DEM ve Yeni Dönem
- GİRİŞ16.07.2025 08:19
- GÜNCELLEME16.07.2025 10:36
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, katıldığı bir programda Ak Parti ve MHP ile bir ittifakın kesinlikle söz konusu olmadığını söylemiş.
Buna kızan arkadaşlarımız oldu. “Size devletin en itibarlı katında yer açılıyor siz neyi beğenmiyorsunuz” diye soruyorlar.
Haklılar. DEM partinin terör ile ilgili bunca bagajı varken, geçmişi bunca kirli iken, üstelik hiçbir özeleştiri yapmadan “ben cumhur ittifakı partilerini beğenmiyorum” demesi tuhaf.
Ancak öte yandan, bu tavrın gayet anlaşılır iki sebebi olabilir…
Birincisi, DEM Parti, bugüne dek sürdürdüğü keskin muhalif çizgiyi bir anda terk etmek istemiyor. Bu, hem dışardan ona bakanlar açısından bir tür “güvensizlik” algısı oluşturabilir hem de ittifak yaptığı küçük sol gruplar ile ilişkisinde bir krize yol açabilir.
“DEM’in yanına yöresine ilişen solcular zaten çok küçük unsurlar, araları bozulsa ne olacak” diye sorabilirsiniz. Evet, bunlar genellikle marjinal ve küçük ölçekli sol yapılardır ama DEM’in “Türkiye partisi olma” hedefi açısından anlamlıdırlar.
DEM’in “ben muhalefet partisiyim” şeklindeki ısrarının ikinci sebebi ise orta erimli siyasi hedefleri olabilir. CHP’nin çöküşü ile muhalefette büyük bir boşluk ortaya çıkacak gibi duruyor. İşte DEM, tam olarak bu boşluğu doldurmayı hedefliyor.
CHP, uzunca bir dönemdir muhalif söylemini Erdoğan karşıtlığına hapsettiği için ülkenin gerçek sorunlarını göremiyor. “Zenginlerin partisi” etiketini bir türlü üzerinden atamıyor. Ak Parti’nin en zayıf düştüğü ekonomi alanında hamleler yapması gerekirken sessiz kalıyor. Çünkü farklı bir ekonomi modeli önerecek cesareti yok.
Bunun üzerine bir de CHP belediyelerindeki yolsuzluk iddiaları geldi. CHP yönetimi, son derece yanlış bir tercihle İmamoğlu dosyasını partinin başat meselesi haline getirdi. Bu tercih, olayların partiye etkisini artırdı, krizi derinleştirdi.
Şimdi belediyelerden gelen yolsuzluk haberleri kurultaydaki yolsuzluk iddiaları ile birleşiyor ve CHP kendi krizinde ağır ağır dibe batıyor. Hem kadroları hem seçmeni güvensizleşmiş bir parti, iddialarını uzun süre devam ettiremez.
İşte DEM Parti, tam olarak bu fırsatı görüyor. Türkiye’nin ana muhalefet partisi olmak istiyor.
Ancak bu işi başarabilmesi için kendisinin de yapması gereken şeyler var….
Öncelikle terörle ilişki dönemine dair samimi bir özeleştiri yapmalılar, sadece Kürtleri değil tüm Türkiye’yi pişman olduklarına ikna edecek argümanlar sunmalılar. Şu ana kadar açıklamalarında pişmanlıktan ziyade kibir seziliyor, bu konuyu iyi düşünmeliler.
Sonrasında tüm Türkiye’ye hitap edebilecek çarpıtılmamış, etnik kimlikçilik ile kirletilmemiş, ayakları yere basan bir “emek siyaseti” üretmeliler.
Düne kadar sırtlarını sıvazlayan, terör ile ilişkilerini bile dert etmeyen CHP’liler şimdi neden bu kadar üzgün ve öfkelidir, iyi düşünmeliler.
DÜNYA İSRAİL’DEN NEFRET EDİYOR!
ABD’li araştırma kuruluşu PEW’in 24 ülkede yaptığı araştırmaya göre İsrail’e dair olumlu düşünce besleyen insanların oranı %29’da kalıyor. Olumsuz fikirlerin oranı ise %62'yi buluyor.
İsrail'e yönelik olumlu fikirlere sahip insanların %50'yi bulabildiği sadece iki ülke var: Kenya ve Nijerya. ABD'de bile bu oran %45'te kalıyor.
Özellikle Kanada, Hollanda, İspanya, İsveç, Yunanistan, Endonezya, Avustralya gibi ülkelerde halkın, İsrail'den nefret edecek düzeye geldiği görülüyor.
Türkiye, İsraillere yönelik olumsuz fikirlerin en yüksek olduğu ülke. Halkın %84'ü İsrail’den nefret ediyor.
Araştırmanın yapıldığı 24 ülkenin sadece 2'si Müslüman olmasına rağmen böyle kötü sonuçlar çıkması, Yahudi lobisini ve İsrailleri endişelendiriyor.
Yaptıkları bunca zulmün insanlık vicdanında bir karşılığının olmayacağını düşünmüş olmaları ne büyük kibir!
HEPİMİZ EMEKLİ ALBAY OLDUK
Balıkesir’in Erdek ilçesinde bir grup kaz denize girdikleri için CİMER’e şikayet edilmiş.
Şikayet işleme alınınca kazların sahibi, hayvanları kümese kapatmak zorunda kalmış.
Suya erişimleri kesilen ve kümeste sıcaklara dayanamayan kazlardan sekizi ölmüş.
Tarifi olmayan bir zalimlik bu…
Eskiden kendini toplumu cetvel gibi hizaya getirmeye adayan apartman yöneticisi emekli albaylar vardı.Cimer ile beraber hepimizin içinden bir “emekli albay” çıktı
Ne insanlık hallerini düşünüyoruz ne başka canlıların yaşama hakkını. Varsa yoksa bizim konforumuz, varsa yoksa kafamıza idealize ettiğimiz nizam, intizam. Ne demişti İsmet Özel: Rüya, okşayış, Tevrat gibi kelimeler gündemin dışında.
Ben buna merhamet ve hoşgörüyü de ekleyeyim…
Gaffar Yakınca / Haber7
Yorumlar7