Avrupa'nın geç kalan tepkisi İsrail için yolun sonu mu?
- GİRİŞ24.05.2025 09:16
- GÜNCELLEME24.05.2025 11:27
Önce Trump-Netanyahu kavgası, ardından İngiltere, Fransa ve Kanada'dan gelen açıklamalar…
İsrail, Avrupa'da kan kaybetmeye başlamış gibi duruyor, değil mi? Şaşırtıcı oldu; İspanya, Belçika ve İrlanda gibi ülkelerin haricinde Avrupa'dan tepki görmeleri…
Avrupalı liderlerden gelen açıklamalardaki sert ton dikkat çekiciydi. Peki, bu görüş ayrılığı neden şimdi yaşandı?
Avrupa ülkeleri yeni mi hatırladı sözde savunduğu değerleri? İsrail'in saldırganlığına "pes" demeyi 590 gün sonra mı akıl edebildi?
Belki de soykırıma destek veren cephede yer almamışçasına, yarın tarihin tozlu sayfalarında kendilerini kara bir lekeyle görmemek için çabalıyorlar. Faydası var mı Gazzelilere, Avrupa'dan gelen isyanın?
Ne yazık ki samimiyetleri üzerinden tartışmaya açık bir konu bu.
AVRUPA İSRAİL ÜZERİNDE ETKİLİ Mİ?
Yaşadığımız İsrail karşıtı sürece olumsuz bir yönden bakmak pek içimize sinmiyor. 1948'deki Nekbe'den, daha da geriye gidelim, 1917'deki Balfour Deklarasyonu'ndan, 1897'deki Birinci Siyonist Kongre'den; hatta 1799'da İsrail devleti fikrini ortaya atan Napolyon'dan bu yana devam eden bir zulüm söz konusuyken, Filistinlileri yok sayan bu hasta zihniyetin karşısında oluşan tüm cepheler umut kaynağı çünkü.
Yine de İsrail'in aylardır, haftalardır, günlerdir Gazzelileri acımasızca bombalamanın yanı sıra açlıkla da sınama cüreti gösterdiğini unutmamamız gerekiyor. Dünyaya "Bu insanları her şekilde öldüreceğim." mesajını veriyorlar senelerdir. Dün olmadı yani tüm bunlar.
Hal böyleyken Netanyahu'nun tasfiyesine giden yolu görüp mevcut İsrail yönetimini barbarlıkla suçlayan Avrupa'nın samimiyeti insanı düşündürüyor. Kaldı ki en ufak tehdit hissetmedi İsrail. Netanyahu, "Avrupa bize zarar veremez." minvalinde konuştu.
Avrupalılar, İsrail'i durdurmaktan çok uzaktalar. Cenin Mülteci Kampı'nı ziyaret eden çoğunluğu Batılı diplomatlara, İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen saldırı da bu durumun en net göstergelerinden biri.
İSRAİL YARDIM GİRİŞİNE NEDEN İZİN VERDİ?
İsrail'i durdurabilecek tek güç, soykırım ortağı Amerika.
Buna rağmen Trump-Netanyahu sürtüşmesinin sahadaki yansımasını, Gazze'ye yönelik bombardımanın daha da şiddetlenmesiyle gördük. Ne hikmetse Trump yaşlı, kadın, çocuk, hasta ayırt etmeksizin katledilen sivillerden rahatsızlık duymazken, aç çocukların fotoğraflarını görüp çok etkileniyor. Apayrı bir garabet konusu olan bu durum, Amerikalıların gözünü kan bürümüş, aklî melekelerini kaybetmiş Tel Aviv yönetimine yardım girişleri için baskı yapmasını sağlıyor.
Nihayetinde de İsrail yönetimi, insani kriz görüntüsünü tersine çevirmek; ABD kamuoyuna ve siyasetine "makul" gözükmek için, yaklaşık 80 gün sonra hayati yardımların Gazze'ye girişine izin veriyor.
Bunu bile onurlu ve namuslu şekilde yapmadılar. Saldırmaya, yardım görevlileri dahil olmak üzere sivilleri hedef almaya devam ettiler.
İSRAİL, RÜZGÂRI TERSİNE ÇEVİRMEK İÇİN NE YAPABİLİR?
İsrail karşıtlığının zirve yaptığı günlerde, oldukça şaibeli bir saldırı gerçekleşti Amerika'da. İspanyol kökenli saldırgan, iki İsrail büyükelçiliği çalışanını öldürdü. Sonra da "Filistin'e Özgürlük" diye bağırdı.
İsrail terörünü en sert şekilde eleştiren Avrupa ülkesi İspanya. Madrid'den İsrail karşıtı açıklama geldiğinde, ilginç şekilde elektrik krizi gibi sorunlarla baş etmek zorunda kalıyorlar.
Öldürülen elçilik görevlileri, nişanlı bir çift. Dramatik yönü, hikâyesi olan bir saldırı kısacası. Olay sonrası peş peşe yapılan antisemitizm vurgusu, "İsrailliler tehdit altında." söylemleri derken, rüzgârın en çok tersine çevrilmesi gereken yer olan Amerika'da, mağdur pozisyonu kapan bir İsrail görüntüsü oluştu.
Masum insanların hayatını kaybetmesi, dini, dili, ırkı ne olursa olsun lanetlenmeli. Saldırıyı asla savunmak gibi bir düşüncemiz olamaz. Bunların yanında, saldırının gerçekleştiği dönem ve ardından yükselen antisemitizm ifadeleri, şaibeyi ortadan kaldırmıyor ne yazık ki.
Hiç şüphesiz İsrail, antisemitizmi Gazze'deki soykırıma devam etmek için kullanmak isteyecektir. Bununla yetinmeyecek, Filistinlilere uyguladığı sistematik zulmü unutup her şeyin başlangıcını 7 Ekim'e sabitlemeye çalışacaktır. Çünkü hikâye Batılılara 7 Ekim üzerinden anlatıldığında, anlatı dili bu olduğunda, İsraillilerin elleri kuvvetleniyor Amerikalıların ve Avrupalıların karşısında.
Zulmü Hamas'ın devam ettirdiğini, Hamas'ın esirleri ve silahlarını bırakmasıyla Gazze'ye düşen bombaların duracağını öne sürebilirler. Barışın anahtarı, İsraillilere göre Han Yunus'ta.
Sanki esirleri teslim ettiklerinde Gazze'yi hiç bombalamayacaklarmış gibi…
Sanki 2005’te terk ettikleri Gazze'yi 2006'da "Güz Bulutları", 2008'de "Dökme Kurşun", 2012'de "Bulut Sütunu", 2014'te "Koruyucu Hat", 2021'de "Surların Muhafızı" ve 2022'de "Şafak" isimlerini verdikleri katliamlarla yüz binlerce kez bombalamamışlar gibi…
İSRAİLLİLER İSRAİL’İ ELE VERİYOR, NETANYAHU SONA YAKLAŞIYOR!
Diyelim antisemitizme dikkat çekip Batılıların tepkisini hafiflettiler ya da Hamas'ı, 7 Ekim'i öne atıp hikâyeyi kendi lehlerine çevirdiler. Kendi aralarında başlayan kavga da İsrail yönetimini dağıtabilme potansiyeli taşıyor artık…
İsrail'in eski Başbakanı Ehud Olmert, "Ordumuz Gazze'de savaş suçuna çok yaklaştı." dedi. Genelkurmay Başkanı Yardımcısı ve muhalif siyasetçi Yair Golan, "Hobi olarak bebek öldürüyoruz." dedi.
İsrail iç istihbarat başkanını Netanyahu görevden almıştı. Yerine yenisini atamak istedi; Başsavcı karşı çıktı. Başsavcının kararını tanımadı, atama yaptı. Genelkurmay Başkanı, atadığı ismi görevden aldı. Sonra görevden alınmadığı iddia edildi.
Bir süredir savunduğumuz gibi, İsrail Başbakanı'nın son günleri yaklaşmakta.
SİYASET KARIŞIK, YA HALK?
İsraillileri sıklıkla sokaklarda Netanyahu karşıtı eylemlerde görsek de yapılan bir anketin sonuçlarını aktararak sözlerimize son verelim.
21-22 Mayıs tarihlerinde Maariv gazetesi tarafından Lazar Araştırma Şirketi ile gerçekleştirilen son anket sonuçlarına göre İsrail halkının yüzde 51'i, Gazze'deki soykırımın devam etmesinden yana.
Ordunun aşırıya kaçtığını düşünenlerin oranı yüzde 15.
İsrail ordusunun Gazzeli sivillere yönelik işlediği savaş suçları ise halkta yüzde 43 oranında kabul görüyor.
Hüseyin Akif Küçükal / Haber7
Yorumlar15