Geçtiğimiz hafta eski ismi Twitter olan X platformu beklenmedik bir karar alarak kullanıcıların konum bilgilerini herkesin görebileceği bir duruma getirdi.

Konum bilgileri açılınca da adeta tüm maskeler düştü ve sosyal medyayı bir silah gibi kullanan kişiler, gruplar, partiler ve hatta devletler iyot gibi açığa çıktı.

Bahse konu güncelleme sayesinde profil sayfalarında hesabın oluşturulma tarihi, doğrulama durumu, hangi ülkede bulunduğu, kullanıcı adının kaç kez değiştirildiği ve hangi ülkenin uygulama mağazası üzerinden bağlanıldığı gibi bilgiler görülebiliyor.

Bu güncelleme sayesinde, organize dezenformasyon ağlarının, bot kümelerinin ve takma kimlikli hesapların gerçek yüzleri birer birer ortaya çıkmaya başladı.

Sosyal medyayı adeta allak bullak eden bu gelişme sonunda gördük ki, aslında Türkiye ve İslâm düşmanı operasyon hesapları, kimi yerde Müslüman, kimi yerde Türkçü, kimi yerde milliyetçi ve çoğunlukla da Atatürkçü maskeler takmış.

İşin daha da enteresan olanı bunların her biri, özellikle de CHP/İmamoğlu hesabına propaganda yapan ve Atatürkçü geçinen hesaplar, topyekûn Türkiye dışında mevzilenmişler…

Bu çarpıcı gelişmenin özellikle de bize bakan iki veçhesi var.

Birincisi, İsrail’in kendi ülkesinde dijital ayak izi bırakmamak için kirli dijital kampanyalarını, sosyal medyada algı operasyonlarını, devletlere yönelik psikolojik harekâtlarının çoğunu Hindistan’dan yönettiği ortaya çıktı.

Peki, neden Hindistan?

Her vesile ile İsrail’e olan muhabbetini açık eden bu kirli memleket, dünyanın en büyük hesap çiftliklerine, tıklama/etkileşim fabrikalarına, sosyal medya işgücü pazarlarına ve ucuz, çoklu SIM altyapısına sahip ülkelerin başında geldiğinden, İsrail, örtülü dijital alt yapısını orada kurmayı daha akıllıca bulmuş anlaşılan…

Böylelikle hem düşman bellediği ülkelere ve şahsiyetlere dilediği gibi saldırabilecek hem de bütün bu pisliklere elini bulaştırmamış olacak…

Hindistan’ı maşa gibi kullanan bu aşağılık devletin, tüm bu faaliyetleriyle, tüm dünya halklarında oluşan “soykırım gerçekleştiren insanlık düşmanı bir devlet” imajını silip yerine sanki “tehdide maruz kalan bir devlet” imiş gibi bir görüntü yaymaya çalıştığı çok açık.

İsrail tarafından açılan hesaplar incelendiğinde, bunların ‘Soykırım suçlarını’ ve ‘sivil katliamları’  sanki kaçınılmaz bir sonuç gibi sunmaya çalıştıkları, İsrail'in Sivil kayıpların sorumluluğunu Gazze halkına yüklemek için, sahte videolar ve görseller üreterek; söz konusu hesaplar üzerinden yaydığı çok açık bir biçimde görüldü.

Yani, büyük bir insanlık suç işleyerek hem soykırım yaptılar hem de kendilerini mağdur göstermenin bir yolunu buldular bu vesile ile…

İkincisine gelince…

FETÖ’nün ve bu aşağılık örgütün hesabına çalıştığı şer güçlerin, Türkiye’deki bu türden operasyonları ne denli ciddiye aldığını gözler önüne seren bir mahiyete sahip…

15 Temmuz sonrası, İslâm’a düşmanlıklarını ve vatana ihanetlerini tamamen alenileştirilen bu aşağılık güruh, sahip olduğu bu münafık tarzını varabileceği en uç noktaya taşıdı.

Sosyal medyadaki örgütlenmeyi çok önemseyen FETÖ, bulabildiği tüm tetikçileri bu platformda sahaya sürdü.

Stratejilerini, Erdoğan ve Türkiye hakkında yapabilecekleri en aşağılık tezviratı tatbik ederken aynı zamanda hesapların tespitini zorlaştırmak ve tetikçilerin kimliğini gizlemek üzerine kuran bu örgütün tüm hesapları işte bu gelişme ile altüst oldu. 

FETÖ bu saldırıları, profil fotoğraflarında Atatürk resmi kullan kişiler üzerinden yürüttü hep.

Deşifre olan hesaplar incelendiğinde şöyle bir gerçek çıktı ortaya…

Ortak söylem ve eylem stratejilerinin; bilgi akışını bulandırmak, bir olaya çok sayıda farklı yorum atarak kakofoni üretmek, gerçek bilgi ile yarı-yanlış bilgiyi karıştırmak, algı kargaşası ile gündem takibini zorlaştırmak ve iç politikaya yönelik etki husule getirmek…

Bununla birlikte uluslararası kamuoyunda algı kampanyaları, mağduriyet, baskı, özgürlük gibi temalar üzerinden bir hikâye oluşturma çabası da bariz bir biçimde ortaya çıkmış oldu.

FETÖ’nün bu taktiği sonuç verdi ve sırf Erdoğan’a düşmanlık yapabilmek için şeytanla bile ittifak edebilecek olan Kemalistler birer birer tuzağa düştü.

İzmir’de yaşadığını ve Atatürkçü bir hemşire olduğunu söyleyerek Kemalistleri bir sığır sürüsü gibi arkasına takan kişinin aslında erkek olduğu ve Türkiye’de yaşamadığı gerçeği, bu tuzağın ne denli isabetle kurulduğunun açık bir göstergesi…

Buna benzer yüzlerce örnek var.

Hepsinin de ortak özelliği sürekli olarak kullanıcı adını değiştirerek takipçileri manipüle etmek…

Aslına bakarsanız takipçilerin de gönüllü olarak ve hatta taammüden manipüle olduklarını söylememiz lazım.

Bunu nereden mi anlıyoruz?

Kadın görünümlü erkekler, milliyetçi görünümlü sapıklar, Türkiye’de yaşıyormuş gibi twit atıp da yabancı ülkede yaşadığı ortaya çıkan hesaplar deşifre olduktan sonra bile takipçi kaybı yaşamadılar.

Yani anlayacağınız, ‘Tayyip Erdoğan’a küfretsin de koy vatan haini olsun’ anlayışı, düştükleri bu rezil durumu sindirebilecek bir noktaya taşımış bunları.

FETÖ’nün sığır sürüsü gibi güttüğü bu gönüllü işbirlikçiler güruhundan başka olarak bir de İmamoğlu’nun parayla kurduğu operasyon hesapları da gün güzüne çıktı bu vesile ile…

Mesela Avrupa’dan yönetildiği ortaya çıkan bir hesap, uzunca bir süre sanki Türkiye’de imiş gibi CHP’nin mitinglerinde boy göstermiş ve insanları polisle çatışmaya çağırmış…

Tüyler ürperten bu örnekte görüldüğü üzere, Avrupa’da yaşadığı ortaya çıkan ve fakat nasıl oluyorsa CHP'nin her mitinginde bulunan ve oradan fotoğraflar paylaşan birisinin oluşturduğu bu sahte profil aracılığı ile neye hizmet ettiğini anlamak sanırım hiç de zor olmasa gerek.

Tamamını Türkiye düşmanı şer örgütlerin yönlendirdiği bu piyonlar, efendilerinin arzuları üzerine memleket düşmanlığı yapmaktan çekinmiyorlar maalesef.

Erdoğan düşmanlığının motive ettiği bu ihanet, X’in mezkûr güncellemesiyle bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

İşin kötüsü, maskesi düşen bu alçaklar hiçbir şey olmamış gibi kaldıkları yerden ahlaksızca devam edebiliyorlar!

İşte bu, çok ama çok tehlikeli!..

Nihat Nasır / Haber7