Olacağı buydu…
- GİRİŞ03.06.2025 08:40
- GÜNCELLEME04.06.2025 09:53
Bütün ruhu ve benliği ile İmamoğlu’nun ipoteği altında bulunan CHP’nin sözde genel başkanı Özgür Özel, bir tür tanrılık atfettiği efendisi için “göğün 7 kat üzerinde” tabirini kullandı, geçtiğimiz hafta…
Yazıya; “Olacağı buydu” başlığını münasip görmemizin sebebi bu zira ortada öylesine fecaat, öylesine korkunç ve öylesine benzersiz bir durum var ki, bu rezaletin failini (haşa ve kella), “ulûhiyet” çağrıştıracak benzetmelerle kurtarabileceklerini sanacak bir noktaya vardılar.
Doğrusunu söylemek gerekirse, başka türlü kurtuluşlarının olmadığının gayet iyi farkındalar…
İşi, yüzsüzlüğe, pişkinliğe ve arsızlığa vardırmaktan hayâ etmeyen bir zavallılar sürüsü ile karşı karşıyayız maalesef.
Korktukları ve hicap duydukları bir değer ve inanca sahip olmadıkları için de tıpkı Yunan mitolojisindekine benzer mevhum tanrılar üretmekten başka bir yol kalmadı önlerinde.
Meseleyi İslâm inancı açısından ele almak abes çünkü bunların İslâm ile ilgili ne bir endişeleri ne de bir hassasiyetleri var.
Zaten mezkûr rezaleti bu yüzden Yunan mitolojisi ile ilişkilendirdik ya…
Sorun, yazının başından itibaren dikkat çektiğimiz noktada kilitlenmektedir…
Daha açık ifade edecek olursak, sapkın bir yaklaşım eşliğinde bir rezaleti ve pisliği perdeleyebilme çabasına tanıklık ediyoruz.
Başka bir izahı yok bunun…
Onca hırsızlığı, yağmayı ve talanı başka türlü nasıl meşru (?!) bir kılıfa büründürebilirlerdi ki?
Bunun için “hırsıza”, tanrısal bir hüviyet kazandırmaktan başka çareleri kalmamıştı, onu yaptılar.
İşin daha da vahimi, bunu kabullenecek ve kayıtsız şartsız “iman” edecek devasa bir kitle var ve bunlar, ne acıdır ki her türlü sapkınlığı ve ahlaksızlığı savunmaya hazırlar!
Bunu kanıtlayan çok taze bir örneğe ne dersiniz?
Buyurunuz öyle ise…
Hadisenin tüm çıplaklığı ile anlaşılabilmesi için sorulu cevaplı gidelim izninizle…
Soru: İBB’deki dehşetengiz yağma ile ilgili şikâyetler ve ardından gelen itirafların sahipleri kimlerdir?
Cevap: CHP’liler, belediyenin yetkili elemanları, danışmanlar, İBB ile iş tutan işadamları vs.
Soru: CHP’deki kurultayla ilgili şikayette bulunanlar kimler?..
Cevap: CHP’li delegeler, yetkili ve etkili isimler, CHP’li gazeteciler vesaire…
Soru: İmamoğlu-Özel AŞ, 2023 Kasım'ındaki kurultayda delege ticareti yaparak neticeyi manipüle etti mi?
Cevap: Evet etti, hem de şahitli ve kanıtlı! Zira şikâyet edenlerin ve kanıt sunanların tamamı CHP'li!
Sonuç:
Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı bu delege pazarında çalındı.
Delegeyi satın alan kişi, bu iddiaları ortaya atan CHP’lilere göre Ekrem İmamoğlu ve adamları.
Bu ticaret sonrasında genel başkanlık koltuğuna oturan kişi, herkesin malumu olduğu üzere Özgür Özel…
Peki, bunun tartışılır, inkâr edilir bir tarafı var mı?
Bütün CHP’liler, CHP medyası ve bu konuyla ucundan kıyısından ilgili olan herkes gayet iyi biliyor ki, bunların tamamı gerçektir ve tartışılacak hiçbir şey yoktur.
Bu soru ve cevaplardan sonra ortaya şöyle bir hakikat çıkıyor...
Kılıçdaroğlu, bu alışveriş esnasında koltuğundan oldu ve o güne kadar CHP delegesinden yüzde 10 bile oy alamayacak birisi yani Özgür Özel genel başkan seçildi.
Bunun farkında olan Özgür Özel, diyet borcunu, Ekrem İmamoğlu’nun yaptıklarını görmezden gelerek ve onu, seçime daha 3 yıldan fazla bir zaman varken cumhurbaşkanı adayı göstererek ödedi/ödüyor…
Bütün bunlar olurken de Kılıçdaroğlu’nu, mahkemelik olan ve normal hukuk kurallarına göre kayyım atanması gereken CHP’yi kurtarması için savcıya yalan beyanda bulunmaya zorladılar.
Kılıçdaroğlu’na söyledikleri aynen şu:
“Biz delege alım satımı yaptık ve kurultayın neticesini değiştirdik. Yasalara göre kapatma nedeni olabilecek böyle aşağılık bir işi, Erdoğan’ı yenmek için yaptık, sen de bunu görmezden gel ve git savcıya yalan beyanda bulun!”
Evet, tastamam böyle söylüyorlar.
Böyle söylemekle de kalmıyor, hakkını arayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu’na tehditler eşliğinde en süfli hakaretlerde bulunuyorlar…
İleri sürdükleri tek bir argüman var!
“Erdoğan'ı ancak hırsızlığı sabit de olsa Ekrem İmamoğlu yenebilir!"
Tez bu!
İşte bu fasit ve ahlaksız tez üzerinden göz göre göre yapılmış hırsızlığın ve delege ticaretinin üzerini örtmeye çalışıyorlar ve bununla da yetinmeyip bundan zarar görenlere; “siz de susun, sineye çekin” diyorlar.
Böyle bir ahlaksızlık...
Açık söylemek gerekirse Kılıçdaroğlu bundan daha beterine müstahak!
O değil miydi, FETÖ tapelerini anayasayı ihlal pahasına meclis kürsüsünde okuyan?
O değil miydi, Erdoğan’ı indirmek için Türkiye düşmanlarıyla ittifak eden?
O değil miydi 15 Temmuz’da tankların arasından sıvışıp güvenli eve giden?
O değil miydi Amerika’da 8 saat ortalardan kaybolan, Sayın Cumhurbaşkanına her türlü hakareti yapan, iftira eden?..
Bu yüzden, hiçbir şekilde düştüğü duruma üzülmem!
Meselemiz, Kılıçdaroğlu’nun maruz kaldığı mağduriyet değildir!
Bütün bir ülkeyi felakete sürükleyecek korkunç bir yapının ve kişisel çıkarları için aklınıza gelebilecek her türlü ahlaksızlığı yapmaktan imtina etmeyen bir şebekenin gerçek yüzünü ortaya sermekten başka bir maksadım da yok!
“Kendi partisine, daha düne kadar birlikte yol yürüdükleri kendi arkadaşlarına bunları yapan, bu memlekete ve bu millete neler yapmaz” endişesiyle yazıp çiziyorum.
Bütün mesele bundan ibarettir…
Yoksa al birini vur ötekine!
Yorumlar77