Geçtiğimiz günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ’nün güncel finans yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Hakmar ve Tatbak şirketlerinin FETÖ’ye maddi destek sağladığına ve örgüt üyelerinin yaşamsal iaşelerini karşıladığına dair önemli belgelere ulaşıldı…

Yanı sıra Hakmar ve Tatbak zincir marketlerinin sahibi Zeki Doruk hakkında Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından hazırlanan bir rapor da ortaya çıktı.

Bu rapor, şirketlerin FETÖ ile bağlantılarını, finansal desteklerini ve örgütsel faaliyetlerini detaylandırıyor.

Rapor, tanık ifadeleri, teknik takipler ve mahkeme kayıtlarına dayanıyor.

Rapora göre, Hakmar ve Tatbak Gıda şirketlerinin Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Doruk’un, FETÖ ile bağlarını hiç koparmadığı ve örgüte maddi-lojistik destek sağlamaya devam etttiği belirtiliyor.

Doruk'un çocuklarının isimlerini FETÖ elebaşı Fetullah Gülen tarafından verildiği de raporda yer alıyor.

Hakmar Alışveriş Merkezleri, FETÖ kontrolündeki yurtlara düzenli ekmek yardımı yapmış, Kurban Bayramlarında örgüte kurban bağışı sağlamış ve örgütün kurum, kuruluş ve derneklerine sponsor olmuş.

Firari örgüt mensuplarının saklandığı ‘gaybubet evleri’ olarak belirtilen hücre evlerinin giderleri karşılanmış ve cezaevindeki FETÖ üyelerinin ailelerine ayni ve nakdi yardımlar ulaştırılmış.

Hakmar'ın Sancaktepe'deki genel müdürlük binasında iç içe geçmiş şifreli kapılar ve üst düzey güvenlikli mekanlar bulunduğu ve bu alanlarda örgütsel toplantılar düzenlendiği tespit edilmiş.

Doruk, Hakmar'da FETÖ bağlantılı ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan kaydı bulunan 55 kişiyi istihdam etmiş.

Bunlar arasında ihraç olan polis memuru Cengiz Güneş, Doruk'un kişisel asistanı olarak görev yapmış ve örgüt mensuplarına "kurye faaliyeti" yürüterek yardımlar dağıtmış.

Cengiz Güneş’in, Kurban Bayramı öncesi örgüt üyeleriyle irtibat kurarak maddi yardımlar topladığı ve dağıttığı; ayrıca firari imamlar, Kocaeli bölge sorumluları ve mali yapılanmalarla temas halinde olduğu da raporda yer alan alan bilgiler arasında bulunuyor.

Eski Satın Alma Müdürü Savaş Taşkın'ın FETÖ'nün Moritanya yapılanmasına yardım topladığı, eski Emniyet Amiri Orhan Çağlıyan'ın ise üst düzey FETÖ yöneticileriyle telefon trafiği sürdürdüğü raporda belirtiliyor.

Soruşturma kapsamında İstanbul merkezli 9 ilde operasyon düzenlenmiş, 26 kişi gözaltına alınmış ve Hakmar ile Tatbak'a kayyum atanmış ve Zeki Doruk dahil 22 şüpheli hakkında tutuklama kararı verilmişti.

Raporu okurken, üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen FETÖ’nün asla hafife alınmayacak bir örgüt olduğunu bir kez daha vurgulamak gerektiğini düşünüyorum.

FETÖ'nün Türkiye'de hâlâ önemli bir tehlike oluşturduğunu söylemeliyim.

Hakmar ve Tatbak şirketlerine dair MİT raporu, örgütün finansal ve lojistik ağlarının güncel olarak aktif olduğunu ve son dönemde gerçekleştirilen operasyonlar da esasen bu tehdidin devam ettiğini doğruluyor.

Devlet de bunun farkında olarak 2025 yılında dahi FETÖ'ye yönelik operasyonlara hız kesmeden devam ediyor.

Mart ayında 27 ilde düzenlenen operasyonlarda 73 şüpheli yakalanmış, bunlardan 48'i tutuklanmıştı.

Mayıs ayında ise İstanbul merkezli 15 ilde FETÖ'nün güncel yapılanmasına yönelik operasyonlarda 51 şüpheli gözaltına alınmış ve örgütün gizli planları ortaya çıkarılmıştı.

Benzer şekilde, TSK içindeki kripto FETÖ'cülerin peşine düşülerek 61 muvazzaf asker tutuklanmıştı.

Yine Gaziantep merkezli 47 ilde yürütülen operasyonlarda örgütün 2025'in ilk aylarında hatırladığımız ‘FETÖ operasyonu haberleri’ arasında yer alıyor.

Buradan şunu anlamamız gerekiyor; elebaşı terörist Fetullah Gülen her ne kadar ölmüş olsa da operasyonların sıklığı, FETÖ'nün hâlâ dağılmadığını, aksine yeniden yapılandığını gösteriyor.

15 Temmuz'un 10’uncu yılına girerken, FETÖ'nün devlet içindeki hâlâ en büyük tehlike olduğunu görmemiz gerekiyor.

Darbe davaları tamamlanmış olsa da örgütün kripto unsurlarının özellikle TSK, emniyet ve yargı gibi kritik kurumlarda varlığını sürdürme ihtimali bulunuyor.

Çok dikkatli olmak gerek…

“Dünyanın en tehlikeli terör örgütü" olarak tanımlayabileceğimiz bu örgüt; ülkenin yetişebilecek veya yetişmiş insan kaynağına ciddi derecede zarar verdi.

Ezoterik bir yapılanma olan FETÖ'yle mücadele için örgütün teolojik boyutunu da iyi irdelemek gerekiyor.

Hakmar ve Tatbak şirket merkezindeki kasalarda bulunan ‘tılsım’ duaları ve yönetim kurulu başkanının vasiyet belgesinde vurgulanan aidiyeti es geçmemek gerektiğini düşünüyorum.

Örgütün mesiyanik (kurtarıcı) anlayışı, İslam'ı dönüştürme çabaları (Hristiyanlaştırma veya Yahudileştirme) ve LGBT gibi yapılara destek vermesi, tehdidin ideolojik derinliğini artırdığı kanaatini oluşturuyor.

İşte bu durum FETÖ'yü sıradan bir terör örgütünden ayıran unsurlar ve mücadelede teolojik boyutun ihmal edilmemesi gerekliliği de aşikâr...

Örgüt halihazırda Mossad veya CIA gibi dış istihbaratlarla bağlantılı olduğundan kritik bilgilerin bugünlerde bile sızdırılabileceğini de aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.

Ayrıca, örgütün diğer gruplar (örneğin PKK, DHKPC veya diğer yapılar) ile kıyaslandığında daha büyük tehlike arz ettiğini söyleyebiliriz.

Maydonoz Döner, Hakmar/Tatbak gibi somut örnekler, FETÖ'nün finansal desteklerini ve hücrelerini hâlâ koruduğunu gösteriyor.

2025 yılında dahi operasyonlara devam edilmesi de tehdidin azalmadığını kanıtlıyor.

Dikkati bir an bile azaltmamak gerek…

Ferhat Murat / Haber7