Ya benimsin ya toprağın
- GİRİŞ06.08.2025 09:18
- GÜNCELLEME07.08.2025 09:08
Türkiye’de bir sağ sol çatışması yok…
Bir emek sermaye çatışması da yok.
Zannedildiği gibi bir dindar - laik çatışması da başat çelişki değil….
Doğrusu, son yirmi yıldır daha da yakıcı hale gelen çatışma, en azından bir yüz elli yıllık kavganın devamından başka bir şey değil: Türkiye’de Batıcılar ile yerliler çatışıyor.
Bu çatışmayı Tanzimat fermanı ile başlatırsak eğer, Batıcılar bir buçuk asrı bulan süreçte belki de ilk kez yenilme riski ile karşı karşıyalar.
Uzun süren kavganın son safhasında Batıcıların vesayet kurumları büyük hasar aldı. Evet, tarihlerinde ilk kez kaybetme noktasına geldiler.
Türk bürokrasisi nerdeyse %100 oranında Batıcılardan oluşuyordu. Yerlilerin yetiştirdiği “kadro” sayısı üç beş kişiyi geçmez, koca devlet mekanizmasında “ihmal edilebilir” düzeyde kalırdı.
Bugün belki de ilk kez bürokraside yerliler belirli bir ağırlığa kavuşuyor. Yanlış anlaşılmasın, “çoğunluk oluyorlar” demiyorum, ilk kez kayda değer bir ağırlığa kavuşuyorlar. Hala çoğunluk, kafası Batı değerleri ile formatlanmış tiplerin elindedir. Ama son dönemde yerliler de en azından sistematik sabotajları engelleyecek kadar çoğaldılar.
Hal böyle iken, Batıcıların, eskiden sıkça başvurdukları “içeriden sabotaj” yöntemi artık arzu edilen sonuçları vermiyor. Bunun için şimdi “hataları veya zaafları kollayarak” mevzi kazanmaya çalışıyorlar.
Şu diploma olayı buna güzel bir örnek.
Bir çete, üst düzey bürokratların elektronik imzalarını taklit ederek sahte diplomalar, ehliyetler düzenlemiş. Güvenlik birimleri geçen yıl şüpheli durum tespit etmiş, Ocak 2025’te çeteye operasyon düzenlemiş. Sahte işlemler ile sahte diploma ve sahte belge alan yaklaşık 200 kişi tespit edilmiş. Çete üyeleri şu anda tutuklu yargılanıyor. Diğerlerinin de hakkında soruşturma devam ediyor.
Yani dünyanın her yerine olabilecek bir korsanlık hadisesinden söz ediyoruz. Devlet tüm kayıtlarını bu kötü niyetli kişilerden korumak için çoktan harekete geçmiş. Adamlar tutuklanmış, haklarında iddianame bile hazırlanmış… Bazıları 50 yıl hapisle yargılanıyor.
Buraya kadar bir sorun yok. Ama bundan sonra Türkiye’nin Batıcıları, daha doğrusu onların tetikçileri devreye giriyor…
Bunlar uzunca bir süredir “Türkiye yaşanmaz oldu” diyen tayfa. Çocuklarını da -mutsuz etmek pahasına- kendi irrasyonel fikirleri ile sarıp sarmalıyorlar. Şimdi ise suç örgütünü sanki devlet ortaya çıkarmamış gibi hep bir ağızdan bağırmaya başlıyorlar: “Kırk bin insana sahte diploma verildi. Sahte diplomalılar, akademik unvanlar aldı… “…
Yani? Yanisi “Türkiye’den verilen diplomalar sahte olabilir!”
Baştan ayağa uydurma rakamlar ile süslenen bu yalan haberlerin iki hedefi var:
Birincisi, dünyada Türk üniversitelerini itibarsızlaştırmak, Türk diplomalarını değersizleştirmek.
İkincisi, gençlere emekleri ile bir şey yapamayacaklarını, her şeyin torpil ve rüşvet olduğu fikrini aşılamak..
Gerçekten korkunç tezgah…
Uyuşturucu müptelası kriptomanların parası ile yayın yapan sözde gazeteciler, devletin savcısının yazdığı iddianamede zaten yer alan bilgileri sanki kendileri keşfetmiş gibi konuşuyorlar.
Konuşurken de bire bin katıyorlar. Oturdukları kaideden başka bir kaynak olmadan attıkça atıyorlar. Söylediklerine kendileri bile inanmıyorlar ama “vazifelerini” yapıyorlar.
Bu benim gördüğüm en aşağılık siyasi operasyonlardan biri.
Çünkü hedefine Ak Parti veya Erdoğan’ı koymakla yetinmiyor. Onların yanında tüm Türkiye’yi, 85 milyonluk onurlu bir halkı hedef alıyor.
Bu uydurma haberlerin, bu insafsız yorumların sahipleri, Türkiye’ye ne denli büyük zarar verebileceklerini gayet iyi biliyorlar. Tam da bunun için hız kesmeden devam ediyorlar.
Türkiye’nin Batıcıları, o eski arabesk şarkısında olduğu gibi ülkeye “ya benimsin ya toprağın” diyorlar.
Bunun bir de karşı tarafı var ise eğer….. Türkiye’yi toprağa gömmelerine izin vermeyecek uyanıklıkta olmak gerekiyor.
Gaffar Yakınca / Haber7
Yorumlar48