Kimin yüzüne tükürmeli?
- GİRİŞ28.05.2025 08:38
- GÜNCELLEME29.05.2025 10:10
Gazetecilikte “-miş, -mış haberciliği” denilen bir tür var. “Ne türü” diye soracak olursanız, emin olun haber türü değil… Haber olmayan “şey” türü. Bu “şey”, dedikodu olabilir, asparagas olabilir, manipülasyon olabilir veya daha ötesi operasyon olabilir…. Ama asla “haber” olamaz.
Elinde külah, önüne gelene yargı dağıtan, canının istediğine “gazetecilik” unvanı verip istemediğine “trol” diye lakap takan bir tip var… Şişirilmiş egosu gözlerinden fışkırıyor, kibri paçalarından akıyor…
Ağzından çıkan ne derseniz? Aşağılama ve küfür çıkmadığı zamanlarda işte böylesi mişler, mışlar, böylesi operasyon kurşunları çıkıyor…
Kısa süre önce Özgür Özel’e lakap takıyordu. Şimdi de Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili bir şeyler uydurdu. Aslına bakarsanız en sevdiği şey CHP liderlerine bulaşmak. Hem prim yapıyor hem de iddiaya göre parasını veren ele hizmetini ifa ediyor.
Bunun erkek versiyonu vardı. Normal koşullarda bu tip tetikçilik işleri önce ona giderdi. Ama çok fazla yalana, operasyona karışınca… bir de tabi Haraçhane’den aldığı rüşvetler ortalığa saçılınca, şimdi eski itibarı yok, çekilecek tetikler için bu kadının parmağını kullanıyorlar.
Biri tutmuş, biri pişirmiş, biri yemiş hesabı… Bu hanım abla uyduruyor, başka bir “jetonlu” alıp üstüne küfrü basıyor… Bugüne dek Kılıçdaroğlu’na çok ağır laflar edilmişti de kimseler onursuz, haysiyetsiz demeye, daha da ileri gidip yüzüne tükürmeye kalkmamıştı…
Doğrusunu isterseniz bu ahlaksızlar adına biz utanıyoruz. Her zaman, herkese hakaret edebilecek derecede düşük bu insanlar, hala nasıl oluyor da “gazeteci”, “akademisyen” ve sair unvanların arkasına gizlenebiliyorlar anlayamıyoruz!
“Her zaman, herkese” dedik ama, cümleyi düzeltmekte fayda var. “Ekrem İmamoğlu dışında herkese küfür edebiliyorlar” demek lazım…
Peki neden böyle acaba?
Belki de bu sorunun yanıtı CHP’li Barış Yarkadaş’ın sözlerinde gizlidir. Yarkadaş’ın, küfürbazlara verdiği cevapta şu ifadeler geçiyor: “Yüzüne tükürülecek biri varsa kamu kaynağını yağmalayan ahlaksızlardır! Ve ondan beslenen senin gibileridir!”
Belediye kasasından yemlenen, ahlaksız, yüzüne tükürülecek besleme medya… Ben demiyorum, içerideki ilişkileri hepimizden iyi bilen biri, CHP’nin ağır abisi Barış Yarkadaş diyor…..
GERÇEKLİK İLE KAVGA EDEN SONUNDA KAYBEDER
Latincede pek sevdiğim bir özdeyiş var: “Vincit omnia veritas”, “gerçek (veya hakikat) her şeyin üzerindedir (veya her şeyi fetheder)” anlamına geliyor.
Tarih boyunca gerçekle kavga etmeye kalkanlar hep kaybetmişler. Bu sadece büyük siyasi olaylar için değil bireysel yaşamlarımız için de geçerli olan bir kural.
CHP’nin imza stantlarının kapanması, miting meydanlarının boşalması bana bu altın kuralı hatırlatıyor. Oysa işin en başından Özgür Özel’i uyarmıştık, “yolsuzluk, irtikap gibi suçlamalar çok ağır ithamlar, ortada ciddi suç şüphesi var, İmamoğlu kliğine bu kadar angaje olmayın, biraz mesafeli davranın ki hem siz hem partinin zarar görmesin” demiştik.
Özgür Bey bizi değil, şaibeli paralar ile satın alınan trolleri dinlemeyi tercih etti. Davayı inkar etmek, mahkemeleri tanımamak, savcıları tehdit etmek, delillere, ifadelere, itiraflara, şikayetlere göz yummak… Bu inkar hali, bir noktadan sonra kendi kitlesinde de şişkinlik yarattı.
Evet, bazen siyasi mücadele çizgisini yükseltmek maksadı ile her anlamda sertleşebilirsiniz. Ancak bunun kalıcı bir karşılığı olabilmesi için gerçeklik ile kavga etmemeniz gerekir. Gerçeklerle kavga ederek yürümeye kalkarsanız sonunda o gerçeklerin altında kalırsınız.
Türkiye’de yolsuzluk davaları geçmişte de mahkemelerde görüldü, bugün de öyle, yarın da yine mahkemelerde görülecek. Meydanlarda veya siyaset kulislerinde değil. Siz kafanızı kuma gömseniz de Türkiye’de bir anayasal düzen, ona bağlı mahkemeler, polis, siyaset ve devlet kurumu var. Mahkemeyi tanımıyorum derseniz, yasayı tanımıyorum derseniz, sadece kendi kendinizi yaktığınız ile kalırsınız. Toplumda bir karşılık bulamazsınız.
Gaffar Yakınca / Haber7
Yorumlar36