Dün sabah Dışişleri Bakanlığı’nda, Lütfullah Göktaş’ın davetiyle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la buluştuk, takriben 2 saat boyunca kendisini dinledik.

Bakan Fidan’ı dinlemenin, hele hele böyle bir dönemde iki bakımdan çok değerli olduğunu belirtmeliyim.

Birincisi, sahip olduğu tecrübe, entelektüel derinlikten ve ufuk açıcı birikiminden istifade etme anlamında, ikincisi giderek çok daha önemli hale gelen bölgesel gelişmeler ve uluslararası ilişkilerde kendisinin Türkiye’nin ‘kara kutusu’ olması hasebiyle.

Daha önce yaptığı açıklamalardan da biliyoruz.

Hakan Fidan, 7 Ekim’de başlayan Gazze savaşının bölgesel, hatta küresel ölçekte büyük tehditleri beraberinde getirdiğini, yayılma riski taşıdığını düşünüyor.

Gelişmeler de onun bu endişesini haklı çıkarıyor.

Şöyle bir örnek vereyim:

Dün, öğle saatlerinde 13.30 civarı Dışişleri Bakanlığı’ndan, ayrıldık.

Aradan birkaç saat geçmeden İran’dan, Kasım Süleymani’nin mezarının bulunduğu bölgeden bombalı terör saldırısının haberi geldi. Sadece bu gelişme bile, Gazze’deki durumun ürettiği tehlikenin hangi boyutlara varabileceğine dair Hakan Fidan’ın endişelerini teyit edecek nitelikteydi.

FİDAN GAZZE’DEKİ DURUMUN ULUSLARARASI SİSTEMDE CİDDİ BİR KIRILMAYA YOL AÇTIĞINI DÜŞÜNÜYOR

Dışişleri Bakanı Fidan’a Gazze’deki sürecin gidişatını nasıl görüyorsunuz? Bu mesele daha ne kadar devam edecek? Ocak/Şubat gibi biter mi? Ne düşünüyorsunuz diye sordum.

Bu soruya aldığım cevap, sadece Gazze için değil, bölgesel, hatta küresel düzlemde, yarının bugünden daha iyi olacağına dair bir teminat, bir iyimserlik havası verecek türde değildi.

Fidan, Gazze’deki durumun uluslararası sisteme (isim vermiyor ama özellikle de ABD’ye diye anlıyorum ben bunu) dönük büyük bir güvensizlik ortamını beraberinde getirdiğini düşünüyor.

Şu sözlerine dikkat çekmek isterim:

“Uluslararası toplumun bu süreci engelleme yolunda herhangi bir çaba göstermemesi, sistem için ciddi bir kırılma anı olmuştur. Bunun etkilerinin tabi ki konuşulması gerekecek. Her ülke kendisine bundan ağır dersler çıkarmak durumundadır. İttifakların o kadar işe yaramadığını, yarın bir gün aynısı kendilerinin başına gelirse hiç kimsenin bir şey yapmayacağını düşünenler olacaktır.”

BATIYA NET MESAJLAR: İLKE, ERDEM VE AHLAKTAN BAHSEDEMİYORLAR.

Bakan Fidan, aynı soruma cevap verirken, Batı’nın, Avrupa’nın bütün repütasyonunu (itibarını) kaybettiğini dile getiriyor.

“Gazze’de yaşananlar, biriktirdikleri bütün krediyi bir anda kaybetmelerine yol açtı” diyor.

İnsanlık nezdinde, özellikle bizim jenerasyonlar nezdinde tüm kredilerini harcamış oldular” diyerek yaşadığı hayal kırıklığına vurgu yapıyor.

Ukrayna/Rusya savaşından örnek verip, şöyle devam ediyor:

“Ukrayna Rusya meselesindeki tavırlarının tersine, Gazze konusunda bambaşka bir yerde durmaları, iki yüzlülüğün tavan yaptığı yerdir. İlke, erdem ve ahlaktan bahsedemiyorlar”

Hakan Fidan, şu aralar bölgede olan her şeyin Filistin meselesiyle direkt ilintili olduğunu düşünüyor.

Netanyahu’nun 7 Ekim’deki olayı, “Ben katledildim, bunlar barbar” diye dünyaya anlattığını dile getiriyor.

Devamında, “Bizim duruşumuz, bizim çıkışımız ise, onun ortaya koyduğu o stratejiyi, Batı’nın satın aldığı o resmi, tamamıyla tersyüz ediyor.” Diyor.

Tam da bu noktada, Batı’nın ikiyüzlülüğüne dair çok çarpıcı bir örnek veriyor:

“Eğer Hamas’a yönelik tanımlamaları siz sivil katliamı üzerinden yapıyorsanız, aynı kuralı İsrail için de uygulamanız lazım. Bazen diyorlar ki, bildirilerde, Hamas’ı kınayalım. Tamam hiç problem yok, kınayalım. Hangi gerekçe ile kınıyorsunuz Hamas’ı? Sivil öldürdüğü için. Peki aynı gerekçeyle İsrail’i de kınayalım. Bunu yapamıyorlar.”

Fidan, Lübnan’da Hamas’ın iki numaralı isme Salih Auri’ye düzenlenen suikast ile alakalı bir soruya cevap verirken, yine çok dikkat çekici bir ifade kullandı:

“Ben İsraillilerin Lübnan’la savaşa girmemek için kendilerini zor tuttuğunu düşünüyorum”

MİT’TE ÇOK CİDDİ REFORMLAR YAPILDI. SONUÇLARINI ŞİMDİ GÖRÜYORUZ

Hakan Fidan’la oturup da MİT ile alakalı bir soru sorulmaması olmazdı.

7 ay öncesine kadar 13 yıl boyunca yönettiği ve ciddi reformlara imza attığı Milli İstihbarat Başkanlığı ile ilgili soru, İsrailli casuslara dönük operasyon üzerinden geldi.

Bu bağlamda konuşurken Fidan, kendi döneminde MİT’ta yapılan reformlara değindi.

“Sonuçlarını şimdi belli ülkelerde görüyorsunuz” dedikten sonra, örnek verdi:

“İşte diyelim Suriye, Irak’ta bilinen yerler, dost unsurlarla yürütülen ve bize askeri maliyeti çok az olan çok önemli operasyonlar var. Tabi bunların hepsi basına yansımıyor. Basına yansıyan kısmı, belli yeteneklerin nasıl geliştiğini de gösteriyor.”

Son olarak, yine aynı bağlamda, bundan sonra ne yapılması gerektiğine ilişkin, Hakan Fidan’a sözü bırakalım:

“Şimdi teknoloji ayağına ciddi yatırım yapmak gerekiyor. İnsan ayağına ciddi yatırım yapmak gerekiyor. Yeni metotların inanılmaz şekilde geliştirilmesi gerekiyor. Türkiye bu alanda çok ilerleme kaydetti. Şu anda İbrahim Bey de (İbrahim Kalın) iyi çalışıyor. Sistem devam ediyor. Terör şebekelerinin vurulduğunu ve casus servislerinin yakalandığını görüyoruz.”