“Gerçek detaylarda gizlidir” denir ya hani, yakın zamana kadar İYİ Parti’nin ağır topları arasında yer alan Bahadır Erdem’in istifa kararının arkasında şimdiye kadar kimsenin bahsetmediği bir gerekçe olduğunu öğrendim.

Kimden mi?

Parti içinde olup bitenleri anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmak adına aradığım, partinin kurucuları arasında yer alan halen İYİ Parti milletvekili olan bir başka önemli isimden bunu öğrendim.

Meğer Bahadır Erdem’le ilgili asıl sorun, 14 Mayıs seçimlerine gidilirken milletvekili listelerinin hazırlanması sırasında ortaya çıkmış.

İYİ Parti’nin iki milletvekili çıkarabildiği İstanbul 2’inci bölgeden üçüncü sıraya ismi yazılmış Erdem’in.

Birinci sıraya Buğra Kavuncu, ikinci sıraya Salim Ensarioğlu, üçüncü sıraya Bahadır Erdem…

Asıl küskünlüğü oradan geliyormuş.

Konuştuğum İYİ Partili isim, Bahadır Erdem’le alakalı bana şöyle şeyler söyledi:

“Bu arkadaşlarımız, kenara atıldıklarında psikolojik olarak yalnızlaşmış hissediyorlar. Bahadır Erdem, üçüncü sıraya kondu iki vekil çıkan yerden. Akabinde kongre yapıldı.

Kongrede de bu arkadaş başkanlık divanından alındı.

Hem milletvekili olamadı. Hem başkanlık divanından alındı.

Bütün bunlar olurken, bir izahat yapılmadı.”

Sözlerinin devamında, konuyu, siyaseti kirleten bir sorun alanına getirdi muhatabım:

“Kendisine müracaat edilen, şu konuda ne düşünüyorsun denilen bir konumdan çıktı, herhangi bir partili haline geldi. Bu tür insanları böyle konuma getirirseniz orada problem çıkar.”

Oysa Erdem, ayrılık sürecini "Kızgınlık veya küskünlük değil, düşünerek bir ayrılık" olarak değerlendirmiş, bunun için de İstanbul ve Ankara’da aday çıkarılmaması gerektiği yönündeki görüşlerine öne çıkarmıştı.

İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu ise, Bahadır Erdem ve Durmuş Yılmaz gibi isimlerin partiden istifalarına ilişkin, “Bizim aramızdan ayrıldıktan sonra partimizi zedeleyici, gerçek dışı iddialar ve ifadelerde bulunan arkadaşların bu değerlendirmelerine dikkat etmelerini tavsiye ediyorum. Gerekli açıklamaları yapmaktan geri durmayacağız” ifadelerini kullandı.

Bu sözler, İYİ Parti’nin şimdiki yöneticileri ile eskiler arasındaki mesafenin bir hayli açıldığına işaret ediyor.

Benim konuştuğum Akşener yönetimine de eleştiriler getiren partili isim, “Zor bir sürece girdik” değerlendirmesini yaparken, krizin arka planındaki gerekçelerden birini, Kürşat Zorlu’yu da dahil ederek zikrettiği “Genç ve tecrübesiz” isimlerin parti politikalarına yön vermesi olarak nitelendirdi.

Yani buna göre, partinin ‘karar vericilerinin’ değişmiş olması, bu krizin arkasındaki temel bir faktör olarak karşımıza çıkmış durumda.

Daha önce de, İYİ Parti Ankara İl Başkanı Faruk Köylüoğlu, Parti’nin 81 ilde aday çıkarma kararına karşı çıkarak istifa etmiş, bu istifa üzerine yine bir açıklama yapan Parti Sözcüsü Zorlu, "İstifası doğru ve yerinde bir karar." Açıklamasında bulunmuştu.

Acaba CHP’de kurultay ve genel başkan değişimiyle bu işler de değişir mi sorusuna Zorlu, yine net bir cevap verdi:

“Genel İdare Kurulu’nun (GİK) aldığı karar nettir. İYİ Parti 81 ilde aday çıkarma çalışmalarına hızlı bir biçimde devam etmektedir. Önümüzdeki günlerde de bazı illerimizde adaylarımızın açıklanmakta olduğunu göreceksiniz.”

Bu konularda parti yönetiminin haklı olduğu husus şu:

İYİ Parti yönetimini temsil eden Genel İdare Kurulu, 81 ilde aday çıkarma kararını oy çokluğuyla aldığı için ve bu karara nihai karar denildiği için, aykırı çıkışlara prim verilmek istenmiyor.

Ancak siyasetin doğasında var olan bir gerçek burada da kendisini hemen belli ediyor.

Makamlar gidince, makamını kaybedenler, potansiyel bir krizin odak noktası haline geliyor.

Son olarak…

“İYİ Parti’ye operasyon mu çekiliyor” sorusunu yönelttiğim İYİ Partili isim, şu cevabı veriyor:

“Arkasında bir operasyon olduğunu sanmıyorum. Yeni gelen arkadaşların partiyi yönetme kabiliyeti, gücü yok denecek kadar az. Sorunlar buradan kaynaklanıyor.”