Ekrem İmamoğlu’nun lideri olduğu iddiasıyla başlatılan yolsuzluk soruşturmasında her gün yeni bir belge, bilgi, görüntü ve ses kaydı ortaya çıkarken Ekrem İmamoğlu’nu canhıraş bir biçimde savunanların elleri zayıfladıkça ilk günkü savunma şekli 19 Mart 2025’teki moduna geri dönüldü.

“Bu dava siyasidir.”

Bu cümle dışında söylenebilecek çok da fazla bir şey kalmadı.

İlk önce reklam panoları ihalesindeki yolsuzluklar ortaya çıktı.

İhale yapmak yerine ecrimisil uygulaması ile kamunun milyarlarca lira zarara uğratıldığı, üçüncü şahıslara haksız kazanç sağlandığı ve sağlanan haksız kazancın bir kısmının Ekrem İmamoğlu’nun ortağı ya da sahibi olduğu şirketlere aktarıldığı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaptığı soruşturma içerisinde MASAK raporları ile ortaya çıkarıldı. 

Bu haberler kamuya açık birçok mecrada da yayınlandı.

Ne dediler? 

“Bu dava siyasidir.”

Kameraların bantlandığı görüntüler ifşa oldu. 

“Çorba içerken bile kameralar korumalar tarafından bantlanır” dendi. 

Kameralara yansıyan bavul görüntüleri sonrası “İçinde ‘sinyal kesici’ var” dendi. 

Valizlerin içerisine konulan içi boş kutular, ‘jammer’ olarak gösterilmeye çalışıldı. 

Emniyet ve otel tarafından sinyal kesici kullanılmadığı tespit edildi. 

Baktılar ki olmuyor yine bunlar ‘siyasi’ dendi.

Ardından Kültür A.Ş.’deki Dijital Deneyim Müzesi konusu gündeme geldi. 

Kültür A.Ş.’nin Genel Müdürü Murat Abbas etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı oldu. 

Önce “Zaten Murat Abbas eski bir DJ (disk-jockey) sözüne itibar edilmemeli” dendi. 

Sonra ise yine ‘siyasi’…

2019-2024 dönemi arasında Ekrem İmamoğlu’nun üç danışmanından biri olan ve İBB iştiraklerini koordine ettiği ifade edilen, 2024 sonrasında da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde meclis üyesi ve İştirakler Komisyonu Başkanı yapılan Ertan Yıldız etkin pişmanlıktan yararlanmak için itirafçı olmak istedi. 

Bu isteğin İmamoğlu ve ekibinin savunmasını yapanlar tarafından öğrenilmesi sonrasında 11-17 Mayıs 2025 tarihleri arasında Ertan Yıldız’ın 37 farklı avukat tarafından 40’ın üzerinde ziyaret yaptığı ortaya çıktı. 

Yıldız’ın aile yakınlarına baskı uygulandığı iddia edildi.

Tutuklu yargılanırken bunları yapanların tutuksuz yargılama esnasında neler yapabileceğini sizin takdirinize bırakıyorum. 

Bu lafım “Tutuksuz yargılansın” diyenlere…

Devam edelim.

Ertan Yıldız, yurtdışına kaçırılan milyonlarca doların, rüşvet ve yolsuzluktan elde edilen gelirlerin kimler tarafından, nerelere taşındığını anlattı. 

İSTAÇ’ın yapması gereken hafriyat döküm sahaları işinin Ekrem İmamoğlu’na yakın olduğu iddia edilen Murat Gülibrahimoğlu tarafından yapıldığını ve Gülibrahimoğlu’nun gizli ortağının da Ekrem İmamoğlu olduğunu ifade etti.

Kamunun yıllık 200 milyon dolar zarara uğratıldığından bahsetti. 

Bunlara dair ne dendi? 

“Ertan Yıldız’ı savcılar hapiste çürümekle tehdit ediyor. O nedenle bu ifadeleri verdi” dendikten sonra o da CHP tarafından ‘hain’ ilan edildi. 

Hain ilan eden de daha bir yıl önce meclis üyesi adayı olarak isminin altına imza atan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik…

Aylık 300 bin gelir beyan eden Ertan Yıldız’ın da 6 yıldaki (2019-2025) hesap hareketliliği CHP’deki tepkisizliğe baktığımızda normal karşılanmış olmalı…

1 milyar 475 milyon lira (ortalama kur ile 75 milyon dolar) çok da şaşırılacak bir rakam olmasa gerek…

Bu gelişmelerden sonra dahi ‘dava siyasi’ demeye devam ediyorlar. 

KİPTAŞ dosyası ortaya çıktı…

Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kurt göz altına altındı. 

Ses kayıtlarında Ali Kurt’un açıkça “Bak şu gün fişi çekseler, 26 milyon zimmetim var. Kusura bakmayın da 'Risk almadın, sorumluluğa girmedin.' diyemezsin. Şu an fişi çekseler umarım aynı koğuşa düşeriz yani" dediği halde yine bu dava ‘siyasi’ denmeye devam ediliyor. 

Çünkü verebilecek bir cevapları yok. 

Özgür Özel, tutuklulara kefil olmuştu.

Bakalım kefaletinin arkasında ne kadar durabilecek?

Bu davaya siyasi denebilir denmesine de bunun için 86 milyonun gözüne tıpkı kameraları bantladıkları gibi ‘bant’ takmaları gerekiyor. 

Ferhat Murat / Haber7