Üniversiteyi kazandım, şimdi ne olacak?

  • GİRİŞ27.09.2025 09:21
  • GÜNCELLEME29.09.2025 09:30

Önce tebrikler hem gençlerimizi hem de ailelerini (ek tercihler ile sırasını bekleyenleri de). Üniversiteyi kazanmak her şey değil ama gençlerin ve ailelerinin hayatlarında önemli bir kırılma noktası.

Bu kırılmanın olumlu mu olumsuz mu tecelli edeceği, biraz da bundan sonra atılacak olan veya atılmaması gereken adımlarla ilgili.

Üniversitenin “ismi” önemli ama “şehir” daha önemli. 

“Falan üniversite çok iyi, filan üniversite en iyisi” deyip üniversite odaklı meseleye bakmak mümkün. Nispeten de bu bakış doğru. Zira bazı üniversiteler, gerçekten de diğerlerine göre “daha iyi”, hem köklü olma açısından hem kalite ve hoca profilleri yönünden.

Ancak daha önemlisi, üniversitenin bulunduğu şehir.

Şehrin önemli olmasından dolayı İstanbul, üniversitenin kendisi kadar “kazanmak istediği şehir” açısından önemli. Zira İstanbul’da bir nevi “yok, yok”! Bir genç için, üniversite öğrenciliği yanında “şehrin imkanları” olmazsa olmaz çünkü.

Mesele Konya.

Birkaç gün evvel, Büyükşehir Belediyesi’nin Sosyal İnovasyon Ajansı daveti ile Konya’da misafirdik, gençlerleydik. 

Sosyal İnovasyon Ajansı, Konya Büyükşehir Belediyesi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi iş birliğiyle kurulan, toplumsal sorunlara kültürel yapıya uygun, sürdürülebilir ve uygulanabilir çözümler sunmayı amaçlayan öncü bir yapı. 

Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan Sosyal İnovasyon Ajansı’nda bir öğrenci için hemen her imkân var, hem de adı üstünde yenilikçi mantıkla. Mesela, “Yayıncılık Yaz Okulu”, “Creathon tasarım maratonu” ve “Bir Buçuk Derece” programı gibi etkinliklerle gençlerin yetkinlikleri keşfediliyor. Ayrıca “1 merkez ve 3 hub ofis”le faaliyet gösteren Sosyal İnovasyon Ajansı; eğitimler, proje çağrıları, araştırmalar ve iş birlikleriyle toplumsal kalkınmaya katkı sunuyor. Özetle; gençlere mekân, stüdyo ve ötesinde istihdam imkanları var. 

Bu tarz imkanların olduğu, kendilerine birebir değer verilen bir şehirde okumak, elbette gençler için önemli bir ayrıcalık.

Ya “Kalacak Yer” İşi Ne Olacak?

Elbette üniversite ve şehir denince, “barınma” meselesi de akla geliyor. 
En ideali, aile yanı. 

Evet, üniversite önemli, üniversitenin bulunduğu şehir önemli, ancak aileden uzak üniversite hayatı, (bazılarının düşündüğü gibi) öyle kolay veya ideal değil. Bunu gençlere anlatmak zor, zira gençlerin bir kısmı “özgür olmak” istiyor, “deli kanlı” yapılarının uzantısı olarak. “Kimse bana karışmasın” diyorlar. 

Gençlik dönemi, biraz da böyle bir dönem, ancak gerçek şu ki aileden uzak bir eğitim, hele bu zamanda, birçok yönden risklerle dolu. Hele hele kız çocukları için.

Öte yandan, aileden uzak şehir dışı bir üniversite kazanan genç için birden çok seçenek söz konusu barınma açısından:

Maddi sorunu olmayan aileler, genelde “özel ev” tutuyorlar, tek başına ya da bir iki “tanıdık” ile.

Bu tercih iyi mi?

Bu, biraz da gencin yetişme tarzına ve ailesi ile olan ilişki biçimine bağlı. Zira özel ev demek, herkesin girip çıkabildiği ev demek. Aile için, çocuğunun evine kimin girip çıktığı önemli değilse, o aile için özel ev “iyi” olabilir. Ancak “ev, yol geçen hanı olamaz/olmamalı” diyen bir aile için özel ev demek, öğrencilik dışında her türlü risk demek!

Özel/Vakıf Yurdu mu KYK Yurdu mu?

Bu nedenle olsa gerek maddi sorun yaşasın veya yaşamasın, ailelerin bir kısmı “özel yurt” tercih ediyor. En azından giriş-çıkış saatleri belli, kimlerin girip çıkacağı net; risk daha düşük diye. 

Bazı aileler, kendi değerlerine daha uygun ve daha güvenilir diye “vakıf yurtları”nı istiyorlar. Vakıf yurtları (örneğin İlim Yayma), değerler açısından birbirlerine daha yakın ve daha “benzer” öğrencilerin kaldığı yerler. Özel yurtlara göre daha da güvenli ve düzenli.

Vakıf yurtları içinde “cemaat” yurtları biraz daha sıkı/disiplinli ama. Bu nedenle olsa gerek, bazı çocuklar bu tip yurtlarda kalmayı pek makul karşılamasalar da ailelerini kırmayıp idare ediyorlar, ama bir müddet sonra “ilk fırsatta” arkadaşları ile özel eve çıkıyorlar.

İşin bir de devlet yurdu boyutu var. 

Bazı üniversitelerin kendi yurtları var. Bu, öğrenci için daha anlamlı olabiliyor zira kendi üniversitesinin yerleşkesi içinde veya yakın bir yerde. Oda arkadaşları da kendi üniversitesinden hatta kendi bölümünden olabiliyor. 

Devlet yurtları denilince, elbette KYK yurtları öncü. 1 milyonu aşan kapasitesi ile KYK yurtları, dünyada eşi benzeri az görülen türden. Bu kadar öğrenciye devlet imkânı sunmak, büyük bir hamle. Hem de özel/vakıf yurtlarıyla kıyaslanamayacak kadar çok düşük barınma ücreti ile; bir nevi sembolik bedel sayılabilir. Hal böyle olunca, aileler ve gençler çoğunlukla ve öncelikle KYK imkanlarına yöneliyorlar.

Bazı ailelerse “ortam” endişesi ile KYK yurtlarından uzak kalmak istiyorlar. Kendi değerlerine çok uygun bir atmosfer yok diye ya da heterojen bir öğrenci yapılanması var diye mesafeli olabiliyorlar. Halbuki KYK yurtlarının manevi hizmet/destek imkânları var artık. Ancak “KYK yurtlarında şöyle oldu, böyle oldu” gibi haberleri görmek aileler için endişeyi pekiştirici olabiliyor, her ne kadar bu tarz haberler nadir/istisna olsa bile.

Gençler her nerede kalırsa kalsınlar; ister özel evde ister özel yurtta ister vakıf yurdunda ister okul yurdunda veya isterse KYK yurdunda, ailelerin yapması gereken en kritik hamle, çocuklarını derinlemesine takip etmek ama sıkmadan, baskılamadan, incitmeden! Aksi halde “saldım çayıra Mevlam kayıra” anlayışı ile meseleye bakılırsa, “çocuğum kazandı, hayatını kurtardı” derken, “çocuğumu kaybettim, mahvolduk” haline düşmek var, Allah muhafaza!
 

Prof. Dr. Faruk TAŞCI / Haber7

Yorumlar4

  • Vatandaş 3 gün önce Şikayet Et
    4 kişiden biri Unv mezunu, Unv Mzn olanlarin işsizlik oranı %30 a yakın. Almanya Unv mzn işsizlik oranı %3. Tr de Unv egitimi ve öncesi "Umut ve hayal ticaretine" dönüştü. Aileler evlatları üzerinden sömürülüyor.
    Cevapla
  • H barsbuga 3 gün önce Şikayet Et
    Üniversite tercihleri yapılırken e-devlet üzerinden yurt tercihlerinde yapılırsa lackalik ve hantallik da ortadan kalkar üniversiteyi kazanmak değil yurt kazanmak önemliymiş özelde veya evde kalacakta yurt tercihi yapmaz siyasette rahat eder millette
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • deli abi 3 gün önce Şikayet Et
    şimdiki gençler her konuda devasa problemlerle başa çıkmak zorunda kalacaklar. Bu yaşlardaki öğrencileri ailelerin takip etmesi çok zor. Hele ki bu nesil bu takip edilmeyi hayatlarını kısıtlama olarak gören ve eski nesille bir şekilde bağını koparmak isteyen nesil. Yaşam tarzı dayatmasını kabullenmeyen bir nesille karşı karşıyayız. Her işimi ben hallederim diyen bir nesille karşı karşıyayız.
    Cevapla
  • Mahmut 4 gün önce Şikayet Et
    Tespitler güzel.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat