Eskiden derimizi şimdi her şeyimizi alıyorlar!
- GİRİŞ06.06.2025 11:20
- GÜNCELLEME06.06.2025 11:20
Kurban!
Kulluk bilinci ile bilenen yüreklerin Allah’a yönelişi...
İbrahimî bir sadakatin ve İsmailî bir teslimiyetin tecellisi…
Zengin ile fakir arasındaki ayrımın ortadan kalktığı, gönlü İslam’ın nuruyla dolan Müslümanların Allah’ın rızasını kazanmak adına kurbanını kestiği…
Kesmeye gücü yetmeyenlerin ise tevekkülle ibadet ettiği kutlu bir zaman dilimi…
Teşrik tekbirleriyle, namazıyla ve hatta kavurmasıyla Müslümanlığın şiarı…
Yeryüzünde Müslümanlar yaşadığı sürece devam edecek sembol bir ibadet ve ilahi bir neş’e…
Ve!
Kirli ideolojiler, karanlık sistemler, kana doymayan vampirler tarafından gerçekleştirilen nice vahşet yüzünden son dönemde “buruk” geçirmek zorunda kaldığımız bir bayram.
Çocukluğum;
Sözde “laiklik” bahanesiyle “Allah adına atılan her adıma küfredilen” 90’lı yılların karanlığında geçti.
İslam’ın gereği olarak yapılan her eylemi “irtica” olarak niteleyen…
Dahası…
“Size bayramdan önce maaş ödemeyeceğim. Çünkü benden alacağınız maaşlarla gidip kurban keseceksiniz, maaşınızı bayramdan sonra vereceğim” diyen sol-seküler iktidarlar…
Daha sonra kapı kapı dolaşarak vatandaşın kestiği kurbanların dersini zorla gasp ediyorlardı.
Devlet eliyle kurban derisi toplamakla görevlendirilen THK, camii, vakıf ve dernekleri gezerek, vatandaşların bağışladıkları derilere toptan el koyuyordu.
Sabah kestiği kurbanın derisini mahalle camisine teslim eden devletin polisi, öğleden sonra görevli olarak gelip o deriyi almak zorunda kalıyordu.
Tabii…
Müslüman vatandaşların derilerine zorla el koyanların, buradan elde edilen parayla içkili balolar tertip edip “Onuncu Yıl Marşları” eşliğinde coşması ise işin cabasıydı.
Şimdi dönüp baktığımda, aslında kötü günlerin geride kaldığını, daha kötü günlerin bizi beklediğini ibretle izliyorum.
Dün,
Allah emrettiği için dini vecibelerini yerine getirmeye çalışanları, “dini siyasete âlet etmekle suçlayanlar” bugün gözlerimizin içine baka baka her türlü pişkinliği sergiliyorlar.
Dün,
“Laiklik” ilkesi gereği kurban kesmesinler diye vatandaşa maaş vermeyen ve sadece hayvanın derisiyle yetinenler…
Bugün ele geçirdikleri belediyeler sayesinde halktan artık kurbanın tamamını talep ediyorlar…
İBB’ye bağlı İstanbul Vakfı’nın yanı sıra muhacirlere bir damla suyu çok gören Tanju Özcan’ın yönettiği Bolu Belediyesi ile Denizli Büyükşehir Belediyesi ve Silivri, Turgutlu, Zile gibi CHP ilçe belediyeleri pişkince kurban bağışı toplayarak, yıllarca savundukları “laiklik” ilkesinin içinden geçiyorlar.
Beni korkutan elbette CHP’lilerin kurban bağışı toplaması değil…
Yıllarca Müslümanlara “mürteci” damgası vuran ve onlara ikinci sınıf insan muamelesi yapan bu zihniyetin…
Ufukta sandık görünür görünmez camiden çıkmaması, Kur’an-ı Kerim okuyup iftardan iftara koşması ve bizden birileri gibi davranması…
Hâsılı, tam bir asır boyunca İslam’la kavga ettikleri halde sırf mütedeyyin kesimin oyunu almak için takiyyenin dibine vurmaları…
Çünkü eskiden bizden görünmedikleri için sadece derimizi gasp edebiliyorlardı.
Şimdi bizdenmiş gibi görünüp, her şeyimizi elimizden almaya çalışıyorlar.
O zihniyetin bugüne kadar gelmiş geçmiş en dindar(!) belediye başkanı olan ve kendisini “İyi bir Müslüman olma arzusunda bir insan” olarak tarif eden Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’a neler götürdüğünü…
İçinde tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan İBB kaynaklarını nasıl talan ettiğini…
İnsanların birikimlerine nasıl çöktüğünü hep birlikte tanık beyanlarından ve itirafçıların dilinden şaşkınlıkla dinliyoruz.
Eskiden sadece “derimizi” alanlar belli ki şimdi kalana da gözünü dikmiş durumda…
Dünkü pasifliğimizden istifa ederek bizi sadece kurban bayramında soyanlar, artık her gün pervasızca ellerimizdekine saldırıyorlar.
Adeta bu zihniyetin “kurbanı” olmuş durumdayız.
Oysa gerçek manada kurbanı idrak edebilmiş olsaydık, bu köhne zihniyet yerine Allah’a ve onun yolundan gidenlere yaklaşmamız gerekirdi.
Dün derimizi kaptırdığımız zihniyete bugün belediyeleri teslim etmememiz icap ederdi.
Bu sebepledir ki;
“Nesli İbrahim”in bu mübarek bayramı fırsat bilerek nefis muhasebesi yapması gerekiyor.
Allah’a olan imanını ve itikadını kontrol etmesi gerekiyor.
Hani müminler aynı delikten iki kez ısırılmayacaktı. Ne oldu da 46 yıl sonra birincilik onlara geçti?
Dolayısıyla biz Müslümanlar, kendimizi toparlayıp Rabb’imize vermiş olduğumuz ahdi yerine getirmeliyiz.
Görüyorsunuz…
Dünya küfür ateşiyle kaynıyor…
Başta Gazze olmak üzere dünyanın pek çok yerinde insanlar sırf Müslüman oldukları için hunharca katlediliyor.
Tüm tezatların birleştiği bir zamanda gelen mübarek Kurban Bayramı’nın bu açıdan önemsiyor ve Müslümanların ferasetini artırmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
“Gelen bayram, layık olanlara mübarek olsun!”
Zekeriya Say / Haber7
Yorumlar22