PKK'nın terör saldırıları CHP üzerindeki DEM Parti vesayetini açığa çıkardı

  • GİRİŞ25.12.2023 09:03
  • GÜNCELLEME27.12.2023 09:07

PKK ve Meclis’teki siyasi uzantısı olan DEM Parti bir süredir, Gazze’deki İsrail vahşeti ile, Türkiye’nin PKK’ya karşı yürüttüğü terörle mücadele arasında nereden nasıl paralellik kurarım diye çaba harcıyordu.

Geçtiğimiz günlerde DEM Parti’nin yeni Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları Oruç, İsrail’le Türkiye’yi bir tutarak, “İsrail’in zalimliğini anlatarak kendi zulümlerini örteceklerini zannediyorlar” diye bir açıklama yapmıştı.

Devamında da, "Kuzey ve Doğu Suriye'de her yer paramparça ediliyor. İHA'larla SİHA'larla suikastlar düzenleniyor, bunu kabul etmiyoruz" diye konuşmuştu.

Böyle bir paralellik kurmanın zorlamayla bile mümkün olmadığı, olamayacağı aşikar halbuki.

İsrail, Gazze’de toplu cezalandırma ile kadın, çocuk, bebek 20 binden fazla mazlum Filistinliyi bile-isteye katlederken, Türk güvenlik birimleri sınır ötesi harekatlarda, sivil zayiat oluşmaması için her türlü tedbiri elden bırakmıyor.

DEM’CİLERİN GAZZE BENZETMESİNİN HİÇBİR KARŞILIĞI YOK

Şimdi de başka bir şey hatırlatacağım.

Meclis bütçe görüşmeleri sırasında DEM Partililerin topluca gürültü yaparak bastırmaya çalıştıkları, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın sözlerini.

6,5 ay önce 13 yıl boyunca yönettiği Milli İstihbarat Başkanlığı’ndan mevcut görevine atanan Fidan, bu konuda güvenlik güçlerinin sergilediği tutum ve gösterdiği özenin farkında olarak, özgüvenle şunları söylemişti:

"Türkiye'nin sınır ötesi operasyonları ile Gazze'de olan olayları kıyaslamak büyük bir talihsizlik. Biz hiçbir şekilde sivil kayıplarına mahal bırakmamaktayız. Ben yıllarca sınır ötesi harekatlar içerisinde bulundum. Hiçbir şekilde sivil kaybı olmadı. PKK terör örgütünün silahlı varlığı devam ettiği sürece oradaki faaliyetlerimiz devam edecek. Örgüt mensupları hedef alınırken çok titiz bir meşakkatli istihbari süreçten geçiriliyor. Şimdiye kadar vurduğumuz hiçbir örgüt mensubu 'örgüt mensubu değildir' diye ilan edilmedi. Sınır ötesinde vurulanların hepsi örgüt mensubuydu. Bunlar gizli saklı değil, hepsinin ismi gazetelerde yayınlanıyor. Bir kişi çıkıp da 'Bunlar örgüt mensubu değildir' demedi, hepsi örgüt mensubudur."

Bu cümlelerin her biri değerli cümleler.

Neden derseniz, İsrail’in barbarca sivil katlettiği, savaş suçlarının her türlüsünü pervasızca işlediği  bir ortamda, Türkiye adına yetkili bir isim tarafından terennüm edilen bu cümleler, terör unsurlarıyla sivil unsurların nasıl özenle ayrıştırılabileceğine dair bir ders niteliği de taşıyor.

Ayrıca Hakan Fidan’ın dediği gibi, MİT’in yaptığı operasyonlarla öldürdüğü PKK/YPG mensuplarına dair, şimdiye kadar “Hayır, bu bizim üyemiz değildi” şeklinde PKK, yahut müzahir çevrelerden herhangi bir yalanlama gelmiş değil.

Önceki akşam Meclis Tv’yi açtığımda DEM Parti Şırnak milletvekili Ayşegül Doğan’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 'İnkar, ret, asimilasyon olmamalı, son bulmalı' şeklindeki sözlerini hatırlattığı bir konuşmasına denk geldim.

Kurnazca bir yaklaşım…

Şundan dolayı:

DEM Parti, ret ve asimilasyon politikalarına son verilmesi deyince bundan, Kürtlerin geçmişte yasaklanan siyasi ve kültürel haklarıyla alakalı adımlar atılmasını değil, (Erdoğan’ın o sözleri söylerken kastı bu idi) Türkiye’nin bir bölgesinin PKK’nın hükümranlığına bırakılmasını anlıyor.

Zaten, hatırlayalım, TRT’nin Kürtçe yayınlara başlaması dahil, bu anlamda atılan adımları da çoğunlukla ‘burun kıvırarak’ karşılamışlardı.

ABD’nin fişfişlemesiyle çözüm sürecini sabote edip Suriye’deki sözde Rojava projesini Türkiye topraklarına taşıma arayışlarının arka planında da PKK’nın ayrılıkçı ajandasını hayata geçirme niyeti vardı.

DEM PARTİ KORKUSU CHP’Yİ NE HALLERE DÜŞÜRDÜ

Önceki akşam Meclis Tv’de izlediğim yayında CHP adına gördüğüm tablo tam anlamıyla bir dram tablosuydu.

Yenilerde ittifaktan çekilerek CHP’ye dirsek göstermekte olan İYİ Parti adına Grup Başkanvekili Musavat Dervişoğlu, PKK’nın terör saldırılarına karşı ortak bir bildiri yayınlanmasını önermiş, CHP ve DEM Parti dışında bütün partilerin sözcüleri bu teklife “Olur” demiş, CHP adına söz alan Ali Mahir Başarır ise, bunun gerekçesini herkes bildiği halde, başka bir gerekçe varmış gibi bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

Evet, olan şey oydu.

DEM Parti’den farklı bir yerde dur-a-mama problemi, CHP’yi ortak bildiriden uzak durmaya zorluyordu.

Zaten, CHP, Ekim ayında tekrarladığı ikinci “Hayır” oyu ile, Suriye ve Irak tezkerelerine olumsuz cevap vermiş, böylesi stratejik bir kararda, DEM Parti’nin yanında hizalanmıştı.

Tezkereye “Hayır” oyu kullanmak, Irak ve Suriye’de PKK ile mücadele edilmesin, Irak ve Suriye’ye terörle mücadele amaçlı asker gönderilmesin talebiyle eş anlama geliyor.

Terör saldırılarını kınamak için ortak bildiri yayınlanması teklifine, DEM Parti korkusuyla hayır demesi, CHP’nin ‘kuyruğu kaptırması’ ve PKK bahsinde DEM Parti’nin vesayeti altına girmesi anlamına geliyor.

Gelinen nokta, CHP yönetimi açısından açıklaması gerçekten çok zor bir duruma işaret ediyor.

Mehmet Acet / Haber7

Yorumlar54

  • miko 4 ay önce Şikayet Et
    Ne zaman ki yanlışa yanlış diyebilecek cesarete ulasabilirsek işte o zaman ülkemiz çağ atlar vebale giriyorsunuz,İsveç e niçin evet diyerek CHP ile bir oldular,açıklayın lütfen. Dem ile CHP bir işe ak parti de d bir
    Cevapla
  • TÜRKİYEM 4 ay önce Şikayet Et
    chp liler değişim değişim dediler değişen bir durum yok. Değişim zihniyetle olur. şekil değ işikliği ile olmaz. kaldıkları yerden chp devam ediyor.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • almanci 4 ay önce Şikayet Et
    CHPKk
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Dost 4 ay önce Şikayet Et
    Ubuntu lafin kisasi chp ve hdp kapatilsin baska isimlede cikmamak üzere bunlar pkk amerika israile calisiyorlar Türkiyeden silinsin isimleri
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • HACI MUSTAFA 4 ay önce Şikayet Et
    ÖZGÜR özel DIŞARI
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat