İlim Yayma Cemiyeti
- GİRİŞ23.10.2025 09:11
- GÜNCELLEME24.10.2025 09:53
Türkiye’nin en köklü kurumlarından İlim Yayma Cemiyeti 75. kuruluş yılını güzel bir programla kutladı.
32 yıldır gazetecilik yapan ve son 15 yılını İslam coğrafyasını araştırarak geçiren bir kardeşiniz olarak İlim Yayma Cemiyeti’nin bir toplantısına ilk kez davet edilmek insanda heyecan uyandırıyor.
Toplantı; (Davet sahiplerinin haberi olmasa da) Fatih’teki İmam Hatip Okulunun kurucularından ve ilk hocalarından olan rahmetli Ahmed Davutoğlu'nun torunu olarak aynı zamanda bir geçmişi anma vesilesi de oldu benim için.
İlim Yayma Cemiyeti Serüveni aslında Türkiye'de yaşayan mütedeyyin muhafazakar insanların bir kısa filmi gibi.
1951 şartlarında o günün zorluklarıyla bu ülkenin evlatlarına faydalı olabilmek için kurulan bir oluşum düşünün.
Türkiye bir yandan ekonomik buhranla uğraşırken diğer yandan da din düşmanı devşirme ajanların toplum mühendisliğine giriştiği yıllar…
Kendine, genç neslin bilim, fen, matematik eğitiminin yanı sıra dini eğitimden de geri kalmamasını amaç edinmiş bir avuç insan bir çıkış yolu ararken ortaya çıkan bir fikir aslında…
İmam Hatip Okulları kurmaya çalışıyorlar ve o okulları kuracak ne para, ne imkan, ne de siyasi bir destek var.
Eğitim şuraya dursun gerçek manada dinini yaşayabilmenin bile zor olduğu yıllar.
Böyle bir ortamda İlim Yayma Cemiyeti diye bir cemiyet kuruluyor.
O zamanın şartlarında İstanbul Fatih'te yıkık dökük binasına tadilat yapılıyor.
Bugün en ufak bir olayda Devleti suçlayanları görürsünüz.
Ama 1950'li yıllarda bu bir avuç insan baskılara ve engellemelere rağmen devleti suçlamak yerine çözüm üretme yoluna gidiyorlar.
İş adamları devreye giriyor.
Güzel bir fikir olarak ortaya çıkan bir oluşum ete kemiğe bürünüp birlikte hareket etme durumu haline geliyor.
Ve işte bugün bizlerin çalışmalarıyla gurur duyduğumuz İmam Hatip Liseleri “sahaya inmiş” oluyor.
O liselerden kimler geldi kimler geçti…
İmam Hatiplerin ardından Yüksek İslam Enstitüsünün de temelleri atıldı.
Ardından 1973’te bu ülkede Cumhurbaşkanlığı yapmış Turgut Özal’dan Eymen Topbaş’a, Sabri Ülker’e kadar dönemin birçok saygıdeğer ismi İlim Yayma Vakfı’nı kuruyor.
Müslümanlar bir araya gelme şiarını Türkiye’ye yeniden hatırlatıyor.
Günümüzde halen nice dersler çıkarılabilecek bir yaklaşım…
“Bugünlere kolay gelinmedi” ifadesinin en net anlatımıdır aslında İlim Yayma Cemiyeti ve benzer kurumlarımızın durumu.
Birileri hep engellemeye çalışır.
Bir şekilde iktidara ilk sahip olduklarında türlü bahanelerle bu kurumlara saldırırlar.
İlim Yayma ve İmam Hatipler için de hep benzer durum söz konusu olmuştur.
Doğru yolun yolcuları olan bu bir avuç insan ise her zaman hakkı savunup art niyetlileri dahi ikna etmeyi başarmıştır.
Merhum Ali Nar'ın anılarından bir bölüm dikkat çekicidir.
“1960 ihtilali olduktan sonra yine İlahiyat Fakültelerinin kapatılması gündeme geldiğinde bir gün Cemal Gürsel, kalabalık bir heyetle Fındıklı’da bir ilkokula taşınmış olan Yüksek İslam Enstitüsüne gelerek toplantı odasında öğretim görevlilerine hitaben ”Ankara da bir ilahiyat fakültesi varken burada bu okula ne hacet var? Ben buraya bu okulu kapatmaya geldim.“ der.
Konuşma bittiğinde söz alan Merhum Nihat Sami Banarlı Hoca Yüksek İslam Enstitülerinin neden lazım olduğunu geniş ve mufassal bir dille anlatır ve Ahmed Davudoğlu hocanın El-Ezher mezunu olup Balkanlardan gelen biri olduğundan bahisle onun da söz almasını ister.
Konu ile ilgili söz alan Davudoğlu dini eğitimin ne kadar elzem olduğunu anlattıktan sonra Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel “Beni ikna ettiniz okulu kapatmayacağım. Hatta size okul bulacağım” diyerek oradan ayrılmıştır. “
Günümüzde de eski duruşlarından bir adım geriye gitmiş değiller.
CHP’li bir vekil meclis kürsüsünden İlim Yayma Cemiyetinin adını okuduktan sonra “iktidara gelirsek sizinle uğraşacağız” diyor.
Öğrenci yurdu yapılmak üzere tahsis edilen binalar o ilçe belediyesi CHP’ye geçince gerekçe gösterilmeden kapatılıyor.
Ne garip değil mi?
Bu ülkede taş üstüne taş koymanın suçmuş gibi anlatılması ne acı değil mi?
Oysa ilginç bir ayrıntıyı İlim Yayma Cemiyeti Mütevelli Heyeti Başkanı Sayın Bilal Erdoğan’dan dinledim.
Erdoğan; Rahmetli Kadir Topbaş’ın bu tür STK’ları belediye olarak desteklemenin yurt yapmaktan daha az maliyet getirdiğini söylediğini anlattı.
O zaman bu tür kurumların bir kesim tarafından hedefe konulmasının ardında gıcık, küçük, sapık siyasi amaçlar olduğu ortaya çıkıyor.
1951'de 68 hayırseverin desteğiyle kurulan cemiyet, bugün 186 şube ve yüzlerce öğrenci yurduyla binlerce gence hizmet veriyor.
Hepsinden Rabbim razı olsun.
Mehmet Mustafa Yıldız / Haber7
Yorumlar11
-
Selami
11 saat önce
Şikayet Et
İlim Yayma Cemiyeti “kendini milletine adamış, hiç bir çıkar peşinde olmayan, manevi değerlerine bağlı” insanlar yetiştiriyor. Mensubu olmaktan bahtiyarlık duyuyorum. “Arkadaşlık ve kardeşlik pekey demekle kaimdir” diyen o güzel insanın kuruculuğunu yaptığı bu kurum ilelebet insan yetiştirecektir inşallah.
Selam ve dua ile…
Beğen
Cevapla
Toplam 1 beğeni
-
fatih
23 saat önce
Şikayet Et
İlim yayma cemiyeti mensubu olduğum için mutluyum. öğrenciyken yurtlarında kaldım. şimdi de gönüllüsüyüm.
Beğen
Cevapla
Toplam 1 beğeni
-
Savaş doğan.
1 gün önce
Şikayet Et
İslam düşmanları kaybetmeye mecbur zira Allah'a ve dostlarına savaş açanlar geçmiş kavimlerden biliyoruz yok oluşlarını. Rabbim bizi islamdan ayırmasın.
Beğen
Cevapla
Toplam 3 beğeni
-
Savaş doğan.
1 gün önce
Şikayet Et
İslam düşmanları kaybetmeye mecbur zira Allah'a ve dostlarına savaş açanlar geçmiş kavimlerden biliyoruz yok oluşlarını. Rabbim bizi islamdan ayırmasın.
Beğen
Cevapla
Toplam 1 beğeni
-
Savaş doğan.
1 gün önce
Şikayet Et
İslam düşmanları kaybetmeye mecbur zira Allah'a ve dostlarına savaş açanlar geçmiş kavimlerden biliyoruz yok oluşlarını. Rabbim bizi islamdan ayırmasın.
Beğen
Cevapla
Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle