PKK’nın Türkiye’den çekilme kararının perde arkası
- GİRİŞ27.10.2025 08:53
- GÜNCELLEME27.10.2025 09:46
Önceki gün, (Cumartesi) PKK’nın bir gün sonra (dün) önemli bir açıklama yapacağı haberi yayılınca, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye Yüzyılı buluşmaları programında yapacağı konuşma daha bir önemli hale geldi.
Bu konuya değinip değinmeyeceğinin yanıtını alma anlamında…
Evet, sürece dokunan dikkat çekici mesajları oldu Erdoğan’ın o konuşmada.
Mesela, “Soğukkanlı bir şekilde menzile yaklaşıyoruz” dedi.
“Aramıza nifak sokmak isteyenlere aldanmayacağız” dedi.
“Annelerin ağlamadığı, barışın güvenliğin, istikrarın hüküm sürdüğü bir iklimi hakim kılmak istiyoruz” dedi.
DÜN İTİBARIYLA TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİNDE YENİ BİR İVMELENME DÖNEMİ BAŞLADI
Erdoğan’ın bu sözlere yansıyan yaklaşımını en geniş çerçevede, Türk/Kürt kardeşliğini tahkim etme arayışlarının ve ‘iç cepheyi’ güçlendirme çabalarının parçası olarak görmek gerek.
PKK’nın 12 Mayıs’ta fesih ve silah bırakma kararı almasıyla ilerlemekte olan sürecin önemli kilometre taşlarından biri de dün itibarıyla aşılmış oldu.
Fesih ve silah bırakma kararının akabinde, 11 Temmuz’da Süleymaniye’de ‘silah yakma’ töreni yapan örgüt, dün bunun devamı sayılabilecek bir açıklama daha yaptı ve Türkiye’den çekildiğini duyurdu.
Bu ne anlama geliyor?
Şu anlama geliyor:
Bir süredir yerinde sayıyor, patinaj yapıyor eleştirilerine muhatap olan bu sürecin yeniden ivmelenmesi anlamına geliyor.
Şurası net:
Yarım yüzyıla yaklaşan terör ve 100 yılı aşan Kürt sorununun çözümü anlamında hiç bu kadar ‘menzile’ yakın bir yere ulaşamamıştı Türkiye.
Erdoğan’ın “En önemli eserim” diye nitelendirdiği bu projenin bu noktaya gelmesi, arka planda harcanan büyük çabalarla mümkün oldu şüphesiz.
Başta Milli İstihbarat Teşkilatı ve başındaki isim olarak İbrahim Kalın…
Bölgesel boyutuyla Dışişleri ve Savunma Bakanlığı’nın rolünü, katkısını de yabana atmamak gerek.
İlmek ilmek dokunarak ciddi bir noktaya ulaşıldı.
PKK açıklamasının kodlarına bakalım şimdi…
“Türkiye’den çekilme dışında başka önemli haberler de var bu açıklamanın içerisinde.
Örgüt aldığı kararların bir kısmını örtülü olarak açıkladığı için, izaha ihtiyaç var.
Konuya hakim kaynaklardan edindiğimiz izlenimler doğrultusunda bunları aktaralım.
PKK AÇIKLAMASINDA ÖNE ÇIKAN 3 UNSUR…
PKK dünkü açıklamasıyla;
1-Sürece bağlıyız, fesih ve silah bırakma kararını koruyoruz demiş oldu.
2-Türkiye’deki bütün unsurların tamamen çekildiğini duyurdu. (Sayı olarak 30 civarı eli silahlı grup olduğu söyleniyor)
3-PKK, Kuzey Irak’ta bir çatışma riskini ortadan kaldırmak adına, TSK unsurlarına yakın bölgelerdeki, daha özelde Zap ve Metina bölgesindeki mağaraları boşaltma kararı aldı.
(Bu açıklamada bu netlikte ifade edilmiyor ama alınan kararın anlamı bu)
PKK açıklamasına yansımayan bir başka husus daha var.
Örgüt, uzun süredir DEM Parti önünde belli periyotlarla eylem yapan Diyarbakır annelerinin çocuklarının listesini istedi. Bu çocukların bir kısmının şu anda hayatta olmadığı söyleniyor maalesef. Örgütün bu konuda çekingen davranmasının bir sebebi de bu.
MECLİS KOMİSYONUNUN ELİ GÜÇLENDİ. ARTIK YASAL DÜZENLEMELER DAHA RAHAT YAPILABİLİR
Dünkü açıklama, Mecliste oluşturulan ve arka arkaya toplantılar yapmasına rağmen somut bir teklif henüz hazırlayamayan komisyonun elini de güçlendirecek nitelikte kuşkusuz.
Esasen, bu komisyonun temel misyonu, silah bırakıp geri dönecek olan PKK’lıların dönüşünün hukuki zeminini hazırlamak.
Bu bağlamda, önümüzdeki birkaç hafta içerisinde komisyonun nasıl bir yasa çıkaracağının netleşmesi bekleniyor.
PKK NEDEN YASAL GÜVENCE İSTİYOR?
Bu sorunun şöyle bir cevabı var:
Örgüt mensupları, Türkiye’ye döndükleri zaman başlarına kötü bir şey gelmeyeceğinden emin olmak istiyorlar.
Daha önce, mesela 2013’te başlayan birinci Çözüm Süreci yarım kalınca, o süreçte Türkiye’ye dönenlerin yakalanıp hapse atılması, böyle bir korkuyu beraberinde getirmiş.
(2013 süreci PKK’nın sabotajıyla bozulmuş ve buzdolabına kaldırılmıştı. Dolayısıyla o kararların yanlış olduğu anlamına gelmiyor bu durum)
“Devlet samimi mi? Onu sorguluyorlar. Kötüye giderse işler, ortada kalır mıyız diye soruyorlar. Bundan korkuyorlar.” Deniyor.
Enteresan bir durum var:
Örgüt içinde, “Ne aldık da silah bıraktık sorusu” zihinlerde yer ederken, sürece muhalefet edenlerin, “Ne verdiniz de silah bırakacaklar” sorusu, yaman bir çelişki olarak karşımıza dikilmiş durumda.
Esasen, her şey ortalama zeka sahibi herkes tarafından rahatça anlaşılabilecek bir şeffaflıkta ilerliyor.
İşin mahrem kısmı, operasyonel yönleriyla alakalı/sınırlı.
Bunun haricinde…
Abdullah Öcalan’la ilgili yapılan tespit şu:
Kendisi, hem sorunun, hem çözümün bir parçası.
Deniyor ki:
“Örgüt, “2 kere 2 kaç eder” diye sorulduğunda, “Önce liderlik bir cevap versin ben sonra 4 diyeyim” biçiminde bir refleks gösteriyor.
Öcalan, siyasilerle gazetecilerle görüşmek istiyor, bir aktör olarak ön planda olmak istiyor bu doğru, İmralı’da daha rahat şartlarda hareket etmek istiyor, bu da doğru ancak Ada’dan çıkıp gelme gibi bir arayış içinde de değil.
Bu nedenle, Öcalan’ın PR’ı için değil, ama çözüme vereceği katkı nedeniyle denklem içinde kalması önem taşıyor.
Bu bağlamda, siyasetin biraz daha cesaretli, vizyoner olmasına ihtiyaç var.
SURİYE…
Suriye’den de yeni haberlerimiz var…
Sürecin Suriye’ye dokunan kısmıyla alakalı.
Şöyle özetleyeyim.
Şam ile SDG arasında müzakereler yapılıyor. Teklifler gitti, geldi. Arka planda bu sürece Türkiye yönlendiriyor.
ABD ile uyumlu bir hava yakalandı.
10 Mart mutabakatının uygulanması esasen istenen.
Suriye’de SDG, hiçbir adım atmadı şimdiye kadar. Örgütte hala, silahla aldığımı masada vermem anlayışı hakim.
Son birkaç haftadır görüşmeler yeniden başladı.
İsrail, ABD çekilse bile biz sizi destekleriz diye örgütü kışkırtıyor.
TRUMP EKİBİNE VE İSRAİL’E “BENİ TÜRKİYE İLE KARŞI KARŞIYA GETİRMEYİN” DEMİŞ
ABD Başkanı Trump, Suriye meselesinde kendi ekibine, “Beni Türkiye ile karşı karşıya getirmeyin” diyormuş.
Bir nevi, “Suriye’yi Türkiye’ye yazdım” şeklinde bir yaklaşımı var Trump’ın ki, bu Suriye bağlamında Türkiye için en iyi haberlerden biri.
İsrail’e de, “Beni rahatsız edecek, Türkiye ile karşı karşıya getirecek bir denkleme girmeyin” mesajı vermiş Trump. Son dönemde İsrail’in Türkiye’ye dönük huzursuz hallerinin arkasında bir de böyle bir sebep var.
Şam yönetimi ile SDG arasında yürüyen müzakereler için, “Müzakere sürece var ama tam istediğimiz gibi değil.” Tespiti yapılıyor.
Ama yine de bazı somutlaşmalar var.
SDG Suriye ordusuna 3 tümen ve 1 tugayla katılacak. Polisin içişlerine bağlanması mümkün olacak.
Tabi, Ordu içinde ordu biçiminde olmayacak bu.
Ayrıca, CENTCOM’un eski tutumu da biraz değişmiş.
SDG’ye şu mesajı açıkça iletmişler:
Biz burada ilelebet kalmayacağız. Biz buradan çıktıktan sonra Türkiye’yi rahatsız edecek bir yapı istemiyoruz denmiş.
AHMET ŞARA 10 KASIM’DA BEYAZ SARAY’DA AĞIRLANACAK
Bu da Türkiye için iyi bir haber.
ABD’nin Şam’daki yönetime alan açması, birleşik Suriye perspektifine hizmet ediyor.
Bir başka yönüyle de, İsrail’in parçalı ve zayıf Suriye arayışlarını frenleyecek bir yaklaşım Trump’ınki.
Mehmet Acet - Haber7
Yorumlar6
-
Polat
55 dakika önce
Şikayet Et
Allah ına kurban reis kimsede kalmasa Allah rızası için yaptıklarını gördük ölümüne sonuna kadar yanındayız Allah ömrünü uzun sağlıklı ve afiyette eylesin gerekirse bizim ömrümüzden alsın sana versin inşaAllah amin amin amiiin
Beğen
Cevapla
-
Izleyici
2 saat önce
Şikayet Et
Reis Allahina kurban sen keske elli sene once gelseydin bu sorunlari cokdan acmisdik yolun acik omsun tarih seni yazacak
Beğen
Cevapla
Toplam 5 beğeni
-
ms dos
2 saat önce
Şikayet Et
eğer çekilen pkk lılar suriyeye geçerse amaç silah bırakma değildir amaçları cephe yönü değiştirmedir
Beğen
Cevapla
Toplam 7 beğeni
-
Vatandaş
2 saat önce
Şikayet Et
Çok güzel ifade etmişsiniz
Beğen
Cevapla
Toplam 5 beğeni
-
Ersever
3 saat önce
Şikayet Et
Ne israil, nede güdümündeki abd, ab ve diğer kuyrukları boş durmaz, türkiye lehine bir iş yapmaz.
Beğen
Cevapla
Toplam 5 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle