SURİYE’DEKİ PKK TASFİYE OLMADAN OLUR MU HİÇ?

Demek ki neymiş?

“Terörsüz Türkiye” projesi Suriye’den bağımsız değilmiş!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 25 Ağustos 2024’te Ahlat’ta yaptığı ana fikri “İç cepheyi tahkim etmek” olan konuşması “Yaklaşan büyük tehdide karşı birlik olmanın” işaret fişeğiymiş!

Demek ki neymiş?

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ilk günden bu yana “müşfik” bir dil kullanarak “iç cephenin tahkimi”nde “boşluk bırakmamak” istemiş!

Demek ki neymiş?

Terörsüz Türkiye sürecinin bir ayağında yer alan İmralı’nın iradesi dışında başka aktörler de varmış..!

DEM’in içinde de Ak Parti’nin içinde de Terörsz Türkiye sürecini “SDG’yi dışarda tutarak” nihayete erdirebileceklerini düşünenler olduğu bir gerçekmiş!

NE YAPTILARSA İÇ SAVAŞ ÇIKARTAMADILAR BU MEMLEKETTE HABERİNİZ OLSUN

Yazık!

Hem de çok yazık.

Kime mi?

Elbette bu millete, bu memlekete..!

***

(Bu sürecin en belirgin özelliği “Bize ait” olmasıydı. Ve kendi göbeğimizi kendimizin kesme çabasıydı.)

***

Bu memleket ve millet çok bedel ödedi.

Ve “iç savaş” için döşenen bütün taşlara rağmen…

Yapılan tüm provokasyon ve kışkırtmalara rağmen…

(Ret ve inkardan, Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkenceye… Başbağlar katliamından Dağlıca baskınına, Bingöl’deki askeri kovonya yapılan saldırıya, Çukur/Hendek olaylarına kadar…)

Bu memlekette ne ayrışma ne iç savaş çıkartabildiler.

Zira 40 yıldır evlatlarını toprağa koyup, bağırlarına taş basıp “Vatan sağolsun” diyen Anadolu insanı…

Araya sokulmak istenen nifak tohumlarına rağmen, ayrışmadı…

Türk ile Kürt karşı karşıya gelmedi…

Mesele “terör” parantezinin içine alındı…

PKK’nın bir terör örgütü olduğu ve yapılanın “terörle mücadele”den başka bir şey olmadığı kabul edildi.

Komşu komşusuna yan gözle bakmadı.

PKK’nın canımızı, kanımızı, enerjimizi ve kardeşliğimizi tüketmeye çalıştığı dönem de bile…

Red ve inkarın bir devlet politikası olduğu dönemde bile…

Kürtlerle Türkler arasına “nifak” sokulamadı.

MERİÇ’İN DOĞUSUNDA KALAN İLE BATISINDA KALAN NE KADAR AYNI İSE, KOBANİ TREN RAYININ GÜNEYİNDE KALAN İLE KUZEYİNDE KALAN AYNIDIR

Birinci Dünya Savaşı sonrası sınırların çizilip, suni devletler kurulurken etnisiteler, milliyetler ve milletler parça parça edildi.

Bundan Kürtler de Türkler de Araplar da nasibini aldı.

Batı Trakya’da Türklerimiz, Suriye’de Irak’ta Kürtlerimiz kaldı.

Nusaybin ile Kamışlı, Suruç ile Aynel Arap Kobani şirketinin döşediği tren rayları nedeniyle ayrıldı.

Meriç’in batısında kalan ile doğusunda kalan ne kadar aynı ise, Kobani şirketinin döşediği tren raylarının kuzeyinde kalan ile güneyinde kalan o kadar aynıdır.

Ne ki, ulus devletler çağının yaşandığı evreydi ve biz de nasibimizi (olumlu ve olumsuz) aldık!

***

DEM’in Meclis Komisyonu’na sunduğu rapordaki gibi ağır ulus devlet eleştirisi yapacak değiliz.

Ya da CHP’nin artık aklını başka bir noktaya odaylayamayıp kendi gündelik meselelerini raporlaştırması gibi de yapmayacağız.

MHP ve Ak Parti’nin “geçici ve müstakil bir yasa” önerisine destek verip…

Bir de “Terör örgütünün tüm unsurlarıyla silahları bıraktığı… Örgütün lağvedildiği… Tasfiye olduğu” gerçeğinin güvenlik güçlerince ilan edilmesi sürecine SDG içindeki YPG’nin de dahil edildiğinin ilanını bekleyerek…

Terörsüz Türkiye ile Terörsüz Bölge’nin inşa edilmesi için çaba sarf edeceğiz.

***

Bugünlerde, devletin ve hükümetin çeşitli aktörlerinin söylemleri üzerinden “ayrışma” hesaplayanlar ile…

DEM ve Ak Parti içindeki bazı “unsurların” harekete geçerek “SDG” ve özelde YPG’ye “tölerans tanınması”na dönük söylemlerinin akamete uğraması için şimdi asıl “birlik” zamanıdır.

İÇİMİZDEKİ ÇATLAK SESLERE RAĞMEN, MENZİLİ ŞAŞIRMAMAK

Hükümet içinde bir çatlak oluşturmak isteyenlere…

Birbirine sırtını verip mücadaleyi omuzlayanlar arasında nifak çıkartmak isteyenlere…

Fırsat vermemek gerek.

Öcalan’ı bir kez daha diri diri İmralı’ya gömmek isteyenlere fırsat vermemek gerek.

SDG’nin içindeki YPG’nin silah bırakmasını istemeyenleri deşifre edip…

Suriyeli Kürtlerin “özgürleşmesine” katkı verip…

Bölgeye yıllardır dışarıdan müdahale eden emperyalistlerin yeni “kurgusuna” dur demek gerek..!

İçimizdeki aparatların çatlak ses verdiği bugünlerde menzilimizi şaşırmamak esastır!

Yoksa!

Evet yoksa…

Bir çuval incir heba olacak.

***

Umudumuzu koruyoruz…

Amma endişemiz artmıştır.

Bilinsin isteriz!