Ceddimizi unutmadan, geleceğe yürümek
- GİRİŞ25.08.2025 09:17
- GÜNCELLEME25.08.2025 09:53
Yine Ağustos ayındayız. Yine zafer ayındayız.
Dün TEKNOFEST MAVİ VATAN kutlamaları kapsamında Donanma’nın en seçkin gemileri İstanbul Boğazı’nda geçit törenine katıldı.
TCG Anadolu ve Mustafa Kemal’in yatı Savarona, Dolmabahçe’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı selamladı. (Hatırlamakta fayda var. Savarona, perişan halde satılmak üzereyken, Hanımefendi Emine Erdoğan’ın duyarlılığı ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın kararlılığı ile baştan sona yeniden restore edilip Donanma’ya teslim edildi.)
Bugün de Cumhurbaşkanı Erdoğan Bitlis Ahlat’ta Okçular Vakfı’nın Malazgirt Zaferi’nin 954’ncü yılı nedeniyle düzenlediği etkinlikte olacak. Ayrıca Ahlat’taki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Kabine Toplanacak.
Ve yarın 26 Ağustos’ta Malazgirt Zaferi’nin yaşandığı Muş Malazgirt’te geçecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan törenlere katılacak.
Peki neden?
Çünkü, biz tarih yürüyüşümüzü geçmişimizi hatırlayarak sürdürüyoruz.
TARİH YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ NEREDEN BAŞLATALIM?
1919’dan başlatsak yeni yetme bir cumhuriyetin ferdi olmakla yetinmek zorunda kalacağız.
Tarih boyu yürüyüşümüz ne 100 yıla ne 1000 yıla sığar.
Çünkü tarih yapıcı bir millet olarak her devirde var olduk.
Olmaya devam edeceğiz.
Nedense tarih yürüyüşünü 100 yıl önce başlatmak isteyenler var…
Sanki binlerce yıllık Türk tarihi...
1000 yıllık Anadolu tarihi...
1200 yıllık Müslüman Türk tarihi yokmuş gibi.
Onlar kendilerini köksüz, tarihsiz, görebilirler.
Oysa gerçek hiç de böyle değil!
Gerçek şu: 30 Ağustos 1922’deki büyük zaferin ilk emri 26 Ağustos 1922’de verildi. O emri o gün veren Gazi Mustafa Kemal, ceddinin izinden yürüdüğünün farkındaydı. Alparslan’ın devamI olduğunun farkındaydı.
26 Ağustos 1071 günü Anadolu kapısını bize ardına kadar açan Sultan Alparslan’ın Malazgirt ovasında ordusuna verdiği emir ile neredeyse 1000 yıl sonra Anadolu’yu haçlı işgalinden kurtarmak için verilen emir aynıdır.
26 Ağustos 1071de...
26 Ağustos 1922 de...
Bir milletin tarih yürüyüşünde birbirinden ayrılmayacak mihenk taşlarındandır.
İkisi de büyük bir zaferdir. İkisi de bizimdir.
AĞUSTOS: SABIR, SAVAŞ, ZAFER
Ağustos ayı bizim için zafer ayıdır
Sıcaktır. Çetindir. Güçtür. Tamam da…
Ağustos ayı bizim için zafer ayıdır.
Büyük Taarruz’dan Malazgirt’e,
Kıbrıs’ın fethinden Mohaç’a,
Belgrad’ın fethine,
Çaldıran’a, Mercidabık’a…
Bu millet için Ağustos ayı zaferler ayıdır.
1071 Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümü olan 26 Ağustos 1922’de Mustafa Kemal’in Büyük Taarruz’u başlatması gibi…
24 Ağustos 2016’da Mercidabık Zaferi’nin yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emri ile Türk Silahlı Kuvvetleri DEAŞ belasını bertaraf etmek için Fırat Kalkanı Harekatı’na başladı.
Kıbrıs’ın fethi de Ağustos’ta, Kıbrıs Barış Harekatı da..!
Ağustos ayı sıcaktır. Çetindir. Güçtür. Lakin bizim için zafer ayıdır.
Malazgirt ile Bilad-ı Rum’un (Anadolu) kapısını açan ceddimiz, Mercidabık ile Bilad-ı Şam’ın (Suriye) kapılarını açtı.
Yine bir Ağustos ayında 1571’de Doğu Akdeniz’in kilidi Gazimagusa düştü, Kıbrıs fethedil.
26 Ağustos 1922’de de Anadolu’nun çekilebileceğimiz son sınır, son kale olduğu ve ilelebet Türk vatanı olarak kalacağı cümle aleme ilan edildi.
30 Ağustos’ta da zafere ulaşıldı.
Kaderin cilvesine bakın ki Sevr’in imzalanma ayı da Ağustos. Ama unutmayın, 10 Ağustos 1920’de Sevr’i imzalayanlar 19 Ağustos 1920’de Meclis tarafından vatan haini ilan edildi.
Sevr’i yırtıp atan da bizimdir, bugün Sevr haritasını yeniden raftan indirenlere karşı, Doğu Akdeniz’den, Suriye’nin kuzeyine, Karabağ’a kadar direnç gösterip zaferler kazanan da bizim.
Yine bir Ağustos ayındayız. Ve ceddimizi anarken, geleceğe umutla yürüyoruz.
Hasan Öztürk / Haber7
Yorumlar9