İtirafçı olanlar, olmayanları geçmek üzere…

Kamuoyunun henüz bilmediği başka süpriz itirafçılar da var. 

Önümüzdeki günlerde onları da yazarız…

Ali Nuhoğlu da itirafçı olduğuna göre birkaç hafta içerisinde Murat Ongun da itirafçı olursa şaşırmamak gerek…

Çünkü Ali Nuhoğlu’nun itirafçı olması çok önemli…

Suç örgütü iddiasıyla yargılamaları devam eden yapının en önemli isimleri arasında yer alıyor. 

Çokça konuşulan Sarıyer Emirgan’daki villalar, İSKİ, KİPTAŞ ve İSFALT’tan alınan ihaleler almasının yanı sıra Ekrem İmamoğlu ile doğrudan ilişki içerisinde olan Tuncay Yılmaz, Fatih Keleş ve Zafer Keleş ile sürekli olarak birlikte olan isimlerin başında yer alıyor. 

Ali Nuhoğlu’nun etkin pişmanlıktan yararlanmak üzere verdiği iki ifadeye ulaştım. 
İki ifadesindeki önemli bölümleri aynen aktarıyorum. 

İşte Ali Nuhoğlu’nun itirafları: 

“Öncelikle Sarıyer’de bulanan ve Güllüce Tarım üzerine almış olduğum iki villanın şirket ile beraber İmamoğlu İnşaat’a devri hususuna açıklık getirmek istiyorum. 2021 yılında hatırladığım kadarıyla bu villaların alınması hususunda yardımcı olmam için Ekrem İmamoğlu'nun bilgisi dahilinde Tuncay Yılmaz beni aradı, bana ‘Biz burayı Ekrem İmamoğlu'na almak istiyoruz şu anda nakit durumumuz buna uygun değil. Kendi gayrimenkullerimizi sattıktan sonrasında sizden bu villaları almış olduğunuz şirketi alarak devralacağız’ dedi. Ben de Tuncay Yılmaz'a şirketimin durumunun iyi olmadığını bunu şu aşamada satın alamayacağımı söyledim. Tuncay Yılmaz da bana ''İSKİ de olan alacaklarımdan ödeme çıkartılacağını bu suretle satın alabileceğimi söyledi. Bu süreçte benim İSKİ’de 500 milyon liraya yakın uzun zamandır alamadığım alacaklarım vardı. Şirketim nakit sıkışıklığından dolayı zor durumda olduğundan bu alacaklarımı alabilmek amacıyla bu teklifi kabul etmek zorunda kaldım. Tarafıma yapılan bir kısım ödeme ve öz kaynaklarım ile Sarıyer’de bulunan iki adet villayı kurmuş olduğum Güllüce Tarım AŞ.'ye aldım. Bu villaları satın almamdan devredene kadar ki süreç içerisinde bu villaların bulunduğu şirkete ilişkin tüm mali ve muhasebe, vergi işlemlerinin takibini İmamoğlu İnşaat’ın yetkilileri yürütmüştür. Bu şirketi ben 2024 yılının mart ayında İmamoğlu İnşaat'a devrettim”

İtirafların yer aldığı ifadedeki iddialar çok ilginç…

Nuhoğlu, Ekrem İmamoğlu’nun şirketi İmamoğlu İnşaat’ın Genel Müdürü Tuncay Yılmaz’ın nakit durumları müsait olmadığı için İmamoğlu adına Nuhoğlu’nun villaları almasını talep ettiğini söylüyor.

Villaların kendi şirketine alınmasına rağmen tüm işlemleri İmamoğlu İnşaat yetkililerinin yaptığını belirtiyor. 

Devam edelim…

Güncel değeri 50 milyon dolar değerindeki villaların devri ile ilgili kendisine 15 milyon lira ve Beylikdüzü’nde daire vereceklerine dair sözleşme yapıldığını iddia eden Ali Nuhoğlu, “Devirle alakalı bu süreçte 15 Milyon TL ve Beylikdüzü’nde 6+1 villa vereceklerine (toplamda 48 Milyon TL) ilişkin bir sözleşme yapıldı. Bu olayların basında çok tartışılması üzerine şubat ayı içeresinde formaliteden bir ek sözleşme ile 87 Milyon TL cari borç tanımı altında ne olduğu belirsiz ibare eklediler. Eğer bu para ödenmediği takdirde iki adet daha villanın verileceğine dair sözleşmenin kapsamını genişlettiler. Şirketin devrinden sonrasında toplam bedeli 15 Milyon lira olan 3 adet çek verildi. Söz konusu olayın meydana geliş şekli anlattığım gibidir. Güllüce Tarım benim üzerimdeyken söz konusu villalara yapılan yaklaşık 15 milyon liralık tadilat işleri de tarafımca karşılanmıştı. Bana verilen 15 milyonluk 3 adet çekte villalar benim üzerimdeyken yapmış olduğum tadilat masraflarıma ilişkindir. Tadilat yapan taşeronları da bize Tuncay Yılmaz yönlendirdi” ifadelerini kullandı. 

Ali Nuhoğlu’nun iddialarına göre tadilatları yapan firmaları dahi İmamoğlu İnşaat’ın Genel Müdürü Tuncay Yılmaz yönlendirmiş. 

Ali Nuhoğlu Emirgan’daki villa haberlerinin medyada yer alması sonrası daha yüksek bir satın alma işlemi gibi gözükmesi adına ödemenin zamanında yapılmaması durumunda rakamın 87 milyon liraya çıkacağı ek bir sözleşme yapıldığını söylüyor. 

Ancak ifadesinde yer alan bilgilere göre kendisine sadece 15 milyon lira ödeme yapılmış.
O rakam da tadilat için yapılan harcamaların bedeline tekabül ediyor.

ÖDEME ALABİLMEK İÇİN FATİH KELEŞ’E RÜŞVET

Ali Nuhoğlu, aldığı ihalelerde işleri yaptıktan sonra hak ediş alacaklarını alabilmek için Ekrem İmamoğlu’nun kasası olduğu iddia edilen Fatih Keleş’e ve kardeşine rüşvet verdiğini de itiraf ediyor.

Rüşvet vermediği dönemde hak ediş ödemelerinde ciddi sıkıntılar yaşadığını iddia eden Nuhoğlu, “Ben uzun yıllardır asfalt işleri ile uğraşmaktayım. Kendi şirketlerim üzerinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İSKİ ve bir kısım iştiraklerden birçok ihale aldım. Ben bu işleri yaptıktan sonrasında İBB’den ve iştiraklerden yapılan hak ediş ödemelerinde birçok sıkıntılar meydana gelmekteydi. Bu sıkıntıları sadece ben değil birçok müteahhit de yaşamaktaydı. Ödemelerimizi almak maksadıyla bize belli bir komisyon vermemiz hususu dayatıldı. Ben her ne kadar bu durumu başta kabullenmesem de ticari olarak zorlanmam neticesinde bana yapılan bu teklifi kabul etmek durumunda kaldım. Bu bahsetmiş olduğum görüşmeleri Fatih Keleş ile yapıyorduk. Yine bu ödeme trafiğini Ekrem İmamoğlu adına yöneten kişi Fatih Keleş'tir. Bu yapılan ödemeler Fatih Keleş'in kardeşi olan Zafer Keleş'e dolar cinsinden yapılmaktaydı. Tarafımdan temin edilen paralar şirketimin çalışanı olan E. E. tarafından kapalı poşetler içeresinde götürülmüştür. Çalışanlarım bu paraları hangi amaçla götürüldüğünü bilmemektedir. Ancak bu poşetleri götürdüklerine ilişkin sorulması halinde beyan vereceklerdir. Şu an tam hatırlamamakla beraber benden en az 5-6 kez ödeme aldılar. Bu paraların ne amaçla kullanıldığını bilmiyorum. Ancak anladığım kadarıyla kendi kurdukları sistemi bu şekilde temin ettikleri paralarla yürütmekteydiler ve sistemin devamlılığını sağlamaktaydılar. Bu ödemeler yapılan hak edişlerle paralel bir şekilde gerçekleşiyordu. Ben bu paraları kasamda her zaman sigorta amacıyla bulundurmuş olduğum paralar içerisinden gönderiyordum” dedi.
Rüşvetlerin dolar olarak ödendiği ifade ediliyor. 

Ali Nuhoğlu’nun ifadesinden anladığım kadarıyla tarihiyle her şeyi not almış. 
Fatih Keleş’e ve Zafer Keleş’e yapılan ödemeleri; tarihleri, ödeme tutarları ve yerleri ile anlatmış.

Nuhoğlu; 

“28/07/2022 tarihinde 640.000 dolar Zafer Keleş'e (Ben veya çalışanım O.K.D.) 
09/08/2022 tarihinde 700.000 dolar Zafer Keleş'e (Bankadan nakit çekilen paranın dekontu sunuldu, dosyaya alındı)

09/08/2022 tarihinde 466.000 dolar Zafer Keleş'e, 
09/08/2022 tarihinde 30.000 dolar Zafer Keleş'e teslim edilmiştir” şeklinde iddialarını ifadesinde geçirmiş.  

Belirttiği tarihlerdeki yapılan rüşvet ödemelerindeki paraların bankadan veya şirket kasasından alındığı tarihler olduğunu ve Fatih Keleş ve kardeşine tesliminin aynı gün ya da bir iki gün içerisinde yapıldığını ifade eden Nuhoğlu, HTS incelemesinde bu hususların göz önünde tutulması gerektiğini söyleyerek; “Bu paraları Aqua Florya'nın otoparkında veya Fatih Keleş'in Florya'da eski başkanlık konutu olarak bilinen ancak Fatih Keleş'in para tahsilatları için kullandığı ofise teslim edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Çalışanının ve rüşveti aldığı iddia edilen kişinin açık ismini ve telefon numarasını da savcılıktaki ifadesinde paylaşan Ali Nuhoğlu ifadesini şöyle sürdürdü:  

“Diğer çalışanım olan O.K.D. (05** *** ** **) numaralı GSM hattını kullanan) 
A**** isimli (05** *** ** **) numaralı GSM hattını kullanan şahsa 28/03/2024 tarihinde 1.500.000 dolar, A**** isimli (05** *** ** **) numaralı GSM hattını kullanan şahsa 02/08/2024 tarihinde 500.000 dolar, A**** isimli (05** *** ** **) numaralı GSM hattını kullanan şahsa 21/11/2024 tarihinde 1.000.000 dolar olarak paraları Zeytinburnu ilçesinde bulunan Çırpıcı Şantiyesi’nde teslim etti.”

Bu ifadede itiraf edilen 5 milyon dolar tutarında bir rüşvete şahit oluyoruz.
Her okuduğumuz ifadede dehşete kapılıyoruz. 
Daha neyi söylesin?

Sadece söylemekle de kalmıyor.

Evraklar sunuluyor, nokta atışı yerler de ifade ediliyor. 

Savcılık da alınan ifade sonrasında banka hareketleri, daraltılmış baz çakışması ve diğer belgeler ışığında tespitlerini yapıyor. 

Çember her geçen gün daralıyor. 

Ortaya kefalet koyan Özgür Özel’in psikolojisi de gün be gün bozuluyor. 

Dosyanın içi bomboş diyenler, sanki sadece CHP yaptı kıvamına geldi.

Önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak itirafçıları ben de sizler gibi merak ediyorum.  

DİPNOT: Etkin pişmanlıktan yararlanmak için itiraflarda bulunanların tutukluluk tedbirinin ev hapsi ya da adli kontrol şartına çevrilmesi nedeniyle ceza almayacakları yönünde bir algı oluşuyor. Ceza almayacakları doğru değil. Yargılama süreçleri devam ediyor.

Örgütün çözülmesine yardımcı oldukları için alacakları ceza miktarında indirim olabilir.

Ayrıca zaten itirafçıların iddiaları delillerle de sabitlendiği için tutuklu olmalarına ana gerekçelerden biri olan ‘delil karartma’ ihtimali de ortadan kalkmış oluyor.

Ferhat Murat / Haber7