Araştırmalar diyor ki: Televizyon hala 'sihirli kutu' olmaya devam ediyor

  • GİRİŞ20.09.2025 09:17
  • GÜNCELLEME20.09.2025 09:17

Bizim gibi yayıncılık alanında boy gösterenleri daha fazla alakadar eden bir takım ‘ezberler’ var malum. 

Televizyonların artık bir geleceğinin olmadığı/kalmadığı, yeni nesil medya araçlarının sektörün ‘Hegemon gücü’ haline geldiği tezi üzerinden sürümde tutulan ezberler bunlar. 
Buna benzer başka meselelerde de olduğu gibi, çoğunlukla gençler üzerinden (En fazla o şekilde ikna edici olacağı düşünüldüğü için olsa gerek) yürütülen varsayımlar. 
Şu türden varsayımalar:

-Televizyon artık miadını doldurdu, devrini kapatıyor. 

-Bir zamanların sihirli kutusu, yerini önce internete, sonra da sosyal medya ve dijital dünyaya kaptırdı. 

-Artık kimse televizyon izlemiyor, hele hele gençler hiç. 

(Şimdi hatırladım da…

15 sene kadar önce Ankara’da katıldığım bir RTÜK toplantısında bir haber kanalının yöneticisinden “Gençler artık televizyon izlemiyor, herkes internette” şeklinde bir cümle işitmiştim de o zaman da bu cümleyi çok garipsemiştim.) 

Peki gerçekler öyle mi? 

TİAK (Televizyon İzleme Araştırmaları Komitesi) tarafından geçtiğimiz Çarşamba günü yapılan ve benim de katılarak ilgiyle takip ettiğim bir kahvaltılı toplantıda dinlediklerim ve gördüklerimden sonra, (ekrana yansıtılan verileri kast ediyorum) ezberciliğin ve genelleştirici fikir/zikirlerin, insanları nasıl da yanlış ‘algılara’ yönlendirebileceğini bir kere daha fark ettim. 

Her zaman söylerim: 

Olgular her zaman algılara galebe çalar. 

Bugün ya da aynı gün olmayacaksa da ertesi gün yahut, bir gün bunun böyle olması mukadderdir. 

REKLAMCILIKTA TELEVİZYONUN GÜCÜ VE VAZGEÇİLMEZLİĞİ

TİAK toplantısı “Biraz da gerçeği konuşalım” başlığı üzerinden yapıldı. 

Algılar yerine biraz da olgulara bakalım, yerleşmeye başlamış kanaatler yerine, reel gerçekliğin farkına varalım/kalalım, şeklinde bir mesaj var bu motto da tabi. 

Yayıncılarla reklam ajansları ve reklam verenleri buluşturan bir toplantıydı bu. 

Elbette reklam verenler üzerinde televizyon reklamlarının vazgeçilmezliği mesajını vermeyi amaçlayan bir hedef vardı ama ben kamuoyu ilgisini de hak ettiğini düşündüğüm için orada konuşulanları ve aktarılan verileri buradaki köşeme taşımak istedim. 
Şimdi bir rakam vereyim. 

2016 yılında reklam yatırım hacmi Türkiye’de 7 milyar lira civarında iken, bu rakam geçen 254 miyar liraya ulaşmış. Önümüzdeki yıl ise 400 ila 450 milyar liraya ulaşması beklenen bir rakam var ortada. 

‘Evren’ denilen inanılmaz çeşitliliği olan mecralarda dağıtılıyor bu reklam paraları. 
Ama rakamların dili diyor ki: 

Hiçbir şey, televizyon reklamlarının yerini tutmuyor. 

Niçin mi?

Lütfen okumaya devam edelim yazıyı…

‘SİHİRLİ KUTUNUN’ FARK ÜRETEN AYRICALIKLARI…

Önce bizi, Türkiye’yi çok yakından alakadar eden bir bilgi vereyim. 

Dünya’da en fazla televizyon izlenen ülkeler arasında Türkiye en başlarda yer alıyor. 
Türkiye’deki evlerin %98’inde en az bir tane televizyon bulunuyor. 

2024 yılında televizyon olan evlerde izleme yapan bireylerin oranı %99,8 olarak ölçülmüş. 

Bu, herkesin tahmin edebileceği bir veri. 

Asıl önemli olan bilgi şu: 

Dünyada bir günde ortalama televizyon izleme süresi 2 saat 19 dakika iken, bu rakam Türkiye’de kişi başına 3 saat 34 dakika olarak ölçülmüş. 

İkincisi…

Gençler dedik ya…

Dünyada genç nüfusun televizyon izleme oranı günlük ortalama 1 saat 25 dakika iken, Türkiye’de bu rakam gençlerde 2 saat 30 dakika olarak ölçülmüş. 

Doğru yaş gruplarına bakılınca, yaş ilerledikçe 55 yaş üstü olanların ekran başında kalma süreleri 5 saat 46 dakikaya kadar çıkıyor ama çocuk/genç nüfusun kullandığı süre de, televizyonun gücünü yansıtması bakımından önemli.
 
TELEVİZYONUN ‘AYIRDEDİCİ GÜCÜ’: BİRLİKTE İZLEME ORANININ YÜKSEKLİĞİ

Televizyonu diğer mecralara göre güçlü kılan ve en yaygın/etkili mecra olarak zinde tutan ayırt edici niteliği olan bir takım hususlar var. 

Kalan mecraların hemen tümünde ‘bireysel izleyicilik’ ön planda olurken, reklam verenlerin iştahını canlı tutan, ürettiği ürünün en etkili şekilde sonuç getirmesini isteyen iş dünyasını, girişimciyi cezbeden, yani bu mecrayı ayrıcalıklı kılan hususlar. 
Bir tanesi ve en önemlisi belki de şu: 

Televizyon ‘birlikte izlenen’ bir iletişim aracı. 

Bu da şu demek oluyor: 

Aynı anda birden fazla kişinin çoğunlukla ekran başında olmaları bu mecraya reklam etkinliği bakımından muazzam bir güç katıyor. 

ALGILARINIZIN AYARLARIYLA OYNANMASINA İZİN VERMEYİN!

Şöyle bir veri var: 

2024 yılında toplam izlemenin tüm gündü %72,87’i, Prime Time’da ise (akşam yani) %78,5’i 2’den fazla kişiden oluşmuş. 

Bu durumun televizyon üzerinden izleyiciyle buluşan reklamların nasıl bir etki üretebilme kapasitesi olduğunu göstermesi bakımından hayli dikkat çekici. 

Reklam verenler açısından bu durum bir taşla birkaç kuş vurma, yahut bir koyup üç alma anlamında muazzam bir fırsat penceresi demek. 

Zaten yine ölçümlere göre, reklam veren 1 milyonluk hedef kitleye göre para harcarken, 3,5 milyonluk bir kitleye ulaşa-bile-rek hedefine fazlasıyla ulaşabiliyor. 

Reklam pastasında televizyonların payının yüksekliği, televizyonlardaki reklam kuşaklarının genel itibarıyla dolu olması, biraz da bununla ilişkili. 

Neticede verilen reklamın hangi mecrada nasıl bir geri dönüş getirdiği de ölçülebilir bir şey. 

Son cümlemiz şu olsun: 

Lütfen algılarınızın ayarlarıyla oynanmasına izin vermeyin!

Mehmet Acet / Haber7

 

 

Yorumlar9

  • saim 34 dakika önce Şikayet Et
    reklam neden veriliyor .yada acaba o paralar reklam için mi veriliyor .keşke o paraları dağıtan firma ve kanalları da kıyaslasak .kendi ideoloji ve çarpık fikirlerini yayınlayan bir yayıncıya reklam adı altında para vermekten daha yasal ne olabilir
    Cevapla
  • Berk 57 dakika önce Şikayet Et
    Tv hic izlemiyorum 10 sene oldu neredeyse
    Cevapla
  • Şahin 1 saat önce Şikayet Et
    Televizyon smart ise açılıyor. Yoksa niye açayım . You tube dan istediğim şeyi izliyorum
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ömer Genç 1 saat önce Şikayet Et
    Dedikodular nerde ise spor siyaset fark etmez dedikodu fitne varsa izlenme rekorları kırıyor...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Yasin ceylan 1 saat önce Şikayet Et
    Abi 2016 dolar kuru ile 2025 dolar kuru bir değil enflasyon ve baskılandığınıda göz önünde bulundurursak verilen rakamlar aynı abartmaya gerek yok hatta şu var oranlara bakacak olursak dahada düşmüş hesaplar ortada gençler hakketten tv seyretmiyor al gençlik seyrediyor çünkü fakir kesim hayırlı işler
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat