İran içeriden çürütülmüş aman dikkat
- GİRİŞ20.06.2025 09:07
- GÜNCELLEME20.06.2025 09:07
İsrail’in İran’a yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, komuta kademesinin en üst düzey isimlerinin ve bilim insanlarının etkisiz hale getirilmesi devletlerin içindeki sızıntıların nasıl sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha çok net biçimde karşımıza çıkardı.
İsrail’in saldırılarının İran’ın içerisinden bir destek olmadan gerçekleşmesinin asla mümkün olamayacağını belirtelim.
Helikopteri düşürülen Reisi’nin ölümü sonrasında alarm seviyesini çok daha yukarı çıkarması beklenen İran, buradan ders almamış olacak ki; Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye’nin de suikasta uğramasının önüne geçemedi.
İsrail, Haniye Suikasti’ndeki benzer yöntemleri bu sefer İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Muhammed Rıza Bakıri, Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Hüseyin Selami, Hatam el-Anbiya Karargâhı Komutanı Gülam Ali Reşid, Devrim Muhafızları Hava ve Uzay Kuvvetleri Komutanı Amir Ali Hacızade’yi etkisiz hale getirmeyi başardı.
16 Haziran’da Tahran’a düzenlenen saldırıda üst düzey komutan Ali Şadmani ve Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kani’nin öldürüldüğü İsrail tarafından iddia edilse de İran bu bilgileri henüz teyit etmedi.
İsrail’in saldırılarında aralarında İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Feridun Abbasi’nin, Nükleer Bilim ve Teknoloji Araştırma Enstitüsü Başkanı Seyid Amir Hüseyin Fıkhi’nin ve İslami Azad Üniversitesi Rektörü ve Nükleer Bilim İnsanı Muhammed Mehdi Tehranchi’nin de yer aldığı çok önemli nükleer bilim insanlarının da saldırılar sonrasında katil İsrail tarafından öldürüldüğü netleşti.
İran, Genelkurmay Başkanı’nı yakın zamanda başından geçen olaylar sonrasında koruyamıyorsa kendi içerisinde İsrail ile iş birliği yapanların olduğunu net biçimde görmesi gerekir.
Muhtemelen nokta atışı şekilde gerçekleştirilen suikastlarda hayatını kaybeden isimleri en yakınları satmıştır.
Ve bu hazırlığın kısa zamanda gerçekleşmesi mümkün olamaz.
Uzunca bir süredir planlanmış, zamanı beklenmiş bir saldırı olduğu aşikâr…
Aslında en yakınlarına güvenmenin bedeli…
Buradan sadece İran’ın değil, Türkiye de dahil olmak üzere tüm ülkelerin çıkarması gereken ciddi dersler var.
Türkiye, içindeki hainleri temizlememiş olsaydı nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olabileceğini şöyle bir düşünelim.
15 Temmuz 2016’da İran’dakine benzer şekilde önceden planlanan ve zamanını bekleyen saldırıların düşmanın arzu ettiği şekilde bitmemesi milletin feraseti ve siyasi iradenin kararlılığıyla birlikte gerçekleşti.
İran’da yaşananlar hiçbir zaman rehavete kapılmamak gerekliliğini de somut bir biçimde ortaya koyuyor.
İstihbari konularda çok dikkatli olunması gerekliliğini, en ufak ihmallerin içeride çürümenin başlangıcı olabileceği unutulmamalı…
Geçen yazıda da yazdım.
İsrail’in içinde Amerika’nın Patriot Sistemi’nin de bulunduğu çok katmanlı hava savunma sisteminin saldırılarda büyük bir fiyasko yarattığı da net bir biçimde karşımızda duruyor.
Bu nedenle yerli ve millî hava savunma sistemimiz Çelik Kubbe’nin temelini oluşturan KORKUT, SUNGUR, HİSAR-A+, HİSAR-O+ ve SİPER Ürün-1 gibi sistemler envantere girmiş ve kısmi bir savunma şemsiyesi oluşturulmuş olsa da sistemin tam kapasite çalışması için SİPER-2 ve SİPER-3 gibi daha uzun menzilli ve gelişmiş sistemlerin geliştirme ve test süreçlerinin tamamlanması gerekiyor.
Çelik Kubbe’yi acil bir biçimde aktif hale getirmek, süreyi kısaltmak Türkiye’ye hem büyük bir güç katacak hem de bu noktadaki özgüvenini katlayacak.
Rusya’dan alınan S400’lerin de aktif olduğunu belirtmiş olalım…
Caydırıcı olmanın gücünün artık kendi kendine yetebilirlikten geçtiğini unutmamakta fayda var.
Ve tabi ki İsrail İran Savaşı’nda çıkarılacak en önemli derslerden biri de 1 Ekim 2024’ten bu yana yapılan ‘iç cephe’ vurgusu…
İç cepheyi sağlam tutmak çok önemli…
İç cephe bizim bağışıklık sistemimizdir.
Eğer güçlü olursa dışarıdan vücuda girmek isteyen virüsler kendilerine alan bulamaz ve yaşayamaz.
Ancak zayıflatılırsa orada büyüyen zararlı bakteriler ve virüsler kendilerine alan bulur ve bizi hasta edebilir.
Çok dikkatli olmak ve unutmamak gerek; “Biz bize yeteriz ve bizim kardeşlerimiz dışında dostumuz da yok…”
Kardeşlerimizin de bize ağabeylik yapacak durumu yok…
BU SEFER BELEDİYE RADARA YAKALANMIŞ
Elektronik posta kutuma basın bülteni düşünce önce bir şaşırdım.
“Acaba radar cezası mı geldi?” diye bir endişe ile açtım elektronik postayı…
Meğerse Darıca Belediyesi ‘Vatandaş Radarı’ diye bir uygulama başlatmış onun duyurusu imiş…
Darıca Belediyesi, vatandaş katılımını esas alarak dikkat çekici bir projeyi hayata geçirmiş.
Şehrin meydanları, durakları ve merkezi geçiş noktaları “Vatandaş Radarı” levhalarıyla donatılmış.
“Söz sende Darıcalı! Radar sizde, hizmet mercek altında!” sloganıyla hazırlanan projeye, vatandaşlar levhalar üzerindeki karekodları okutarak katılabiliyor ve belediye hizmetlerini değerlendiriyormuş.
Tıpkı hız yapan araçları tespit eden radarlar gibi, bu radar da belediye hizmetlerinin nerede yavaşladığını ve nerede hız kazandığını vatandaşın geri bildirimiyle ortaya koymak için tasarlanmış.
Belediyenin ulaşım, temizlik, çevre düzeni, parklar, sosyal hizmetler ve belediye ile iletişim gibi konularda vatandaşların değerlendirmeleri sürekli olarak alınacakmış.
Mobil uyumlu olarak tasarlanan sistem, her yaş grubundan vatandaşın kolayca erişip değerlendirme yapabileceği bir yapıya sahip olarak da tasarlanmış.
Güzel bir iş, vatandaşın memnuniyetini önemseyen tüm belediye başkanlarına örnek olması açısından yazmak istedim.
Keşke İBB de 6 yıl önce böyle ya da benzer bir uygulamayı hayata geçirmiş olsaydı da milletin gerçek sorunlarını tespit edip, kamu imkanlarını ihtiyaçlar doğrultusunda kullanabilmiş olsaydı.
Gerçi iş yapmak isteyen bu uygulamaları önemser, ayrı mesele…
Bugün öğrenciler karne alacak.
Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık bakalım vatandaştan geçer not alabilecek mi?
Ferhat Murat / Haber7
Yorumlar28