Yunan Savunma Bakanı Dendias, Ege adalarına füze yerleştireceklerini söylüyor.. Bu sayede Ege’yi karadan kilitleyeceklerini ifade ediyor.. Adaları seyyar füze bataryalarıyla donatacaklarını ilan ediyor..

100 yılı aşkın süredir yürürlükteki Lozan antlaşmasını göz göre göre yok sayıyor..

Oysa Lozan ile -haksız şekilde- Yunan’a bırakılan Batı Anadolu (Ege) adalarının silahsızlanma şartı bulunuyor.. Lozan’ın yanı sıra, Paris anlaşmasıyla o adalar gayri askeri statüye alınmış durumda..

Yani Ege adaları sadece sivillere açılabilir.

Silaha açılamaz..

Silaha açılırsa, anlaşmanın bağlayıcılığı ortadan kalkar. Adalardaki Yunan’ın hakimiyeti de resmi olarak son bulur..

Peki Yunan bu densizliği ilk kez mi yapıyor?

Hayır..

Batı Anadolu'da “Boğazönü Adaları” diye isimlendirdiğimiz Semadirek, Limni, Taşoz, Bozbaba adalarında cephane yığınağı yapıldı.

Lozan paspas edildi..

“Saruhan Adaları” olarak tanımlanan Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, İpsara adaları kışlaya dönüştürüldü.

Lozan paspas edildi..

“Menteşe Adaları” diye kategorize ettiğimiz İstanbulya, Rodos, Herke, Kerpe, Kaşot, İlyaki, İncirli, Kelemez, Leryos, Batnaz, İlipsi, Sömbeki, İstanköy ve Meis adalarına askerî yığınak yapıldı.

Lozan paspas edildi..

Üstelik Meis adasına Yunan askerler “turistik feribotlarla” çıkarıldı..

Lozan anlaşmasıyla resmen alay edildi..

HEM BAYRAK HEM BATARYA

Marmaris’teki Keçi Adası, Didim’in dibindeki Eşek Adası gibi 17 ada ve 1 kayalık, milletlerarası anlaşmalarla Yunan’a bırakılmamasına rağmen Atina bu adalara çökmüş vaziyette.

Keçi Adası’nda hukuksuz varlığı yetmiyormuş gibi, adadaki kayalıklara Yunan bayrağı boyadılar. Bu da yetmedi, bayrağın sağ ve soluna topçu bataryası yerleştirdiler...

Sadece bunlar mı?

Lozan Antlaşması’na göre deniz hudutları, kıyıdan 3 mil uzaklıktaki ada ve adacıkları kapsar. Yunan 1936 yılından beri karasularındaki hududunun 6 mil olduğu iddiasıyla hareket ediyor..

Özerk olması gereken Batı Trakya’daki okullara müdahale ediyor, kapatıyorlar.. Rodop şehrinde Hacıören, Keziren ve Payamlar okullarına kilit vurdular.. İskeçe şehrinde Karaköy İlkokulu’nda eğitimi durdurdular..

231 olan Türk azınlık okulları sayısını 30 yılda 80’lere kadar düşürdüler..

Yine Lozan’a göre azınlık okullarında eğitim çift dilli olması gerekiyor. Yani her Batı Trakya Türkü, anadilini okullarda öğrenmek zorunda. Fakat Yunan, anaokulundan itibaren sadece Yunanca’yı dayatıyor.

Anaokullarında eğitim dili sadece Yunanca olduğu için Batı Trakya Türkleri çocuklarını anaokuluna göndermek istemiyor. Yunan ise çocukların beynini yıkamaya 4-5 yaşlarındayken başlamak istiyor ve 2006 yılından bu yana çocukları anaokuluna kaydetmeyi zaruri tutuyor..

Bitmedi..

Lozan Antlaşması’na göre Yunan, Batı Trakya’daki azınlık okullarının idari kadrosuna müdahale edemiyor. Öğretmen kadrosuna bile karışamıyor. Fakat Atina idaresi, Gümülcine ve İskeçe şehirlerindeki medreselere “Encümen Heyeti” atamaları yapıyor. Bu heyetlerin idari sekreterlik makamına Hıristiyan Yunan vatandaşları getiriliyor.

Bitmedi..

Lozan’a göre Batı Trakya Türkleri, sivil toplum kuruluşu ve dini kurumları oluşturma, yönetme ve denetleme haklarına haiz. Fakat Yunan buna da karışıyor. Batı Trakya Türkleri’ne vakıf idarecileri seçtirilmiyor. Türk dini vakıflarının idarecilerini Atina atıyor. Vakıf gelirlerine Atina çöküyor. Gelirler vakıflara iade edilmeyip kamu kaynaklarına aktarılıyor. Atina, adında ‘Türk’ ibaresi geçen STK’ların kuruluşuna izin vermiyor.

Bitmedi..

Lozan’a göre Batı Trakya’da müftülerin Türkler tarafından seçilmesi gerekiyor. Denetimin ise ‘başmüftü’ makamı üzerinden yapılması şart. Lakin Yunan, müftüleri de devlet atamasıyla belirliyor. Başmüftü atamasında ise Atina’nın otoritesi kullanılıyor.

Bitmedi..

Lozan’a göre Yunan idaresinde yaşayan Müslüman ve Türk azınlığa geniş nüfus imkanları tanınıyor. Fakat Batı Trakya’da Yunan, Türk nüfusunu azaltmak için her şeyi yapıyor. 1955-1998 yılları arasında yaklaşık 60 bin Batı Trakya Türk’ünün vatandaşlıktan çıkarıldığı resmi verilere yansıyor..

‘AYŞE ADALARA’

Birilerinin Cumhuriyet’e tapu senedi yapmaya kalktığı Lozan antlaşmasını Yunan, CHP’nin tek parti iktidarı olduğu dönemden günümüze uzanan geniş süre zarfında böylece çiğniyor, ayaklar altına alıyor, paspas ediyor..

Ve Yunan, İsrail gibi kural, kaide, anlaşma, uyarı, hak, hukuk tanımadan bütün evrensel ilkeleri yok saymayı adet edinen haydut devletle yan yana gelmenin haylazlığıyla iyice densizleşiyor..

Uluslararası bir muahedenamenin böylesi densizliklerle paspas edilmesine hiçbir uluslararası mekanizmanın çıt çıkarmıyor olması ise ibretliktir..

Böyle gider ve iş başa düşerse, elbet bir gece telsizlerden ‘Ayşe adalara çıksın’ emri duyuluverir.

Ansızın..

Faruk Arslan / Haber7