Neden Terörsüz Türkiye?

  • GİRİŞ21.07.2025 09:09
  • GÜNCELLEME21.07.2025 09:09

Türkiye, yakın tarihinin en ağır yüklerinden biri olan terör prangasından kurtulma çabasındadır. Bu çaba, güvenlik güçlerinin büyük başarısının, toplumsal dokuda, ekonomik kalkınmada, psikolojik dirençte ve uluslararası itibar sahasında da sürdürülmesi çabasıdır.

Terörün gündemin ağırlığını teşkil ettiği yarım asra yaklaşan dönemde, bu prangalar milleti maddi ve manevi olarak yaralamış, kalkınma hamlelerini geciktirmiş, ülkenin enerjisinin içerideki güvenlik problemlerine yönlendirilmesine yol açmıştır.

Türkiye’nin yeni yüzyıl vizyonunda kendine biçtiği “lider ülke, kutupbaşı ülke” rolü, ulaşmak istediği “Türkiye Yüzyılı” hedefi yalnızca ekonomik veya askeri kapasite artışıyla değil, iç barış ve güvenliğin temini, toplumsal huzurun ve adaletin tesisiyle mümkündür. Bu nedenle terörsüz bir Türkiye inşa etmek, “iç cephenin tahkimi” bir tercih değil, stratejik ve tarihî bir zorunluluktur.

Terörsüz Türkiye hedefi, 15 Temmuz gecesi milletin ortaya koyduğu iradenin devamı niteliğindedir.

O gece, terörün en ağır tezahürü olan darbe teşebbüsüne karşı milyonlarca insan sokağa çıkarak bir darbenin akamete uğratılmasını sağlamış; aynı zamanda millet iradesinin bir daha gasp edilemeyeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir.

Darbe girişimi, terörün silahlı bir tehdit olduğu gibi, ideolojik, psikolojik ve sosyolojik alanlarda da mücadele edilmesi gereken çok boyutlu bir mesele olduğunu göstermiştir. 

15 Temmuz sonrası arınma ve iyileşme süreci, terörün her türlüsüne karşı topyekûn bir toplumsal mutabakatın oluştuğu kritik bir eşiği temsil eder. Bu mutabakatı kalıcı hale getirmenin yolu, Türkiye’yi terörden arındırmaktan geçmektedir.

Terörle mücadele sürecinde elbette en ağır bedelleri şehit ve gazi aileleri ödemiştir. Her şehit ateşi, düştüğü ocağın yanında, toplumun hafızasına da derin, yakıcı bir bir acı ateş olarak kazınmıştır. Şehitlerin geride bıraktığı aileler, ekonomik, psikolojik ve sosyal boyutta ağır bir yükle baş başa kalmış; gaziler ise hayatlarının geri kalanında hem bedensel hem ruhsal yaralarla mücadele etmek zorunda olmuştur.

Terörsüz bir Türkiye inşası, bu ailelerin yaşadığı acıların yeni nesiller tarafından yaşanmamasını sağlamak, şehitlerin emanetine sahip çıkmak ve gazilerin fedakârlıklarının boşa gitmediğini göstermek açısından ahlaki bir sorumluluktur. Çünkü terör, yalnızca can almakla kalmaz; geride kalanların yaşam enerjisini, umutlarını ve geleceğe dair beklentilerini de törpüler.

Terörün sona ermesi, şehitlerin aziz hatırasına saygının en somut göstergesi olacak, gazilerin fedakârlıklarının kalıcı barışa dönüşmesini sağlayacaktır.

Bu hedefin gerçekleştirilmesi, yalnızca iktidarın veya güvenlik bürokrasisinin değil, topyekûn bir milletin ve tüm siyasî aktörlerin ortak sorumluluğudur. 

Terörle mücadele, siyasetin günlük tartışmalarına kurban edilemeyecek kadar hayati bir meseledir.

Muhalefetin terörsüz Türkiye vizyonuna katılımı, komisyon çalışmalarında yer alması ve katkısı siyasetin millete karşı sorumluluk bilinciyle hareket ettiğinin göstergesi olacaktır.

Terör, siyasî farklılıkların üzerinde bir millî güvenlik problemidir; dolayısıyla siyasî partilerin bu konuda ortak bir duruş sergilemesi, hem milletin huzur arzusuna karşı saygının bir gereği hem de toplumsal dayanışmayı pekiştiren bir tavırdır.

Muhalefetin bu hedefe kayıtsız kalması veya terörle mücadeleyi araçsallaştırmaya yönelik tutumlar sergilemesi ise ülkenin geleceği açısından sorumluluktan kaçmak anlamına gelecektir. Çünkü terörün bitmesi, ülkenin kalkınmasının, toplumun huzurunun, milletin birlik ve dirliğinin önündeki en büyük engelin kaldırılması demektir.

Geçmiş elli yıllık süreçte Türkiye, terör nedeniyle yüz milyarlarca dolarlık ekonomik kayba uğramış, on binlerce gencini şehit vermiş, kırsal alanların boşalması ve şehirlerin plansız büyümesi gibi demografik problemlerle yüzleşmiş, yatırımlar güvenlik endişesi nedeniyle aksatılmış, sınır bölgelerinde ticaret imkânları sınırlanmış, toplumsal psikolojide derin yaralar açılmıştır. Bu kayıplar, milletin geleceğe dair güven duygusunu zedelemiş, kalkınma potansiyelini sınırlandırmış ve toplumsal dayanışmayı aşındırmıştır.

Buna karşılık terörsüz bir Türkiye inşa edilebilirse, önümüzdeki yıllar içinde ekonomik, sosyal, siyasi ve psikolojik alanlarda büyük bir iyileşme süreci yaşanacaktır.

Güvenlik kaygılarının ortadan kalkması, yatırım ortamını güçlendirecek; tarım ve hayvancılık canlanacak; sınır ticareti gelişecek; şehirlerin planlı büyümesi mümkün hale gelecektir.

Gençlerin terör örgütlerinin ideolojik istismar alanlarından uzak tutulması, eğitim ve üretim süreçlerine katılımlarını artıracak; toplumsal barışın tesis edilmesi, kuşaklar arası güven bağını güçlendirecektir.

Şehirlerde terör saldırısı korkusu olmadan yaşamın devam etmesi, toplumun ortak alanlarda kaygısız bir şekilde buluşabilmesini sağlayacak; terörsüz bir ortamda büyüyen nesiller, devletine ve milletine aidiyet duygusu yüksek, üretken ve özgüvenli bireyler olarak yetişecektir.

Uluslararası alanda ise terörsüz bir Türkiye, küresel diplomaside daha bağımsız ve etkin bir aktör haline gelecektir.

Terör, hedef ülkelere karşı uluslararası şantaj aracı olarak kullanılmakta; dış baskılar terör üzerinden şekillendirilmektedir. Terörün ortadan kaldırılması, Türkiye’nin dış politikasını daha cesur ve ilkeli bir zeminde yürütmesine, enerji hatlarının ve ticaret yollarının güvenliğini temin etmesine imkân sağlayacaktır.

Terörsüz Türkiye’ye ulaşılması, Türkiye’nin bölgesinde istikrar üreten bir güç haline gelmesine katkı sunacak, Türkiye Yüzyılı vizyonunu güvenlik ve kalkınma zemininde pekiştirecektir.

Tüm bu sebeplerle, terörsüz Türkiye, bir güvenlik politikası olduğu gibi; ekonomik kalkınmanın, toplumsal barışın, uluslararası etkinliğin ve tarihî sorumluluğun bir gereğidir.

Bu, milletin fedakârlıkları, devletin kararlılığı ve siyasetin sorumluluk bilinciyle ete kemiğe bürünebilecek bir hedeftir.

Türkiye’nin terör belasından arındırılması, milletin kaybettiği canların, ertelenen hayallerin ve yitirilen fırsatların telafisi olacaktır.

Ve bu hedef, Türkiye’yi daha güvenli, adil, müreffeh, ve güçlü bir ülke haline getirecektir.

Prof. Dr. Zakir Avşar / Haber7

Yorumlar4

  • TC vatandaşı 5 saat önce Şikayet Et
    TÜRK milleti gereğini yapacaktır
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • 231 6 saat önce Şikayet Et
    Yanlız Facebooka baktım ciddi şekilde şehitler üzerinden terörün bitmesini istemeyenler devamlı yayın yapıyor bu hainlere dur demelidir artık.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Nasi ASLAN 6 saat önce Şikayet Et
    Kaleminize sağlık değerli hocam
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • KGB 7 saat önce Şikayet Et
    Suriyenin Doğusunda silahlar ile Donatılmış 150 bin kişilik pkk ordusu var onlar niye silahlandirildi , ? işid bittiğine göre bu ordu ne olacak eğitimlerini ,israil ve Amerika sağlıyor, Maaş veriyor bu müsaade edilecek bir oluşummu ?
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat