Ajanlar sahaya indi, fitne ateşi harlandı…

  • GİRİŞ11.09.2025 09:11
  • GÜNCELLEME11.09.2025 09:11

Son gelişmeler Türkiye düşmanlarını psikolojik savaş taktiğinden fiili savaş çalışmalarına yönlendirdi.

Bu artık çok açık.

Peki, nereden anlıyoruz bunu?

CHP’nin, hırsızlarını koruma görüntüsü altında etki ajanlarını ve düşmanın, uyuyan hücrelerini sokağa çağırmasından…

Özgür Özel’in sokağı ima etmesinin hemen ardından sahne aldı Türkiye düşmanı etki ajanları…

Firari FETÖ’cüler anında organize bir biçimde saldırıya geçerken, müseccel ajan Can Dündar da Almanya’daki ininden çıkarak “tek çare sokak” dedi ve iç savaşa gidecek yolun ilk taşlarını döşedi…

Can Dündar’ı eminim hepiniz tanıyorsunuz.

MİT tırları hadisesinde FETÖ’cülerin sağladığı ve CHP’li bir vekilin kuryeliğini yaptığı tahrif edilmiş belgeler üzerinden Türkiye’ye alenen saldırmıştı hatırlarsınız…

Türkiye’nin Suriye’deki Türkmenlere gönderdiği yardımları DEAŞ’a veriyormuş gibi göstermeye çalışmıştı.

Amaç, bu yolla Türkiye’nin ‘Uluslararası Ceza Mahkemesinde’ yargılanmasını sağlamaktı.

Daha doğrusu, Erdoğan’ı bu vesile ile devirmek ve bedelini de tüm Türkiye’ye ödemekti…

 

Bu tiplerin arkasında her zaman yabancı gizli servisler olmuştur.

Bunu artık en sıradan insanlar bile biliyor.

Saklandığı inden BND ajanlarının bilgisi olmadan burnunu bile çıkaramayan işbu özne aldığı işaret gereği tekrar sahneye çıktı.

MİT tırları ihaneti nedeniyle içeri tıkıldığında, Türkiye’ye gelen o günün ABD başkan yardımcısı Joe Biden, katıldığı bir toplantıda Can Dündar’ın oğluna “senin baban bir kahraman” demişti…

Dikkat buyurun, doğrudan “kahraman” olarak nitelemişti bu Türkiye düşmanını…

Evet, gâvurlar nezdinde Türkiye’ye kötülük yapan herkes kahramandır.

Bunu her vesile ile açık etmekten de çekinmezler.

Şimdi tekrar sahneye sürüyorlar Can Dündar’ları, FETÖ’cüleri ve Müslüman görünümlü MOSSAD aparatlarını…

“Bundan sonrası gücü gücü yetene dönemidir, CHP'nin tek çıkışı var sokakta olmak, sokakta kalmak, sokaktan gelen meşru gücünü kullanmak.”

Vatan haini Can Dündar’ın bu sözlerle Türkiye’yi iç savaşa taşıyacak fitne ateşini harlamasından 1 gün sonra gelişen bir hadise, artık topyekûn savaşın başlatıldığının kanıtıydı adeta…

İzmir’de 16 yaşında bir çocuğun pompalı tüfekle saldırdığı bir karakolda 2 polisi şehit etmesi tesadüf mü sizce?

Bu çocuğun Müslüman görünümlü olması tesadüf mü peki?

Dahası da var…

Bir süreden beridir, Türkiye’yi kışkırtmak için sahaya çıkan Müslüman görünümlü işbirlikçiler de var bu memlekette…

İngiliz gizli servislerinin sahaya sürdüğü bu ajan provokatörler, Müslümanların yumuşak karnı olan Gazze’yi kullanıyorlar bu fitne için.

Onarın da tek hedefi var!

Erdoğan!

Yani, Türkiye…

Geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı, “Biz Gazze’deyiz” dediğinde paniğe kapıldılar hep birlikte.

“Yalan atıyor, asla Gazze’ye sahip çıkmıyor” demeye başladılar.

Hele birisi, “Vallahi” diyerek iftirasına haşa ve kella Allah’ı şahit tutarak aynen şöyle dedi.

“Vallahi Gazze’yi Netanyahu kâfirinden daha çok ikiyüzlülük ve ihanet öldürüyor.”

Yani Erdoğan’ı doğrudan ikiyüzlülükle itham ettiği yetmiyormuş gibi, Netanyahu kâfirinden daha da aşağıda ve bir hain olarak göstermekten çekinmedi bu aşağılık müfteri…

Hamas’ı ‘Şebbiha’ olarak niteleyen bu ‘İngiliz anahtarı’ işbirlikçilerin perde gerisinde şüphesiz ki MOSSAD var.

Dikkat buyurun, Hamas’a ölesiye düşmanlar ama Gazze’yi savunuyorlar…

Yersek tabii…

Bunların dolduruşuna gelerek Erdoğan’ı ve Türkiye’yi kötü gösterecek çıkışlar yapan zavallı safderunlar da var.

Akılları sıra Gazze üzerinden soru sorarak kafaları karıştıran bu zekâdan mahrum zavallılar, eğer sorularını Erdoğan’a değil de asıl muhataplarına sormuş olsalardı, gerçek zaten ayan beyan ortaya çıkacaktı lakin bunlar, kinleri ve kötü niyetleri yüzünden hiç soruşturma ihtiyacı duymadan doğrudan Türkiye’yi hedefe koyabildiler ne yazık ki…

Bunların, nümayiş tertipleyip Erdoğan’ı ve Selçuk Bayraktar’ı yuhalatan elemanları da var ki, sormayın gitsin…  

Açıkça ifade etmek gerekirse portrelerini çizmeye çalıştığım bu gruplardan ilki, doğrudan, ikincisi dolaylı olarak MOSSAD hesabına çalışmaktadırlar.

Şüphesiz ki, MOSSAD’ın en mahir olduğu hususlardan birisi, faaliyet gösterdikleri ülkede, radikal görünümlü ve İslâm’ı kendine perde yapan elemanlar bulabilmesidir.

DEAŞ, onların imalatıydı ve on binlerce Müslümanı onların eliyle katlettiler.

Türkiye’deki elemanları da, sarıklı, sakallı, çarşaflı bir sürüden devşirmişlerdi.

Haberlerde görüntülerine muhakkak rastlamışsınızdır.

Bunlar için neden MOSSAD aparatı diyoruz?

Şundan…

Herkes biliyor ki, İsrail’in, Netanyahu’nun ve Siyonistlerin en nefret ettiği insan Tayyip Erdoğan’dır!

Erdoğan’ı her vesile ile hedef alarak bunu cümle âleme gösterdiler zaten.

Üstelik bu düşmanlıklarını ve nefretlerini, Erdoğan’ı ve Hamas’ı eşitleyerek gösteriyorlar.

Malum, iki gün önce Katar’a yapılan saldırıda Hamas yöneticilerinin öldürülmesini, sağladığı istihbarat nedeniyle Türkiye’nin önlediğini tüm batılı kaynaklar teyit etti.

Bu bile nefretlerinin katlanması için yeter sebep…

Peki, Siyonistlerin en büyük düşmanını hedef tahtasına koymak, kimin işine gelir?

Cevap bellidir!

O halde şu sonuç kaçınılmazdır!

Siyonistlerin baş düşmanını hedef tahtasına koyanlar MOSSAD hesabına (doğrudan ya da dolaylı) çalışan işbirlikçi etki ajanlarından başkaları değillerdir!

 

İşte bu yüzden, bir değil, bin kere uyanık olmak zorundayız.

Bize apaçık düşman olanlardan tutun da yanı başımıza kadar sokulmuş olan bir ihanet şebekesi ile karşı karşıyayız maalesef.

Hepsinin ortak bir yönü var.

Türkiye’yi hedef göstermek ve içeride bir zafiyet oluşturmak…

 

Artık kabul etmemiz gerekir ki, sıcak çatışma her gün biraz daha yaklaşıyor.

Katar’a yapılan saldırı bunun habercisi…

Düşmanın bizzat kendisinden korkumuz yok Allah’ın izniyle.

Galip gelirsek, “Allah’tan başka galip yoktur” diye şükrederiz, yenilirsek de tevekkül yorganına sarılıp teslimiyet gösteririz.

Bizim için asıl problem, içerideki işbirlikçi hainler ve etki ajanları…

Bu yüzden kim hain kim müstakim diye bilmek istiyorsak eğer İmam Şafi’ye sorulan şu soruya ve verdiği cevaba tüm benliğimizle kulak kesilmemiz gerek…

Sormuşlar imama; “Fitne zamanı hakkı tutanları nasıl anlarız?” diye cevabı şu olmuş…

“Düşman okunu takip ediniz, o sizi hak ehline götürür.”

Nihat Nasır / Haber7

Yorumlar41

  • şahin avcı 49 dakika önce Şikayet Et
    Allah ın izniyle mağlubiyet diye bir şey yok, zaman bu zamandır, bu fitne odağı siyonist katillerin ve onu destekleyenlerin sonu yaklaşmıştır ve bizim elimizle olacak İNŞALLAH
    Cevapla
  • Recep IŞIK 49 dakika önce Şikayet Et
    Haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki heryerde Ne çirkin yüzleri örtermiş, meğer o incecik perde Vefa yok, ahde hürmet hiç, lafe-i bi medlul Yalan raiç, hiyanet mültezem, heryerde hak meçhul Ne tüyler ürperir ya rab, ne korkunç MARKSİST,LENİNİST,STALİNİST,MAOİST inkılab olmuş YA RAB! Ne din kalmış ne iman, din harab, iman türab(TOPRAK)olmuş YA RAB!
    Cevapla
  • Erdal 1 saat önce Şikayet Et
    Bence Erdoğan gece yarısı idam konunu çıkaracak ilk vatan hayinleri ne idam kadın öldürene idam sapıklara idam
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Sabir Alparslan 1 saat önce Şikayet Et
    Allah razı olsun kardeşim. Sizler böyle yazdıkça bizimde kalp gözümüz acıkıyor. Doğruya doğru, eğriye eğri demek için. Var olsun sizin gibiler.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Bülent 1 saat önce Şikayet Et
    Chp varken düşmana ne hacet
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat