Yıkılasın İsrail!..

  • GİRİŞ17.06.2025 08:21
  • GÜNCELLEME17.06.2025 08:21

Kendi ülkesini bile ateşe atmaktan çekinmeyen bir psikopatla karşı karşıyayız.

İsrail başbakanı Netanyahu’dan söz ediyorum.

Bütünüyle kandan, ölümden, zulümden ve insaniyet düşmanlığından besleniyor.

Hayatla olan yegâne bağı, toplu katliam ve soykırım yapmak.

Böylesine sadist, böylesine vahşi böylesine canavar, hülasa tarihte benzeri nadir görülen bir insanımsı…

Bu azılı katil, bölgeyi topyekûn savaşa sokmakta kararlı adeta…

Bundan 5 gün önce yani İsrail’in İran’a saldırısına saatler kala İsrail parlamentosunda bir oylama yapıldı.

Oylamanın konusu, muhalefet partilerinin meclisin feshi için verdiği yasa tasarısıydı.

Netanyahu hükumetinin düşmesi ve meclisin topyekûn feshi işten bile değildi lakin son anda yapılan pazarlıklar sonuç verdi ve 4 kişinin karar değiştirmesi ile meclisin feshi reddedildi.

Bu ve buna benzer teşebbüsler öteden beri var.

Bir kez daha direkten dönen Netanyahu, İran’la savaş başlatarak bu sorunu ertelemeye çalışıyor ve doğrusunu isterseniz bunu başarıyor da…

İşte İran’a saldırı bu hengâmede vuku buldu.

Sabahın erken saatlerinde, İran’daki füze rampaları ve savunma sistemleri, MOSSAD ajanların kontrolündeki kamikaze SİHA’lar ile imha edildi.

İran içerisinden gerçekleştirilen bu saldırı, mezkûr saldırı ile sınırlı değildi kuşkusuz.

İran’ın hava kuvvetleri komutanı ve üst düzey kurmayları da içerideki ajanların sağladığı istihbarat vesilesiyle öldürülmüştü.

Bu, İran için ciddi bir yıkımdı ve zaten o günün akşamına kadar kendilerine gelemediler. 

İran açısından panik halinin hüküm sürdüğü bu süreçte de hava saldırısı başlatarak yıkımın boyutunu büyüttüler.

İran toparlanıp karşı saldırıya geçinceye kadar olan olmuştu aslında.

İsrail, Amerika’ya saldırı ile ilgili haber vermişti ama bu, izin almaktan ziyade bir ‘bilgilendirme’ idi.

Emrivaki de diyebileceğimiz bu bilgilendirmenin amacı, İran’ın muhtemel karşı saldırında Amerika’nın desteğini yanında görmekti.

Nitekim öyle de oldu ve Amerika, savaş gemilerini bölgeye doğru yönlendirdiğini açıkladı.

Gerek Amerika ve gerekse başta Almanya ve İngiltere olmak üzere tüm batı ülkeleri açıkça deklare etmeseler bile İsrail’e destek çıkmakta gecikmediler. 

İran’ın misilleme yapmaya bile takatinin olmadığı saatlerde şu gerçek bütünüyle tebeyyün etmişti.

MOSSAD en mahrem noktalara kadar sızmış ve saldırının en can alıcı kısmı İran topraklarında vuku bulmuştu. Bu da sadece dış güvenlik değil, iç güvelik olgusunun kevgire döndüğü anlamına geliyordu ki, meselenin en vahim ve trajik yönü buydu doğrusu…

Hatırlarsınız, bundan kısa bir süre önce Ukrayna Rusya içlerine sızmış ve tırlara yüklediği dronlar ile Rusya’nın en stratejik askeri üslerini adeta yerle bir etmişti.

Bu saldırıda da batılı ülkelerin Ukrayna’ya sağladığı istihbarat ve lojistik destek, hadisenin belirleyici ana faktörü idi elbette. 

Rusya’nın ardından İran’ın da tabir caiz ise gafil avlanması, her iki güçlü addedilen devletin aslında “kâğıttan kaplan” olacağı kuşkusunu güçlendirmişti doğal olarak.

Her ikisi için de vahamet boyutunu aşan bir zaaf söz konusuydu ve bu durum her ikisi için de kabul edilemez denli büyük bir acziyet anlamına geliyordu.

Meselenin tam bu noktasında şu hususu hatırlamakta sanırım fayda var.

Bundan çok değil 6 ay önce devrimciler, karayı İran’ın havayı Rusya’nın kontrol ettiği Suriye’de bu her iki sözde süper gücü sürklase etmiş ve bunlara ciddi bir yenilgi yaşatmıştı.

Gerçekleşen bu son hadiseler açıkça gösteriyor ki, eski savaş konsepti iflas etmiştir ve bu 2 ülkenin o günkü yenilgisi, kesinlikle tesadüf değildir.

Özellikle İran’ın Türkiye’ye alan bırakmamak için Suriye bataklığına bile isteye girdiğini ve neredeyse 1 milyona yakın mazlum ve masum insanın katlinden sorumlu olduğu gerçeğini dikkate aldığımızda da görünen şudur.

İran, bu süreçte ciddi anlamda zayıflamış ve bu zayıflamanın bedelini de ağır bir biçimde ödemeye başlamıştır.

İçimizi acıtan, katil, soykırımcı ve aşağılık İsrail devleti eliyle bu bedeli ödüyor olması...    

Calibi dikkat bir husus daha var.

İsrail İran’a saldırırken İran’ın işbirliği yaptığı ülkelerin hiçbirinden en küçük bir destek bile gelmedi.

İran’ın Hindistan, Ermenistan, Rusya, Çin ve Hizbullah ile işbirlikleri herkes tarafından biliniyorken bu ülkeler, İran’ın büyük bir şok ve panik yaşadığı o ilk günde hepsi kulaklarının üzerine yattı. Öyle ki, Hizbullah bile bu savaşa karışmayacağını ilan etti.

Bunun yanında ne odu dersiniz?

Türkiye, İran’ın tüm Türkiye karşıtı eylemlerine rağmen İsrail saldırısını en sert dille telin etti…

Bütün dünya bu aşağılık saldırıyı izlerken Cumhurbaşkanı Erdoğan bölge ülkeleri liderleriyle baş döndürücü bir diplomasi trafiği gerçekleştirdi ve ABD başkanı Trump’la sorunun çözümü ve barış sağlanabilmesi için 2 kes görüştü.

Her ne kadar Rusya ve Çin üçüncü günden sonra harekete geçtiyse de İran için yıkım yaşanan saatlerde kıllarını bile kıpırdatmadılar. 

Saldırının ertesi günü bir nebze de olsa kendini toparlayan İran misillemede bulundu ve her zamanki “görsel şov” yerine İsrail’in ciddi anlamda canını yakacak işler yaptı.

Tüm dünya Müslümanlarını ve mazlumlarını heyecanlandıran ve tabir caiz ise sevince boğan alevlerin göklere yükseldiği Telaviv görüntüleri az şey değildi doğrusu…

Sözün tam bu noktasında şu gerçeği bir kez daha hatırlatmakta fayda var.

İsrail’de ‘sivil’ yoktur ve dolayısıyla ‘sivil yerleşim bölgesi’ de yoktur. Çünkü İsrail’deki her fert ya muvazzaf ya da Türkçedeki ifadesiyle ‘sefer görev emirli’ askerdir!

Bununla birlikte bütün Filistin’in bu aşağılık topluluk tarafından işgal edildiği gerçeğini de nazara aldığımızda, “sivil yerleşim bölgesi” iddiasının kocaman bir yalandan ibaret olduğu açıkça görülecektir.

İkinci günün sonunda İran psikolojik üstünlüğü ele aldı fakat sonrasında yine İran içinden suikastlar ve ardından gelen hava saldırıları neticesinde kaotik durumuna geri döndü.

Üçüncü gün ve sonrasında özellikle de geceden itibaren İran’ın gönderdiği füzeler önceki isabetli atışların tesadüf olmadığını gösterdi ve bu durum, karşılıklı olarak devam etmekte…

Şimdiye kadar bariz bir yenilgi havası estirmeyen İran için bundan sonrası biraz daha zor geçecek gibi görünüyor.

Geçmişte yaptığı çok ciddi hatta ihanet diye nitelendirilebilecek yanlışlarına rağmen, gönlümüz ve dualarımız İran’ın başarılı olmasından yana.

Zira hususi anlamda mazlum Müslümanların ve genel anlamda da tüm dünyanın başına bela olan aşağılık, soykırımcı ve katil İsrail devletinin yerle bir olmasına sağlayacak her girişim, insanidir ve İslamidir!

Bu bağlamda, en üst düzeyden en aşağıdaki ferde kadar yapılabilecek ne varsa behemehal yapılmalı ve bu insanlık düşmanı aşağılık katiller saf dışı bırakılmalıdır!

Yazıyı mühim bir notla bitirmek istiyorum.

İran’ı şoka sokan ve çok ciddi bir yara almasına neden olan husus, içerideki işbirlikçilerdi. 

Diğer bir deyişle MOSSAD ajanları, İran’ın en mahrem yerlerini bile yolgeçen hanı yapmış maalesef.

Şurası unutulmamalıdır ki, Türkiye’de de İsrail’e, bırakın maaşlı ajanı, gönüllü olarak istihbarat sağlayacak hatırı sayılır bir kitle vardır.

Bu gerçeği hatırda tutarak asla büyük konuşmamak lazımdır.

Yapılması gereken derhal ve acilen önlem almaktır elbette.

Bu meyanda, Türk vatandaşı olup da İsrail’de askerlik yapan kişilerin ciddi bir tehlike arz ettiği ve bu kritik süreçte anılan hususun teşrih masasına yatırılması gerektiği, artık tartışılmaz bir hakikattir!

Bu işin şakasının olmadığını İran hadisesi vesilesiyle bir kez daha ‘aynel yakin’ gördük…

Nihat Nasır / Haber7

 

Yorumlar34

  • Kaan 3 saat önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık yazınız yine çok önemli tespitler içeriyor
    Cevapla
  • Yaşlı Kurt 4 saat önce Şikayet Et
    Bu netanyahudi meselesi değil. Hala anlamadınızmı….
    Cevapla
  • Empati 5 saat önce Şikayet Et
    İrandan bakınca da Türkiye onun çıkarlarını baltalıyor. Bırakın artık bu işleri.
    Cevapla
  • vatandaş 5 saat önce Şikayet Et
    içimizdeki yahudilere yahudi severlere düşman sevenlere zalimlere araka çıkan ses çıkarmayan hainlere her zaman her yerde dikkat etmek gerek...
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • mevhibe inal 5 saat önce Şikayet Et
    Müslümanları Etnik-Mezhep bölen Siyonizmdir. Osmanlı bu tuzakla yıkıldı. Irak işgalcisi NeoConlar "Irak'ı işgal etmeseydik İslam Birliği kurulacaktı" dedi. Suriye ve Hizbullah "Haması desteklerseniz karşılığını görürsünüz" diye tehdit edildi. Aklımızı başımıza alıp Bölge Ülkeleri ile Birleşmeliyiz.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat