Kimler Belediye Başkanı Adayı Olmalı

  • GİRİŞ23.11.2023 11:35
  • GÜNCELLEME27.11.2023 08:58

Yaklaşan yerel seçimler öncesi siyaset sahnesi yine canlandı. Aday adayı olanların sayısı neredeyse seçmen sayısına yaklaştı.

Burada ilginç bir yarış var. Bilgi birikim isteyen bir alana ehliyet ve liyakat gerektiren bir makama talip olanların sayısının bu kadar çok olmasını nasıl değerlendirmek gerekir bilmiyorum.

Bastırdığı afişe kendi adını ve aday adayı olduğu partinin adını bile yanlış yazdıranlar her yerde boy boy fotoğraf veriyor. Bu ne cesaret kardeşim diye sorası geliyor insanın.

 Bunlardan bazılarına neyine güvenerek aday adayı oldun diye sorduğumda hemen kendisine bir emsal bulup şu kişi başkan olabiliyorsa benim neyim eksik cevabını veriyor.

Düşük profile sahip olanlar profili daha da düşürmeye devam ediyor. Bu sebeple partiler şehirleri teslim edecekleri kişileri belirleme konusunda hassas olmalı kılı kırk yarmalı.

Şehirleri yönetmeye talip olanlar da ağır bir emanetin hakkını verip veremeyeceğini iyi düşünmeli. Yapılan her yanlışın ahirette verilecek hesabı olduğu unutulmamalı.

Hocalarımız kul hakkını çok iyi anlatıyorlar vaazlarında. Şehir hakkının da kul hakkı kadar mühim olduğunu da mutlaka dile getirmeleri gerekir.

Zira bir kişinin hakkına girince muhatabınız bir kişi olur. Fakat bir şehre yanlış yapınca o beldede yaşayan herkesin hakkına girmiş olursunuz.

Bir belediye başkanının sorumlulukları noktasında ahirette vereceği hesap hakkıyla idrak edilse bu ateşten gömleği giymeye herkes yanaşamaz.

Aday adayı olanların çoğunun Şehremini kavramını bile bilmediğinden adım gibi eminim.

Belediye başkanı olmak için çabalayan insanlara şehrin hakkını vereceğinden emin misin diye sormak gerek.

Türkiye’nin yüz yıllık tarihine baktığımızda kendilerine şehirlerin emanet edildiği kişilerin ihanet boyutunda işler yaptığını net bir şekilde görüyoruz. Yanlış isimlerin yanlış tercihlerin kurbanı oldu şehirlerimiz.

Kültürümüze sevdalı kalemlerden yazar Sâmiha Ayverdi'nin şu sözleri ne kadar da mânidar:

Yeryüzünde dehânın ve zevkin infilâkı denecek şahsi bir mimarimiz vardı; bugün ise şehirlerimizin çehresi soysuz ve utanılacak taş ve tuğla yığınları ile gülünç bir maske takmış bulunuyor.

Şehirlerin kaybedilmesinde daha doğru ifadeyle katledilmesinde payı olanlar ne acıdır ki tekrar tekrar aday yapıldılar. Karar vericilerin bu vebale ortak olmaması gerekir. Adaylar belirlenirken adamı olanlardan ziyade şehir şuuru olan ve nasıl bir emanete talip olduğunun farkında olanlara öncelik verilmeli.

Ne yazık ki şehirlerin tarihî dokusunun bozulmasında belediye başkanlarımızın büyük vebali var. Şehri emanet ettiğimiz kişilerin şehrin ruhundan habersiz olması Türkiye’nin en büyük meselelerinden biri.

Eski Belediye başkanlarımızdan birisi başkanlığı döneminde tarihî bir itirafta bulunarak, belediye başkanları olarak geçmişten gelen birçok eseri yıktıklarını ve maalesef yıkılan eserlerin değerini sonradan anladıklarını ifade etmişti. Bade harabu’l-Basra…

Yine Bursa’nın kalbine paslı bıçak gibi saplanan TOKİ binalarının nasıl bir mantıkla yapıldığını sorduğumuz/sorguladığımız bir yetkili, “Bu kadar vahim bir görüntü ortaya çıkacağını tahmin edememiştik” gibi komik laflar etmişti.

Kahrolmamak elde değil. Nasıl bir ufuksuzlukla karşı karşıya kaldığımız ortada. Tanpınar’ın “ecdadımız inşa etmiyordu ibadet ediyordu” sözüne bakın, bir de bugün o ecdadın torunlarının inşa etmek yerine girdiği imha yarışına bakın. Gelecek nesillere bunun hesabını nasıl vereceğiz, bilmiyorum.

Şehirleri kendilerine emanet edeceğimiz Belediye başkanlarımız sadece bugünü değil yarınları da düşünmek zorunda. Şehrin gelecekteki sakinlerine  insanı boğan, hayat alanını daraltan şehirler miras bırakmaya hakkımız yok.

Bir değer üretemiyorsak bile en azından atalarımızdan kalan mirası bozmadan, paramparça etmeden onlara aktarabilmeliyiz. Bu hususta da maalesef iyi bir sınav verdiğimiz söylenemez.

Siyaseten seçtiğimiz, şehri emanet ettiğimiz “şehrieminlerimiz”, görevleri esnasında şehrin kaderini değiştirecek kararlara imza atıyor. Ama bu kararlar maalesef her zaman isabetli kararlar olmayabiliyor. Şehirlerimizin bugün içinde bulunduğu durum bunun apaçık göstergesi.

 Ülke olarak ortak bir politikamız yok. Göreve gelen her belediye başkanı kendi bakış açısına göre proje uyguluyor. Başkanlarımızın büyük kısmının, Batı’nın tarihî şehirlere nasıl sahip çıktığına dair hiçbir bilgisi ve kültürü yok.

Yine üzülerek belirtelim ki başkanlarımızın çoğu Turgut Cansever gibi bir değeri bırakın okumayı, adını bile duymamış.

Mimar Sinan’ın ruhundan Turgut Cansever’in ufkundan uzak insanlar şehre bir değer katabilirler mi. Bırakın değer katmayı varolan güzellikleri katletmeye devam ederler.

Son Osmanlı Hanımefendilerinden Münevver Ayaşlı şehirlerin zarar gördüğü unsurları sayarken yangın ve depremle birlikte belediye başkanlarını da sayar.

Tarihte şehirlerin yaşadığı değişime dönüşüme baktığımızda, belediye başkanlarının ihmali ya da suiistimalinin hiç de az olmadığını üzülerek görüyoruz.

Kenti için kendini feda etmesi gereken kişilerin kendi için kentini feda ettiği sayısız acı örnekleriyle dolu yakın tarihimiz. Bu sebeple Şehrin yönetimine talip olanlar üstlenecekleri ağır mesuliyetin idrakinde kişiler olmalı.

Şehrin kime emanet edilmesi gerektiğini Üstad Necip Fazıl Kısakürek şu sözüyle çok güzel özetlemiş:  “Kör bir şoförün kullandığı otobüste bulunmak mı, bedii idrakten mahrum bir belediye reisinin yönettiği şehirde yaşamak mı daha tehlikelidir, diye sorsanız; ikincisi daha tehlikelidir derim.”

Şehri yazmak şehri konuşmak elbette önemlidir. Fakat gelecekte konuşacak ve yazacak hatta yaşanacak bir şehir görmek istiyorsak şehri kimlere emanet edeceğimizi iyi düşünmemiz gerekmektedir.

 Özel mülkümüzü emanet etmeyeceğimiz insanlara bir şehrin kaderini teslim etmek konusunda hepimizin hassas olması gerekmektedir.

Şehir kime emanet sorusuna hep birlikte öne çıkarak bana emanet diyebilen bir nesil inşa etmek gibi bir sorumluluğumuz var. Bu sorumluktan kaçarsak bunun bedelini ne yazık ki şehirlerimiz ödeyecektir.

Başlıkta sorduğumuz kimler belediye başkanı adayı olmalı sorusunun cevabıyla yazımızı bitirelim.

Mutlaka ama mutlaka şehrin ruhuna vakıf ufuk sahibi insanlar aday olmalıdır.

Mahmut Bıyıklı - Haber7

Yorumlar18

  • Turan 5 ay önce Şikayet Et
    Belediye Başkanlarını halk seçmiyor. Genel Başkanların atadıklarını halk onaylamak zorunda kalıyor.
    Cevapla
  • Kim o 5 ay önce Şikayet Et
    Hocalar kul hakkını iyi anlatmış ama cemaat bence anlamamış trafiğe çıkınca görürsün
    Cevapla
  • ALİ KISA 5 ay önce Şikayet Et
    bile bile isteye isteye bugençlerin hklarını ydiler, benşahsen hepsinehkkmı hlal etmyrum. onlra ne istdilerr devermediler ,
    Cevapla
  • Kaan 5 ay önce Şikayet Et
    Çok güzel bir yazı özellikle yer verdiğiniz kıymetli kişilerle... Ellerinize sağlık.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • kimki 5 ay önce Şikayet Et
    başkanın temiz dürüst veya nitelikli olması yeterli olmuyor. çalışma gruplarındaki insanlarında aynı olması gerekir ki zaten olmuyor.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat