Haydi Kıbrıs’a gidelim

  • GİRİŞ20.04.2025 08:57
  • GÜNCELLEME21.04.2025 09:23

Türkiye için Kıbrıs konusunun ne anlama geldiğini anlatmaya gerek var mı? Dünya alem bilir ki Kıbrıs, bizim için namus davasıdır. Namusu olmayanın varlığı da yok hükmünde olduğuna göre, aynı zamanda bir varlık - yokluk davasıdır.

KKTC, 1983 yılında kuruldu. Türkiye’den başka tanıyan devlet yok, ağır izolasyon koşulları altında var olma mücadelesi veriyor. Çünkü Batılılar, Rumların yanında. Güney Kıbrıs’ın 12 Eylül darbecilerinin ihaneti yüzünden Avrupa Birliği’ne üye olması, işimizi daha da zorlaştırıyor.

Öte yandan, Kıbrıs Türk’ü tüm baskılara rağmen sıfırdan kendi ekonomisini kurmayı başarmış bir halk. Adanın yaklaşık 5 milyar Dolarlık bir ekonomisi var. En önemli gelir kalemi ise turizm. KKTC’nin turizm gelirleri 1,4 milyar Dolar civarında ve toplam ulusal gelirin yaklaşık %30’una denk geliyor.

En çok turist gelen ülke Türkiye. Yılda yaklaşık 2 milyon turistin kabaca 1 milyonu Türk vatandaşlarından oluşuyor. Ancak Türkiye’den giden ziyaretçiler -maalesef- en çok şans oyunları için Kıbrıs’ı seçiyor.

Kıbrıs turizmcisi ise bu olguyu değiştirmek istiyor. Çünkü bu tür turizm hem sürdürülebilir değil hem de adanın gerçek değerinin göz ardı edilmesine yol açıyor. Üstelik zannedildiği kadar çok gelir de bırakmıyor.

Şans oyunları için gelen insanlar en çok iki gece konaklıyor, biraz oyun oynuyor ve otelden pek çıkmadan geri dönüyor.

Dinlenme, deniz ve kültür için gelenler ise çok daha uzun süre (ortalama 5 gece) kalıyor. Daha çok alışveriş yapıyor, Günlük aktivitelere katılıyor ve tabii ki daha çok para bırakıyor.

Misal, geçen yıl Türkiye’den KKTC’ye giden turistlerin ortalama konaklaması 2,8 gece olmuş. Ada’ya daha ziyade dinlenmek ve denize girmek için gelen Kuzey Avrupalılar için ise bu rakam 5 gecenin üzerinde.

Kıbrıs, gerçekten de şans oyunlarına hapsedilemeyecek kadar özel bir yer.

Tarih ve kültür desen var…

10 bin yılı aşkın bir geçmiş… Eski Yunandan, Roma’dan, Emevilerden, Bizans’tan, Venediklililerden ve tabii ki Osmanlıdan kalma muhteşem tarihsel miras… Manastırlar, camiler, tekkeler, dergahlar… Ve Kıbrıs Türk’ünün hürriyet mücadelesine dair mutlaka görülmesi gereken izler.

Doğa ve ekoloji desen var…

Çok zengin bir bitki örtüsü, deniz ile yan yana uzanan dik yamaçlar boyunca yürünebilecek tertemiz rotalar. Koşu ve bisiklet parkurları. Ekolojik köyler. Yüzde yüz doğal tarım ve hayvancılık alanları. Uçsuz bucaksız sahiller ve hem yüzmeye hem dalışa uygun masmavi, tertemiz bir deniz.

Gastronomi desen en güzeli var….

Farklı kültürlerin karışımı çok özel bir mutfak. Kıbrıs’a özel deniz ürünleri, hamur işleri ve tatlılar. Fiyatları gayet makul birbirinden güzel lokanta ve kahveler.

Bilerek böyle tanıtım bülteni gibi yazıyorum çünkü, Almanların, İsveçlilerin, Fransızların gördüğünü bizler de görelim istiyorum.

Türkiye’den bu yıl yaklaşık 11 milyon kişi yurtdışına çıkacak. Yurtdışına turist olarak çıkışlarda aslan payını her zaman Yunanistan alıyor. Bu yıl da öyle olacak, bu çıkışların 1 milyona yakını Yunanistan’a yapılacak. Geçen yıl başlayan kapıda vize uygulaması ile 104 bin kişi Yunan adalarına gitti. Ortalama kalış süresi 4 gündü. Kapıda vize ile Yunan adalarına giden Türklerin Yunan ekonomisine katkısı 400 milyon Avroyu geçti.

Çok büyük şey değil, KKTC’ye seyahatlerde sadece bu kadarlık bir artış bile sağlayabilsek, ülke ekonomisi %10 büyür. Üstelik bu para şans oyunları işini yapan bir şirketin kasasına değil, Kıbrıs halkının her kesiminin cebine gider.

Doğrusunu isterseniz ben de KKTC’nin bu özelliklerinden habersizdim. Tatil listeme Kıbrıs’ı hiç almamıştım. Ta ki geçen hafta düzenlenen Ada Kıbrıs organizasyonuna katılana dek…

Türkiye Cumhuriyeti nasıl KKTC’ye sahip çıkıyorsa, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği TÜRSAB da Kıbrıs’taki kardeşi KITSAB’a sahip çıkmış. KKTC ekonomisini güçlendirmeyi kendine misyon edinmiş ve Kıbrıs’ın şans oyunlarından fazlası olduğunu göstermek için Türkiye’den yüzlerce seyahat acentesini alıp Kıbrıs’a götürmüş.

Ada Kıbrıs, KKTC’nin bağımsızlığı ve Türkiye’nin Akdeniz’de güçlenmesi için yabana atılmayacak bir inisiyatif. Bizim de bir kısmına şahit olduğumuz üç günlük organizasyon, KKTC’nin kalkınması için önemli bir adıma dönüştü. Türkiyeli ve Kıbrıslı turizmcilerin heyecanı umut verici idi.

Gördüklerimin ardından gönül rahatlığı ile söyleyebilirim:

Türkiye’den her aile en az bir kez Kıbrıs’a gitmeli… Kıbrıs’a gitmek ile Bodrum’a, Antalya’ya gitmek arasında hemen hemen hiçbir fark yok. Kıbrıs’ta bir haftalık tatil yurt içindekinden daha pahalıya gelmez. Ama size, aileniz ile beraber bambaşka bir deneyim yaşatabilir.

Gaffar Yakınca / Haber7

Yorumlar38

  • Ahmet başçavuş 1 hafta önce Şikayet Et
    Kardeşlerim Türkiye Cumhuriyeti büyükelçisine "go home" diyen, adadaki Türk askerine işgal ordusu diyen, başı örtülü diye kızları okula almayan bir ülkenin halkı para kazansın kalkınsın diye hiç kalkıp oralara gitmeyin onlara yaranamazsınız 1974 ten bu yana onların rahatı için ambargo lara katlanıp bedel ödedik hiç minnet, şükran bilmediler CHP zihniyeti neyse kıbrıs halkı da odur
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ayhan 1 hafta önce Şikayet Et
    Sadece turki cumhuriyetler mi tanıyıp işgalci durumuna düşürüyor Avrupa Birliği yıllarca tanıyor ve işgalci diyor burdaki millette de işgalci diyen bize o ülkelerin vatandaşı olmak için herşeyi yapıyor
    Cevapla
  • Ayhan 1 hafta önce Şikayet Et
    Bence gelmemeli hem pahalı hem oteller sadece kumara hizmet ediyor aktiviteler sıfır ayrıca sevilmiyoruz
    Cevapla
  • Yeter artık! 1 hafta önce Şikayet Et
    Güzel bir makale. Aynen, Yunanistan yerine. Türk insanı Kıbrıs'ta tatil yapsın. Hiç Olmazsa, Kıbrıs'ı stratejik sebeblerden ilhak edebiliriz. Sorun çözülür. Zaten AB tüm çözümlere rest çekiyor, bizde şuna buna Kıbrıs'i tanı diye kimsenin peşinden kosmayalım.
    Cevapla
  • İSA 1 hafta önce Şikayet Et
    Şans oyunları değil, kumar..
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat