SİHA Sezgin CHP’de nasıl barınıyor, şaşıyorum!

  • GİRİŞ15.09.2023 10:28
  • GÜNCELLEME18.09.2023 09:00

Sezgin Tanrıkulu!..

CHP’lilerin “Milli Bayram” ilan ettiği lanetli 27 Mayıs 1960 darbesinin 3’üncü yıl dönümünde, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde dünyaya geldi. 

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra avukatlık yapmaya başladı. 

1988 yılında, terör örgütü ağzıyla konuşmasıyla bilinen sözde İnsan Hakları Derneği (İHD)’nin Diyarbakır Şubesi'nin kuruculuğunu üstlendi.

1997’de, henüz 34 yaşında iken, Amerika'da Rum lobisinin bir yan kuruluşu gibi çalışan Kennedy Ailesi'nin organize ettiği ve güya Amerika’nın en prestijli ödüllerinden olan Robert F. Kennedy İnsan Hakları Ödülü'ne layık görüldü.

Washington’da düzenlenen ödül töreninde, Türkiye'nin Güneydoğusundan "Kürdistan" diye bahsetti.

Kendisine verilen 15 bin dolarlık para ödülünü yaşam hakkı ihlal edilen insanların hukuki mücadelesi için harcayacağını söyledi.

İki yıl sonra İstanbul’da düzenlenen AGİT zirvesine katılan dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, zirve önceki kaldığı Conrad Oteli'nde kendisiyle görüştü.

Üstelik başkanın güvenliğine aşırı önem veren Amerikalılar, otele girişinde Tanrıkulu’nun üstünü bile arama gereği duymadı.

Aralık 2001’de katıldığı “İnsan Hakları” sempozyumunda, “Türkiye’de sistematik bir şekilde işkence uygulanıyor” dedi.

Bu sözlerinden 10 ay sonra Diyarbakır Barosu Başkanı oldu.

Başkan seçildikten sonra bu defa, “Güneydoğu'da, 1990 ila 1995 yılları arasında, cins farkı gözeltilmeden gözaltına alınan çok sayıda insanın taciz ve tecavüze uğradığını” söyledi.

Ağustos 2004’te, Diyarbakır’ın Mardinkapı semtindeki polis noktasına saldıran teröristler bekçi Abbas Yoldaş’ı şehit edip bir polisi de yaraladıktan sonra Dicle kenarındaki Hevsel Bahçeleri’ne saklandı. Emniyetin operasyonu sürerken, Osman Baydemir’i de yanına alarak, operasyon bölgesine giderek inceleme yapmak istedi. Buna izin vermeyen dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürü Orhan Okur’la tartıştı. Okur, "Terör örgütüne kimse destek çıkmasın. Teröristleri almamıza kimse engel olamaz" diyerek, Baydemir ve Tanrıkulu’nu bölgeden uzaklaştırdı.

Akabinde…

PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan'ın, ‘Ülkede Özgür Gündem’ isimli örgüt paçavrasına yaptığı itiraflar sebebiyle OHAL valileri Hayri Kozakçıoğlu, Ünal Erkan ve üst düzey askerî yetkililerin de aralarında bulunduğu 31 kişi hakkında ‘Suç örgütü kurmak, canavarca hislerle birden fazla adam öldürmek, işkence yapmak’ gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

Mart 2006’da, İstanbul Bilgi Üniversitesi‘nde düzenlenen “Türkiye'nin Kürt Meselesi" toplantısının ikinci gününde, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, "Kürtler, Türkçe öğrenmek zorunda değil" derken…

Tanrıkulu ise hem PKK militanlarına "onurlu bir şekilde" silah bırakma olanağı tanıyacak bir af çıkarılmasını istedi hem de HDP’li Ahmet Türk’ün soyadına atfen “Devletin Kürt politikası Ahmet ağabeyin soyadıdır" diyerek, Kürtlere devlet eliyle dayatmalar yapıldığını söyledi.

Hayatında yaptığı belki de tek doğru eylem, 27 Nisan bildirisi hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmak olan Tanrıkulu…

22 Temmuz 2007 tarihinde yapılacak milletvekili seçimlerinde Diyarbakır'dan bağımsız aday olmak için başvuruda bulunduğunu açıklasa da, o dönem PKK’nın siyasi temsilcisi konumundaki DTP’den destek göremeyince, adaylıktan çekilmeye kararı aldı.

3 Ocak 2008’de, Diyarbakır’da meydana gelen ve 4’ü öğrenci 5 kişinin şehit olduğu PKK saldırısının ardından kente gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a akıl vermeye kalkıştı.

Ağzının payını alıp susmak zorunda kaldı.

Bir ay sonra, sözde akademisyenler ve sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan 100 kişi ile dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bir mektup yazarak, “PKK’nın siyasi uzantısı DTP siyasi aktör olsun" talebinde bulundu

Nisan ayında “Kürtçe eğitim talebi” gerekçesiyle Başkan Erdoğan ile ikinci kez kavga etmeye yeltendi.

Erdoğan’dan, “PKK diliyle konuşma”  fırçasını yiyince, yine Abdullah Gül’e sığınarak Köşk'e çıktı.

Temmuz 2008’de, FETÖ’cülerin organize ettiği Abant Platformu’nun 17. toplantısına katıldı.

Aralık 2008’de, Deniz Baykal'ın yaptığı “CHP’ye katıl” teklifini geri çevirdi.

Bu arada, İlker Başbuğ ve Yılmaz Özdil gibi Kemalistlerin önemli isimleri hakkında suç duyurusunda bulundu.

Malum kaset sonrası CHP liderliği koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Beraber çalışalım” teklifini kabul etti fakat CHP üyesi olmadığı için PM’ye giremedi.

30 Kasım 2010’da ise “Artık CHP’li Tanrıkulu oldum” diyerek CHP’ye katıldığını duyurdu.

Bu açıklamasının ardından PKK üyeliğinden yargılanan Lütfü Taş, savunmasını üstlenen Sezgin Tanrıkulu’nu avukatlıktan azletti.

Derken…

18 Aralık 2010’da yapılan CHP’nin 15. Olağanüstü Kurultayı’nda Parti Meclisi’ne seçilen 80 kişi arasında yer aldı. Bir hafta sonra CHP’nin İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı oldu.

CHP adına KCK davasını  ‘yerinde’ izledi.

CHP Diyarbakır İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın gündeme getirdiği "Hakikat Komisyonu"nun bir an evvel kurulmasını istedi.

Bu süreçte, ağabeyi Saim Vildan Tanrıkulu’nun, “Vatandaşlıktan çıkartılanlar” listesinde yer aldığı ifşa oldu.

12 Haziran 2011 seçimlerine gelindiğinde her ne kadar Diyarbakır’dan aday yapılmak istense de o İstanbul’dan milletvekili seçilerek Meclis’e girdi.

Seçimin ardından yapılan 10 saatlik CHP Parti Meclisi toplantısında, PM üyesi Mesut Değer, 'Aldığımız sonuçlara göre Tanrıkulu'nun anne veya babası CHP'e oy vermedi' iddiasını ortaya attı.

Akabinde…

CHP’li milletvekili Dilek Akagün Yılmaz tarafından “TR 705 kodlu CIA ajanı” olduğu iddiası gündeme getirildi.

Tanrukulu’nun “ajan” olduğu iddiası Wikileaks belgelerine de yansıdı.

CIA’nın gölgesi olarak bilinen Stratfor’un Türkiye ‘analisti’ Emre Doğru’nun, 30 Haziran 2010 tarihli e-postada Stratfor merkezine “Bize daha önce üç kez bilgi veren Kürt kaynağım, CHP yönetiminin bir üyesi oldu” notunu gönderdiği ifşa oldu.

2015’te ise CHP’li Tanrıkulu’nun, öldürülen PKK’lı terörist Aziz Güler’in cenazesine katılarak gözyaşı döktüğü kamera kayıtlarına yansıdı.

Yetmedi..

PKK’nın kanalı olarak bilinen Med Nuçe’nin canlı yayınına katıldı, örgüt propagandası yaptı.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı Edirne Cezaevi’nde ziyaret eden ilk milletvekili, Tanrıkulu oldu.

28 Ekim 2015’te, İpek Medya Grubu’nun kapatılmasına karşı çıkan Tanrıkulu, FETÖ’ye destek için kanal binasına kadar gitti.

FETÖ’cü akademisyen İştar Gözaydın’ı tutuklu bulunduğu cezaevinde ziyaret etti.

Barış Pınarı Harekatı’yla ilgili, “Bu haksız bir savaştır ve Kürtlere karşı yapılan bir savaştır” şeklindeki skandal bir paylaşım yaptı.

Hzırlarığı insan hakları raporunda, 2012’de Sultangazi’de bombalı saldırı düzenleyerek 1 polisimizi şehit eden ve 2015 yılında İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü binasına saldırarak polislerimize mermi yağdırdığı esnada öldürülen DHKP-C’li terörist Elif Sultan Kalsen için,

“polis tarafından mağdur edilen öğrenci” notunu düştü.

2015’teki Hendek olayları  sırasında ortadan kaybolan ve örgüt içi infaza kurban giden “Welat Çiya” kod adlı Hakan Arslan’ın kemiklerinin taşındığı fotoğrafı paylaşarak,  “aah ahh...’ sözleriyle ağıt yaktı.

Tükenişin eşiğine gelen PKK’ya ağır darbeler vuran SİHA’ların kullanılmasının ‘savaş suçu’ olduğunu öne sürdü.

Meclis’te düzenlediği toplantıda, “Eskiden JİTEM vardı, şimdi aynı görevi SİHA’lar yapıyor” dedi.

“SİHA’ların babası” Selçuk Bayraktar’ı “adil olacağız” diyerek yargılamakla tehdit etti.

Ermeni soykırımıyla ilgili skandal paylaşımları nedeniyle soruşturmaya muhatap oldu.

Yine de durmadı.

Son olarak katıldığı bir televizyon programının canlı yayınında, “15 köylüyü helikopterden atan TSK değil mi?” diyerek şanlı ordumuza dil uzattı.

Bunlar CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun sadece basına yansıyan rezaletlerinden bir kısmıydı.

Tüm bu yaptıklarına rağmen onu CHP’ye davet eden ve 5 kez milletvekili seçtiren Kemal Kılıçdaroğlu, Sezgin Tanrıkulu’na tek laf etmedi.

*

Daha önce iki kez fırçalayan Başkan Erdoğan ise TSK’ya yönelik iftiraları sonrası dayanamayarak, bu defa CHP’li Tanrıkulu hakkında; “Sözde milletvekili ama terörist müsveddesi”  ifadelerini kullandı.

Tanırkulu’nun yaptıklarına bakınca, bu adam hala CHP’de nasıl barınıyor, insanın aklı almıyor!

Yorumlar82

  • Cihad 7 ay önce Şikayet Et
    Chp zihniyetinin ilgili kefereden farkı ne...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Fatih 7 ay önce Şikayet Et
    Bu adam CHP de değil TC de nasıl barındırılıyor insanın aklı almıyor.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • murat 7 ay önce Şikayet Et
    bu terör yandaşı aponun imralı avukatı degilmiydi
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Dağdelenoğlu 7 ay önce Şikayet Et
    CHP lideri damdaki eşkiyalara methiyeler düzerken, sezgin danışmanıydı. O partinin merkez yönetimi vatan hainleriyle dolu. başka tarfi var mı?
    Cevapla Toplam 12 beğeni
  • Çağrı 7 ay önce Şikayet Et
    yani kısacası; SİHAsezgin olarak yazılır, CIAkulu okunur.
    Cevapla Toplam 14 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat