İsrail yıkılıyor mu?

  • GİRİŞ17.06.2025 08:22
  • GÜNCELLEME17.06.2025 08:22

Bundan 1 yıl 8 ay önce…

İsrail Terör Örgütü, arkasına başta ABD olmak üzere yedi düvelin alçak güçlerini alarak küçücük Gazze’ye saldırdığında…

Hemen herkes işi en geç birkaç ayda bitireceğini düşünüyordu…

Karadan ilerlemenin havadan bomba yağdırmak kadar kolay olmadığını, İsrail’in kara harekâtına giriştiğinde çok zorlanacağını belirten uzmanlar bile bu süreyi en fazla beş, altı aya kadar uzatabiliyordu.

Zira…

İki taraf arasında çok çok büyük güç farkı vardı.

Hamas- El Kassam Tugayları ve Gazze Halkı ne kadar direnirse dirensinler, bu iş çok da uzun sürmezdi.

İsrail Terör Örgütü’nün saldırılarının başladığı günlerde…

 Birisi size, “Gazze neredeyse tamamen yalnız bırakılacak. İslâm Dünyası denilen kınamalardan pek de fazla öteye gidemeyecek. İsrail Terör Örgütü, diğer terörist devletlerle birlikte saldırdıkça saldıracak. Şehit sayısı, 10 bin, 20 bin, 30 bin, 50 bin, 70 bin… Böyle artıp gidecek…

Oradaki insanlar açlığa, susuzluğa mahkûm edilecek…

Hastaneler tamamen vurulmuş olacak…

 Ve bütün bunlara rağmen, Gazze’liler 1 yıl 8 ay sonra bile inançlarını, dirençlerini kaybetmeden direnişe devam edecek, asla yenilmeyecek!” deseydi, nasıl bir karşılık verirdiniz?

Doğrusu, ben İslam Dünyası denilenin acze düşeceğini, bu âlemdeki pek çok ülkenin ve liderin Gazzelilerin başına gelecekleri önemsemeyeceğini…

Türkiye’nin bu süreçte en aktif, en etkili ülke olacağını…

Böyle olmakla birlikte,  onun da hamlelerinin sonuç almaya yetmeyeceğini tahmin ediyordum ama Gazze’nin bu kadar uzun süre dayanabileceğini zannetmiyordum.

Elimdeki veriler bunu göstermiyordu.

Siyonizm’in Basel’deki Birinci Siyonist Kongre’den bu yana, 130 yıl boyunca hemen her söylediğini yapmasına, plânlarının tıkır tıkır işlemesine baktığımda, Gazze’nin en fazla bir sene sonra tamamen teslim olmak mecburiyetinde kalacağını düşünüyordum.

Gazze’deki Kahraman Müslümanlar,  aralarında benim de bulunduğum “güç dengelerine” fazla odaklanmış milyarlarca insanı yanılttı.

Rabbimizin,

“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin, eğer inanmışsanız en üstün olan sizsiniz!” hükmüne teslim olduğumuzda…

Cenab-ı Hak’tan başka “Kadir-i Mutlak” olmadığına tam mânâsıyla iman ettiğimizde, gücümüzün kaç milyona, kaç milyara katlanacağını gösterdi Gazzeli bize.

Gazzeli şehit oldu, gazi oldu, aç kaldı susuz kaldı, yollarda vuruldu ama en ufak bir “yılgınlık” görüntüsü vermedi.

Yolundan milim sapmadı.

Kimsenin malına el uzatmadı.

Elindeki bir dilim bayat ekmeği paylaşmaktan geri durmadı.

Batı’nın soysuzları, pandemi-plândemi döneminde tuvalet kâğıdı için bile birbirlerini gırtlaklarken, Gazzeli açlığın pençesindeyken gönül tokluğunun en güzel misallerini verdi.

Bizler, nice nimetin nankörleri…

Gazzeli sabır ve şükür abidesi.

“Resulüm;

Sen şimdi sabret!

Allah’ın vaadi elbette gerçektir. Bu gerçeğe tam ve kesin imanı olmayanların tavırları sakın seni telaşlandırıp, gevşekliğe, tedirginliğe sürüklemesin.”

Amenna ve Saddakna!

Onlar işitti ve itaat etti.

Ve Rabbim hepsine zaferi nasip etti.

*

-Bunca Müslüman ölmüş, bunca Müslüman sakat kalmış, bunca hayat yok olmuş…

-Bunun neresi zafer?

*

Bunları söyleyenlerin üzerlerine biraz gitseniz, Çanakkale Zaferi için de böyle şeyler diyeceklerdir.

“Çanakkale geçilmedi mi yani?”ler üzerinden ne maneviyat kırıcı kılçıklar atacaklardır.

Bunlar…

 Çanakkale Destanı’nı yazan kahramanlarımızın yarınlara ne büyük bir miras bıraktığını…

Merhum istiklâl Şairimiz’e “Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber!” dedirten aşkın ne büyük bir hazine olduğunu nasıl idrak edecekler?

*

Biz, buralarda, dünyadaki güç dengelerine bakarak…

 Onun bunun parasına  puluna, silahına, şeytanlıklarının yamanlığına bakarak “ümitsizlik” deryasına düşebiliyoruz.

Gazzeli Müslüman, bize “Gittiğiniz yol yol değil. Titreyiniz  ve kendinize geliniz!” diye sesleniyor.

Gazzeli Müslüman, kendilerine o toprakları bırakıp gitmeyi tavsiye eden kalbi bozuk tiplere de tokat üstüne tokat indiriyor!

*

Bugünlerde…

İsrail’in başına füzeler yağıyor…

Demir Kubbe 7 Ekim’de delinmişti, şimdilerde kevgire dönmüş halde…

Terör Örgütü İsrail,  bu “savaştan” da sözde galip çıkabilir.

İran, bu hücumları uzun süre devam ettiremeyebilir.

Lâkin…

Her ne olursa olsun, “Siyonistler asla yenilemezler!” ezberine zerre itibar yok bundan sonra…

Her Müslüman’ın aklında, kalbinde “İsrail’i Akdeniz’in derinliklerine gömmek hiç de hayal değil!” gerçeği var artık.

İsrail Terör Örgütü’nü savunmak, bu alçak soykırımcıya kol kanat germek her geçen gün daha zor olacaktır, ABD ve diğerleri için...

Hiç şüphesiz;

Cami duvarına pislemenin bedelini çok kötü ödeyecektir İsrail Terör Örgütü!

Bunun güçlü işaretlerini görüyorsunuzdur mutlaka.

Serdar Arseven / Haber7

Yorumlar46

  • İbrahim 1 saat önce Şikayet Et
    Ha şöyle Helal olsun.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Murat akbulut 1 saat önce Şikayet Et
    Gönlümüze şu serptin sagolasin Serdar bey kardeşim
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Adil 1 saat önce Şikayet Et
    Bizim içimizdeki kravatlı mossadcılar seceresi bozuklar kelli felli iş adamıyım vsvs görünümlüler savaş halinda israilin safında elindeki malı mülkü silah olarak bize dogrultacaklar .mutlak ayıklanmalı
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Müslüman 1 saat önce Şikayet Et
    Mükemmel bir yazı olmuş. Allah razı olsun.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • misafir 2 saat önce Şikayet Et
    böyle iyimserlik hangi vitaminle oluyor bilmiyorum. Siyonizm 200 yıldır sürekli çıkışta Müslümanlarda sürekli çöküşte. Yine de ümitvarız. Çünkü Müslümanız.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Gazze 1 saat önce Şikayet Et
    Hakiki iman vitaminiyle oluyor. Her gecenin sabahı her kışın baharı elbet vardır. Vaadi İlahi varsa istikbal de en gür seda islamın sedası olacaktır. Ömrümüz varsa göreceğiz çok uzak değil artık...
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat