2025'in anlattıkları

  • GİRİŞ26.12.2025 09:04
  • GÜNCELLEME26.12.2025 09:04

2025 Türkiye'sinde yaşananları (en azından bazılarını) münferit olaylar zinciri olarak görmek yanlış olur. Birbirini besleyen, derinleşen ve en tehlikelisi de normalleşen anormallikler olarak ele almak daha doğrudur.

2025'in en önemli mesajı kuşkusuz 'Terörsüz Türkiye'dir. Ancak bu mesaj, terörsüz bölge olmadan terörsüz Türkiye olamayacağı gerçeğiyle birlikte okunmalıdır. Terörle mücadeleyi şekil ve dile indirgeyerek, karanlık ülkelerin vekâlet savaşı gerçeğinden uzaklaşmanın doğruluk düzeyi, süreci yönetenlerce de değerlendiriliyordur. Bu konuda verilen mesajların çarpıtılmasını önleyebilecek yollardan biri terörün söndürdüğü ocakların yeni sürecin ‘dilinden’ ne anladığının ya da Şehit ailelerinin hissiyatının iyi analiz edilmesidir. Hasılıkelam, Türkiye'nin askeri ve istihbarat kapasitesinin terörle mücadeleyi ülke için sorun olmaktan çıkardığını düşünenlerin kafalarının karıştığı bir yıl oldu 2025. Nihayetinde bunu burada noktalayalım.

2025 için adeta sanal bahis ve uyuşturucunun 'altın' yılı denilebilir. Konu her ne kadar ünlüler ve/ya spor camiası özelinde işlense de yani cerahat bu eksende patlasa da sorunun özellikle gençlerimiz için sessiz bir yıkım mekanizmasına dönüştüğü gerçeği göz ardı edilmemelidir. Kriptoyla, sosyal medya ağlarıyla, influencer diliyle meşrulaştırılan, eğlence olarak pazarlanan dijital sömürü düzeninin 2026 yılında tam anlamıyla bir ameliyat masasına yatırılması gerekiyor. Birbirleriyle mukayese etmeye, tehlikelerini yarıştırmaya gerek yok. Ancak uyuşturucuda yaş düşüşünün alarm seviyesinin ötesine geçtiği görülmeli. Maddeler çeşitleniyor, erişim kolaylaşıyor. Bu sadece emniyetin değil, tüm toplumun sorunu.

Akran zorbalığı, 2025'in şenaat liginde 'yıldızı' parlayan oyunculardan biri oldu. Can yakmaktan can almaya doğru hızlı bir evrim geçiren konu, bir eğitim faaliyetinin veya disiplin sürecinin konusuyken birdenbire cinayet masasının gündemine taşındı. Kendine özgü nitelikleri olsa da akran zorbalığı, toplumu kuşatan şiddet sarmalından bağımsız olarak ele alınamaz. Trafikte, okulda, sokakta ani öfke patlamalarının, büyük felaketlere dönüşen küçük tartışmaların nasıl bir ruh halinin göstergesi olarak okunması gerektiği, 2026'nın yanıtı kritik önemde sorularından biri olacak.

Suça sürüklenen çocuklar, ne eğitimde ne istihdamda yer alan gençlerin durumu; toplumun büyük bir kesimini kapsama alanına alan kaygı, tükenmişlik ve umutsuzluk 2025'te pandoranın kutusundan yayılan kötülüklerin top 10 listesinde yer almayı başardı. 2026, ruh sağlığının hâlâ bireysel bir mesele olarak ele alınmaya devam etmediği bir yıl olmak zorunda.

Yeni nesil infaz, sahtecilik ve dezenformasyon cephesinde, teknolojik imkanların artması dışında, 2025'te değişen bir şey yok. İftira, montaj, deepfake, hedef gösterme, algoritmalara teslim edilen adalet duygusu, ses klonlama, sahte görüntüler, ikna edici senaryolar, yalan, komplolar, inanmak istemediğimiz doğrular, inanmak istediğimiz yalanlar bildiğiniz gibi boy göstermeye devam ediyor. Akıl ve ruh sağlığınızı korumak istiyorsanız, bu platformlarla (ya da foseptikle) mesafeyi ayarlayın, hatta gerektiğinde bilinçli bir şekilde uzak durun.

Medyayı hiç sormayın. Yandaş, candaş, fondaş derken "party medyası"yla tanıştık.  Zaten bu ülkede medya ne zaman karanlık ilişkilerin odağında yer almadı ki? Galiba en iyisi merhum Erbakan Hoca'nın tabiri: "Bir kısım medya".

İçimiz kararmasın. Ama kendi gerçeğimizle yüzleşmemiz gerekiyor. Bunların olması sorun, bunlarla gerektiği gibi mücadele edilememesi daha büyük bir sorun. Çoğu önlenebilir şeyler, ama hepsi ciddiyet gerektiriyor.

2025, dış politika, savunma sanayi, istihbarat ve afet yönetişimi alanlarında ciddi ilerlemelerin kaydedildiği bir yıl oldu. Bu alanlarda ilerlemenin gayrı meşru müdahale biçimlerine nasıl davetiye çıkardığını özellikle son 45 gündür bir bir görüyoruz. Bu işin tabiatı böyle, ülkeyi kim yönetirse yönetsin, bu alanlarda ilerleme kaydederseniz, bu tür müdahale biçimlerine ister istemez davetiye çıkarıyorsunuz. İlerleme kaydetmezseniz veya negatif ilerleme kaydederseniz sorun olmuyor pek, ama bir süre sonra sizin de olmama ihtimaliniz ortaya çıkıyor. Ezcümle paniğe gerek yok, karşı koyma sistemlerimizin daha da güçlenmesi açısından ciddi fırsatlar barındırıyor bu tür müdahaleler. Ambargoların yaptığı gibi, ambargolar olmasaydı bu halde olur muyduk?

2026'nın, içinde bulunduğumuz çağda, 'Habil'den öç almanın en alçakça örneklerini sergileyen 'Kabiller' için sonun başlangıcı olması umuduyla.

Prof. Dr. Hakan Aydın / Haber7

 

Yorumlar3

  • ŞEKER 1 saat önce Şikayet Et
    Kimse önemsemeyecek ama biz insani sorumluluk gereği suraya not alalım, Toplumdaki öfke, madde bağımlılığı, pisikolojik ve sosyal sorunların temelinde şekerli, glikozlu, fruktozlu gıdaların aşırı tüketilmesi vardır, EĞER BİRİ BUNLARA DUR DEMEZSSE 5 YIL SONRA TOPLUMUN VE DEVLETİN DÜŞECEĞİ MUHTEMEL BELALARI TAHMİN BİLE EDEMEYECEĞİZ!
    Cevapla
  • Akif Emre 1 saat önce Şikayet Et
    Kaleminize sağlık hocam mükemmel olmuş
    Cevapla
  • misafir 1 saat önce Şikayet Et
    eskiden spor toto ve milli piyango vardı. şimdi sayısı belli değil
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat