“Terörsüz Türkiye” dönemi için…

Dinliyoruz.

Okuyoruz.

İzliyoruz.

Bugün size bu konudaki 3’ncü yazıyı hazırladık.

Derlediğimiz bilgi ve yorumların bazılarını bugün sizlerle yine paylaşmak istiyorum.

“Terörsüz Türkiye” meselesinin bir bölümü elbette Suriye’deki gelişmelerle doğrudan ilintili.

Dün MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam’da, Cumhurbaşkanı Şara ile görüştüğünü öğrendik. Gerçi görüşme pazartesi günü yapılmış ama biz dün öğrendik.

Sayın Kalın’ın, Şara ve muhataplarıyla,

-DEAŞ hapishanelerinin kontrolünde Türkiye’nin yardımını konuştuklarını söylersek kehanet göstermiş olmayız.

-Yine, Suriye-Türkiye sınır güvenliği konusunun da konuşulmuş olduğunu düşünebiliriz.

-Terörle mücadele konusundaki ortaklık ve yardımlaşmayı da buna dahil edelim.

-Ama daha önemlisi, Suriye’nin Kürtleri ve diğer etnik gruplarıyla ilgili meseleler konusunda da kafa yorulduğu kesin.

SURİYE’DE HERHANGİ BİR ETNİK GRUBA ÖZERKLİK DEMEK PARÇALANMA DEMEK

-Suriye’de bir homojenlik yok. Afrin’de Kürtler var, Halep’in, Şam’ın bir bölümünde var. Rakka bir Arap şehri, Deyrizzor da öyle. Dürzilerin yaşadıkları yerler var. Sünni Araplar var Nusayriler var. Türkmenler var. Ve iç içeler.

- Böyle bir sosyoloji Suriye’de herhangi bir etnik gruba özerklik verilmesinin önündeki en büyük engel.

-Şayet bir etnik gruba özerklik vermek demek, Suriye’nin dağılması demek.

-Türkiye’de eleştiri konusu olan ve bizim tarafımızdan da ağır eleştirilen Kamışlı’daki toplantının Suriye’deki Kürtler açısından şöyle bir anlamı var. Suriye’nin Kürtleri 30 yıl aradan sonra ilk kez bir araya geldi.

-Toplantıda YPG/PYD el yükseltti.

-Ama Türkiye’nin de Şara hükümetinin de durduğu yer belli: Suriye’de üniter yapıya evet diyoruz.

Böyle bir ortamda, Trump’ın bölge ziyaretinde sergilediği tutum, Şara’nın güçlenmesi ve Suriye’nin bütünleşik halinin korunması için büyük destek oldu.

Bu kez de İsrail’in Suriye’ye doğrudan müdahale etme ihtimali belirdi.

Bu bağlamda Türkiye ile İsrail karşı karşıya kalabilir.

-O nedenledir ki Azerbaycan’ın ev sahipliğinde yapılan iki görüşmede, İsrail doğrudan uyarılmış olabilir.

-İsrail’de Suriye konusunda iki görüş var.

-Birinci görüş, “Suriye güçlü bir devlet olsun. Biz bu güçlü devleti muhatab alalım.

-İkinci görüş ise, “Suriye 4 parçaya bölünsün.”

-İşte bu noktada, Suriye’nin Kürtlerini, İsrail proxysi yaparsa büyük sorun patlak verir.

-Suriye’de Araplarla Kürtler arasında 100 yıl sürecek savaş çıkar.

-Bu nedenle Türkiye İsrailli muhataplarına, “Suriye’de Kürtlere uzanıp, sınırımızda bir proxy yapı oluşturmaya kalkarsanız bu bizim için savaş nedenidir” demiş olabilir.

-“Kürtleri bir İsrail kolonisi olarak sınırımızın hemen dibinde kurgularsanız bu savaş nedenidir” denmiş olabilir..!

-Bu uyarılar yapılmış olmalı ki son dönemde İsrail’in Suriye’deki Kürtlere karşı söylemlerinde değişiklik görülüyor.

-Zaten bizdeki şu bilgi de bunu teyit eder nitelikte:

-İsrail yönetiminde farklı düşünceler var, “herkes aynı düşünmüyor.”

-Bu arada, İsrail’de bu konuyla ilgili yani YPG/PYD’yi kışkırtanlardan en önemlisi Yahudi değil bir Dürzi.

-Dürzi bir siyasetçi sürekli olarak YPG/PYD’yi işliyor. “Sizin de devlet kurma hakkınız. Biz sizi destekliyoruz. Sizin savaşınızı destekliyoruz” diyor.

-Bu bağlamda, İsrail’in Davut Koridoru hedefi de öyle yabana atılır bir şey değil.

-Ayrıntılarına belki daha sonra uzun uzun girebiliriz. Ama bugünlük şu kadarıyla yetinelim. Davut Koridoru’nun Milattan Önce kurulan Yahudi Krallığı’nın toprakları olarak düşünen İsrail aşırı sağı, bu koridora sahip olmayı hayal ediyor.

-Bunun için de YPG/PYD’yi kaşıyor.

-Bitirelim.

“Terörsüz Türkiye” hedefinde Suriyeli Kürtlerin ve Suriye PKK’sının başka bir zamanlama ile merkezi hükümete eklemlenmesini takip edeceğiz.

Bu konuda Suriye’de kolaylaştırıcı bir rol oynuyoruz.

Özellikle İsrail’e ve İran’a “Sakın YPG/PYD’yi proxy olarak görmeyin bu savaş nedenidir” uyarısında bulunuyoruz.

İbrahim Kalın’ın son Şam ziyaretini bir de bu bağlamda düşünmekte yarar var.

Hele bir de Kalın’ın, Şam’dan sonra komşu başkentleri de ziyaret etme ihtimali varsa…

Bilmem anlatabiliyor muyum?

Hasan Öztürk / Haber7