Şahsiyet olamamış küfürbaz bir cüce…
- GİRİŞ23.10.2025 09:30
- GÜNCELLEME23.10.2025 11:15
Siyasi kariyerini dalkavukluk ve hakaret üzerine bina eden bir isim Ali Mahir Başarır…
Hakaret dediysek, bildiğiniz türden rezillikler değil, en adi, en ahlaksız, en seviyesiz ve en arsızca olanından…
CHP’den ihraç edilmek istenen eski bir milletvekilinin tanıklığı ile biliyoruz Ali Mahir Başarır’ın milletvekili ve bir şey olabilmek için nasıl eğilip büküldüğünü…
Gerçi bizi ilgilendirmez, alan razı veren razı olduktan sonra…
Lakin edepsizce hakaretlerini başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm CHP karşıtı vatandaşlara yöneltmeye başladığında, işte orada dur deriz!
Bursa’daki kurultayda sahneyi iş bu özneye verdiler…
Fırsat bu fırsattır deyip mikrofonu eline alan Başarır, tıpkı kağıt üzerindeki genel başkanı gibi, tıpkı delege iradesini pavyon masalarında satın alan efendisi İmamoğlu gibi, sadra şifa sözler sarf etmek yerine hakarete başvurdu.
Yaptığı hakaret, milyonlarca insanı kapsayacak nitelikte bir ahlaksızlık…
Şahsiyet olamamış tüm cüceler gibi, hayatı boyunca muhatap olmayacağı cumhurbaşkanlığı makamını ve milyonlarca insanı hedef alarak gündem olmayı denedi…
Doğrusu kısmen de olsa başardı zira sarf ettiği, “bu, namuslularla namussuzların mücadelesidir” sözü tam da kendisine yakışan alçaklıkta bir hakaret cümlesiydi.
Bu ahlaksız sözün dumanı üzerindeyken, Aziz İhsan Aktaş suç örgütü soruşturması kapsamında 40’ı tutuklu 200 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, görevden uzaklaştırılan 7 belediye başkanı ile suç örgütü elebaşı olduğu değerlendiren Aziz İhsan Aktaş'ın çeşitli suçlardan cezalandırılmaları isteniyordu…
Kim mi bunlar?
CHP’li belediye başkanları ve suç ortakları…
Mesela, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat için “suç örgütüne üye olmak, 26 ayrı fiilden ihaleye fesat karıştırma, resmi belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırma, rüşvet alma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama ve haksız mal edinme" suçlarından 415 yıla kadar hapis cezası istendi.
Yine CHP’nin Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ile Seyhan İlçe Belediye Başkanı Oya Tekin, Ceyhan İlçe Belediye Başkanı Kadir Aydar ve Adıyaman Büyükşehir Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere hakkında rüşvet alma suçlarından 12 yıla kadar hapis cezası talep edildi...
Peki, niçin isteniyor bu cezalar?
Buraya aktarmaya kalksam sayfalar dolusu yer kaplayacak cesamette bir hırsızlık ve yolsuzluk şebekesi oluşturdukları için.
Maddi karşılığı milyarlarca lira diyeyim de genel bir fikriniz olsun en azından…
Bununla birlikte İmamoğlu ile ilgili iddianame de hazır malumunuz…
Orada da zikredilen rakam 560 milyar…
Allah bilir, bizim bilmediğimiz daha neler var…
Tam bu noktada konuyla, ilerideki satırlarda yakın alakasının olduğunu göreceğiniz başka bir bilgi sunmak istiyorum sizlere…
Psikolojide ‘Ego Savunma Mekanizmaları’ diye bir olgu var…
10 başlıkta incelenen bu savunma mekanizmalarından birisinin adı ‘Projeksiyon’ yani ‘Yansıtma…’
Bu mekanizma, ‘kişinin, kabul edilemeyecek hatalarını, yanlışlıklarını ve bunlardan mütevellit davranışlarını başkalarının üzerine yıkma’ diye özetleyebileceğimiz bir reaksiyon mahiyetinde…
Mesela, çok kötü bir performans sergiledikleri için yenilen takımın, futbolcusundan antrenörüne, başkanından taraftarına kadar her birinin suçu hakeme yahut hava durumuna yıkma çabası, işbu yansıtma mekanizmasının devreye girmesinden başka bir şey değildir.
Bu özet bilgiden sonra gelelim konumuza…
Yukarıya derç ettiğimiz şekliyle memleketi adeta talan eden CHP’li belediyeler ve onlarla iş tutan gerek işadamı, gerek serbest meslek erbabı, gerek gazeteci ve hatta gerekse milletvekilleri, işledikleri bu cürümler ortada duruyor iken, hiç utanmadan, zerre kadar sıkılmadan, dönüp düşman belledikleri kitleye suçu yıkmaya çalışıyorlar!
Hem de bunu gündüz gözüyle tüm kamuoyunun şahitliğinde yapıyorlar.
Bu ahlaksızlık tüm çarpıcılığı ile arzı endam ederken Ali Mahir Başarır nam şahsiyet fukarası, Bursa’da sahne alıyor ve tekrar yazmaktan iğrendiğim o mahut rezilliği serdediyor…
“Bu, namuslularla, namussuzların mücadelesidir…”
Evet, Ali Mahir Başarır, tüm Türkiye’nin gözleri önünde işledikleri ahlaksızlıkları örtbas etmekle kalmayıp başka bir kitleye fatura ederken aslında yukarıda özet olarak anlattığım yansıtma mekanizmasını devreye sokmuştur.
Bunu yaparken Sayın Cumhurbaşkanına özellikle hakaret etmeyi seçiyor çünkü bu yolla işlediği ahlaksız cürmü siyasi bir veçheye büründürme imkânı bulmuş olacak…
Aslında bence de tüm bu yaşadıklarımız “namuslularla, namussuzların mücadelesidir!”
Yalnız ben Ali Mahir’den farklı olarak bu iddianın muhatabını, çalan çırpan tüyü bitmedik yetimin hakkını yandaşlara peşkeş çeken, hatta elde edilen bu paraları Türkiye’nin yıkımı için kullanabilmek maksadıyla stoklayan ve bütün bu hırsızlıkları arsızca savunup alkışlayanlarla sınırlıyorum.
Zira namussuzluk tam da bu noktada anlamını buluyor.
Bu kategoriye giren kim varsa bu ithamı üzerine alınabilir!
Ali Mahir Başarır bu sözü söylerken kendisine kim ayna tuttu bilemiyorum tabi…
Gördüğü, yukarıda saydığım tüm o hırsızlıkları gözünü kırpmadan savunan ta kendisiydi!
Daha birkaç gün önce batılı efendilerine “gücünüzü kullanın, Türkiye’yi esir alın” diye adeta yalvaran genel başkanıydı.
Gördüğü, kendi çirkinliği ve utanmazlığıydı…
Ne demişti, Hitler’in en yakın arkadaşlarından olan propaganda bakanı Joseph Goebbels?
“Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır…”
İşte Ali Mahir Başarır tam da bu taktiği kullanıyor, kendi partililerinin ve arkadaşlarının işlediği suçları yansıtmaya çalışırken…
Bunun için de yüz karası bir rezalete ve ahlaksızlığa tevessülden de perva etmiyor…
Nihat Nasır - Haber7
Yorumlar20