı veya görüntülü bir haber, bilgi veya mesajın size ne anlatmaya çalıştığını veya sizden ne yapmanızı istediğini belirleyebiliyor musunuz?

Yazılı veya görüntülü bir haber, bilgi veya mesajı; taraflılık, tarafsızlık veya mesajın üretilmesine etki eden unsurlar açısından değerlendirebiliyor musunuz?

O doğrultuda eyleme geçtikten sonra yalan, yanlış veya sahte olduğunu fark ettiğiniz veya öğrendiğiniz bir mesaj oldu mu?

***

NOT: Son bir haftada yaşananlar, iki haftadır bu köşede ele alınanlarla ilgili vaka analizi niteliğinde. Semboller, komplo teorileri, sorular havada uçuşuyor. Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopterin başına gelenlere dair epey kafa karışıklığı var. Olay örgüsü sanki konuyu günlerce kamuoyunun gündeminde tutmak için tasarlanmış. Tartışmaların, dolayısıyla kamuoyunun yönlendirilmek istendiği istikametleri, başarılı-başarısız kriz yönetimi örneklerini arkası yarın modunda izlemeye devam ediyoruz. Kuşkusuz böylesi bir olayın beklenen sonuçları, bir gün sonra ortaya çıkmayacaktır. O nedenle TV tartışmaları kadar İran üzerine çalışan uzmanların açıklamalarını ve yakın gelecekteki çalışmalarını da takip etmekte yarar var. Bu olay, güçlü bir istihbarat mekanizması kadar, ileri düzey savunma teknolojilerinin önemini bir kez daha ortaya koymuş oldu. Bunu önemsizleştirmeye çalışanları nazarlık olarak görebiliriz. Allah’tan İran onlar gibi düşünmedi de kaza bölgesine çok geçmeden ulaşılabildi.  

Ahmet İnsan Tokgöz’ün anılarında belirttiği üzere, Sultan II. Abdülhamid devrine atfen bir yayın organının provasında, çeşme açılışını resmeden “dua eden adam” imgesi, sansür memuruna takılır. Nedeni sorulduğunda, bunu bu şekilde yayınlamak Sultan Hamid rejiminden kurtulmak için işimiz duaya kaldı şeklinde yorumlanır yanıtını alırlar. Günümüzde kulp takmanın daha ilginç örnekleri var, sıkça da karşılaşıyoruz. Sansür memurlarının yerini, çarklarını ideolojilerin ve ekonomik çıkarların çevirdiği oto-sansür mekanizması aldı. Çok daha yaygın ve etkili… Haber ve bilgiye ulaşma özgürlüğü ile denetim ve eleştiri fonksiyonu; medya sahiplerinin ve gazetecilerin ideolojileri ile ekonomik çıkarları arasına hapsolmuş durumda. Bu nedenle Türkiye’nin bu ve buna benzer başarılarını takdir etmek çok zor geliyor. Eleştirel olma, biraz işin kılıfı durumunda. Ülkemiz için başarı gösterenlerin, emek ve değer ortaya koyanların nüfus kâğıtlarına, evlilik cüzdanlarına mı bakacağız? Bu evlilik cüzdanı siyasetini bırakalım artık. Çin’deki ilmin peşine düşüp, evdekinin köküne kibrit suyu dökemeyiz!

Sağlıcakla Kalın,

Prof. Dr. Hakan Aydın / Haber7

Erciyes Üniversitesi

X: @mediadjournal

Yorumlar7

  • Nasuh 3 hafta önce Şikayet Et
    Elinize sağlık
    Cevapla
  • Fikri Fikir 3 hafta önce Şikayet Et
    İletişim akademisinin yıllardır bu konuları bayı literatürü ve perspektifinden okuma dayatmasını düşünüldüğünde; toplumsal yapının özellikleri göz önüne alınarak kapsamlı bir algı penceresi açan harika bir yazı olmuş. Hakan hocaya çok teşekkür ediyorum.
    Cevapla
  • KUM 3 hafta önce Şikayet Et
    Hocam elinize sağlık. Hap gibi muhabbet.
    Cevapla
  • ihsan 3 hafta önce Şikayet Et
    Bizde hazıra konmak popüler olduğundan çoğu insan aslını araştırmıyor maalesef. İş işten geçtikten sonra yalana inanlar inanmaya devam ediyor.
    Cevapla
  • Ali 3 hafta önce Şikayet Et
    Tek kelime ile muhteşem bir yazı kaleminize sağlık hocam gerçekten de doğru herkes artık kendi başına İnternetten bakıp teşhisini ve sürecini kendince doğru bulup tedaviye başlıyor zararlarını da kendi hazırlıyor.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat